Turizmin en hızlı aylarındayız. Malum, Türkiye yılda 12 ay turizm geliri yaratamayan bir ülke. Temmuz ve eylül aylarında döviz gelirlerimiz çok artıyor. Sonra düşüyor. Ama bunun 12 aya yayılmasını sağlamak, turizmi Antalya’dan İstanbul’a kaydırmak gerekiyor. AKP iktidarının yaptığı en önemli işlerden biri de bakan sayısını azaltmak ve Turizm Bakanlığı ile Kültür Bakanlığı’nı birleştirmek oldu. Çünkü kış turizmi yapabilmek için güneşin dışında kültürü de pazarlamak gerekiyor.
Peki, bu yönde ne yapılıyor? Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay medyada sık sık boy gösteriyor. Bol bol açılışlara katılıyor, belagatiyle güzel demeçler veriyor. Anlaşılan, Bakan Günay’ın medyayla ilişkileri iyi. Bir hayli de koşuşturuyor. Ancak Bakan Günay’ın bir an önce turizmin mevsimsellik ve ortalama gelir konusuyla ilgilenmesi gerekiyor.
Aslına bakarsanız, her ikisi de birbiriyle ilintili. Yaz turizmi daha düşük gelir sağlıyor. Mevsimsellik ortadan kalkar da kültür turizmine geçilebilirse, gelirler de artabilir.
Turist sayısında artış var
Sorunların başında İstanbul’un çektiği turist sayısının yetersizliği geliyor. Türkiye’nin kuşkusuz kültürel başkenti İstanbul. Oysa aşağıdaki ilk tabloda da görülüğü gibi, Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin yüzde 32’si Antalya’ya gelirken, koskoca İstanbul’a gelen turist toplam turistin yüzde 27’sini oluşturuyor. Muğla’ya (Bodrum, Marmaris ve Fethiye) gelen turist ise yüzde 12’ye yakın.
Ülkemize gelen turist sayısında artış gözleniyor. Ama bu özellikle Antalya’ya giderek daha fazla Rus ve Ukraynalıdan kaynaklanıyor. Geçen yıl Antalya’ya 7.3 milyon yabancı turist gelmiş. Bunun yüzde 30’u da Rus ve Ukraynalı olmuş. Yani hâlâ giderek daha fazla güneş ve deniz satarak para kazanıyoruz. Ama buralarda kazandığımız para o kadar az ki.
Hal böyle olunca harcamalar da “her şey dahil” sistemine giriyor. Yani turistler tatil boyunca büyük otellere kapanıp pek bir şey harcamıyor. Yabancı turistlerin ortalama harcamaları bu nedenle sadece 608 dolarda kalmış durumda. Oysa yerli turistlerin bile ortalama harcamaları 1071 dolar ediyor. Gerçi geçen yıldan bu yana yabancıların harcamalarında artış gözleniyor. Ancak bu artış euro’nun dolara karşı artışının çok altında. Yani nafile yere böbürlenmeyelim.
Turizmde gelirleri artırmak, her sezon döviz çekmek istiyorsak elimizde en büyük değer İstanbul. Ancak İstanbul’u pazarlamak için de gezilen yerleri Sultanahmet, Ayasofya, Topkapı ve Kapalıçarşı olmaktan kurtarmak gerekiyor. Çok daha fazla müze ve esere gereksinim var. İstanbul’u sandıktan çıkarıp vitrine koymalıyız. Tüm kilise ve havralar restore edilmeli ve ışıklandırılmalı. Miniatürk, Koç Müzesi, İstanbul Modern ve Sabancı Müzesi gibi ziyaret edilebilecek yerler devlet tarafından çoğaltılmalı.
Turizm ile yurtdışında imajımızın da düzeleceğini düşünüyorsak, her şey dahil Antalya otelleriyle bunu başaramayız. Turist kentte dolaşmalı, yemeli içmeli. Kısacası, insan içine çıkmalı.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024