Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Örneğin ABD'de adeta gösterge olarak kullanılan 10 yıllık borçlanma tahvilinin faizi yüzde 4'ten 4.6'ya hareket etti, yani ciddi ölçüde satış yedi. Aslına bakarsanız, bu kaygı geçen mayıs ortasında ortaya çıkmış, açıklanan veriler hızlı canlanmayı onaylamayınca tekrar bonolara alım gelmişti. Tabii bu arada TL'nin değeri düşmüş, Türkiye Hazine'sinin 30 yıllık eurotahvilinin fiyatı 147'den 126'ya kadar düşmüştü. Şimdi de ikinci dalgayı yaşıyoruz.Konuyu açıklayalım. ABD ekonomisinde canlanma hızlanırsa, bunun enflasyona yansıması kaygısıyla Merkez Bankası (FED) sık sık faizleri artırıyor. Geçen yazdan bu yana, FED sürekli biçimde, çoğu defasında yüzde 0.25 olmak üzere, faizleri 2.75 düzeyine çekti. Böylece toplam 9 kez faizler yükseldi.Yılın sonuna gelindiğinde FED'in borçlanma faizini yüzde 4'ün üzerine çıkaracağı, ABD Hazinesi'nin 10 yıl vadeli tahvillerinin faizinin de yüzde 5'e çıkacağı bekleniyor. Dolayısıyla, gelişmekte olan ülkelerdeki açılımın düşme olasılığı bulunuyor.Kısacası, ABD ekonomisinin ne denli çabuk toparlanacağı son derece kritik. Gerçi bizce yıl sonunda FED faizleri yüzde 4'e tırmanmayabilir. Çünkü, son haftada düşmekle birlikte, artan petrol fiyatları ABD tüketicisi üzerinde ciddi bir güven kırılması yarattı.Varsayalım ki FED faizleri artırdı ve ABD tahvilleri beklenen düzeye geldi. Bu durumda Türk eurotahvillerinin geleceği fiyat merak ediliyor. Üç nokta çok önemli. Önce, gelişmekte olan ülkelere iştah. İkincisi, AB süreci. Ve üçüncüsü, mali disiplinin sürmesi. 2000 yılında etrafta epeyce mali kriz riski varken gelişmekte olan ülkeler ABD'ye göre yüzde 4-5 farkla borçlanıyordu. Bugün bu fark yüzde 3'e düşmüş durumda. Bunun yeniden 3.5'in üzerine çıkması için pek bir neden görünmüyor. Hele Türkiye'nin AB süreci sürerse, bu farkın 3'ün üstünde kalması beklenmemeli.Bu takdirde 2015 vadeli Türk eurotahvilinin getirisi yıl sonunda yüzde 8 kadar olur. Yani fiyatı bugünkünden yüzde 7-8 daha aşağıda kalır. Ancak yıl sonuna dek bu tahvilin yüzde 5 kadar net getiri alacağı da hesaplanırsa, satıp beklemeye değmeyecektir.Gelelim, ABD'de canlanmanın gecikme olasılığına. Bu durumda gelişmekte olan ülkelere olan iştah sürer. Fakat dikkat edilirse, bu ülkeler de artık aşırı sıcak paraya maruz kalmış ve küresel bir bağımlılık içine girmişlerdir. Kısacası, artık herkes FED Başkanı Greenspan'in ağzına bakar halde. 11 Eylül sonrası Amerikan ekonomisi durgunluğa girince, ABD Merkez Bankası FED borçlanma faizini yüzde 1'e indirmiş ve bu nedenle dolardan kaçış başlamıştı. Böylece büyük ölçekli fonlar Avrupa'ya ve gelişmekte olan piyasalara yöneldi. Ancak mart ayından bu yana rüzgarın yönünün değiştiği gözleniyor. ABD'deki canlanma beklentisi nedeniyle ortalık savrulmaya başladı. Önce euro tepetaklak gitmeye başladı, sonra da gelişmekte olan ülkelerin mali piyasaları. hgunes@milliyet.com.tr