Türkiye 60 yıldır sürekli petrol arıyor. Ancak bu aramalarda pek başarılı olduğu söylenemez. Üstelik bu sürede ne yazık ki ancak olası bölgelerin yüzde 20’sinde sondaj yapılabilmiş. Ege ve Karadeniz’de petrol aranamadığı gibi, derinlerde de yeterince arama yapılmamıştır. Şimdiye kadar 1050 arama kuyusu ve 1808 üretim, enjeksiyon ve geliştirme kuyusu açılmış, irili ufaklı 23 doğalgaz sahası ile 102 petrol sahası keşfedilmiş.
Üretim yapılan petrol sahalarının ortalama rezerv derinliği 2000-2500 metre dolaylarında. Keşfedilen rezervlerin derinlikleri ise en az 3500 metre. Yani yeterince derinlere inilemiyor. Ayrıca az sayıdaki (53) bu sahalardan üretilen kaliteli petrol de (API graviteleri: 30 ve daha yüksek) az. Öte yandan, düşük kaliteli (10-25 API graviteli ağır) petrollerin üretildiği sahalarda (47) petrol miktarı daha fazla.
Kuşkusuz petrolün özkaynaklarımızdan sağlanması ana hedef olmalı. Ve bu hedef için petrol arama yatırımlarının artırılması, yabancı sermayeyle risk paylaşımı, daha geniş ve derin alanlarda arama yapılması yahut keşfi yapılmamış sahaların yanı sıra etrafımızı çevreleyen denizlerde de arama faaliyetlerinin devam ettirilmesi gerekiyor. Ancak bu petrol fiyatları düşükken pek de kolay olmuyor.
Türkiye’de halen üretim yapılan petrol sahalarının yüzde 80’i orta ve ağır petrol içermekte ve bu petrollerin çoğu (yüzde 70’i) üretilmeden rezervde kalmaktadır. Nedeni de ortadadır: çünkü bu petrol kalitesizdir ve maliyetlidir. Ancak üretimi artırıcı yöntemlerin uygulanması ve varili 10-15 dolara mal olabilecek olan bu petrollerin üretimiyle ekonomimize büyük katkı sağlanmış olacaktır.
Ham petrol varil fiyatlarının günümüzde 120-140 dolar civarında olduğu göz önüne alınırsa, özkaynaklarımızdan üretilen petrolün ithal girdi maliyetlerinde önemli ölçülerde düşme yaratacaktır. Türkiye’de petrol üretimi 1993 döneminde 3.9 milyon ton iken, üretim değerleri 2003 yılına kadar geçen sür ede azalma eğilimi göstererek 2.3 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’de ham petrolün büyük bir bölümü Güneydoğu Anadolu bölgesinde üretilmekte olup bir miktar üretim de Trakya bölgesinden elde edilmektedir. Halen üretimde kullanılan rezervlerin tükenmesi nedeniyle, yeni rezerv sahalarının bulunmaması durumunda önümüzdeki yıllarda üretimin giderek düşmesi beklenmektedir.
Not: Yazıdaki sayısal veriler ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Ender Okandan’dan alınmıştır.
İTÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr. Abdurrahman Satman’a göre, artık dünyada enerjinin temel ekonomik kavramı “kişi başına enerji üretimi” değil. Artık “tüketilen enerji başına üretim kavramı” getirilmiş. Yani, verimlilik son derece önemli.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024