Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gösterge Piyasada iyimser bir bakış var. Hatta bu verilerin hem beklentilerden daha düşük gerçekleştiği için, hem de TÜFE'nin çekirdek unsuru sayılan H-endeksinin (gıda, tütün, enerji ve içkiler hariç TÜFE) yıllık bazda yüzde 4.8'e düştüğü için MB'nin yakında toplanacak PPK'da faizleri 25 baz puan indireceği düşünülüyor. Öncelikle şunu belirtelim ki, Merkez Bankası enflasyonla mücadele politikasında 2002-2005 döneminde başarılı görünse de, bu başarı ne yazık ki, 2005 yılından sonra hızla değişti. Son yılda da tam bir başarısızlığa dönüştü. İki yıldır Merkez Bankası koyduğu hedefi tutturamıyor. Ve öyle anlaşılıyor ki, 2008 yılında konulan hedef de (yüzde 4) yine tutmayacak. Önceki gün açıklanan ocak ayı enflasyon verileri TÜFE'de yüzde 0.80, ÜFE'de ise yüzde 0.42'ydi. Bu rakamlar beklentilerden daha iyi bir düzeyi gösteriyor. Ancak çok olumsuz olan beklentilerden daha iyi bir verinin ortaya çıkması işlerin iyi gittiği anlamına gelmez. Enflasyon hâlâ hedeften çok uzakta seyrediyor. Şimdi bu durumda oturup düşünmek gerek. Acaba uygulanan politikada mı bazı aksaklıklar gözleniyor, yoksa genel olarak politika doğru da uygulamasında mı hatalar oluyor? İlk bakışta 2002-2005 döneminde uygulanan politikanın başarılı olması fakat daha sonra değişmesi karşısında ya koşullar değişmiş ve eldeki politika geçersiz hale gelmiştir ya da 3 yıldır yanlış bir uygulama içine girilmiştir.Kuşkusuz küresel konjonktürdeki değişiklik enflasyonla mücadelede Merkez Bankası'na zorluk çıkarıyor. Varlık fiyatları, başta petrol olmak üzere, inanılmaz düzeylere gelince maliyetler hızla artıyor. Bunun yanı sıra gıda fiyatlarında da çok hızlı yükselişler gözlendi. Ancak bu konularda Merkez Bankası'nın yapabileceği pek bir şey görünmüyor. Bir ikinci husus ise mali disiplinde gözlenen gevşeklik. Bu konu hakkında da MB'nin yapabilecekleri sınırlı. Gerçi bu konu sık sık kamuoyunun önüne getirilerek hükümet üzerinde baskı kurulabilir. Ancak hükümet öylesine güçlü ki, MB'nin önünde bu çok zor bir seçenek olarak duruyor.Diğer bir yandan, kamuoyunda MB'nin faizleri indirmesi konusundaki baskı sürüyor. Kısacası para politikasının gevşetilmesi isteniyor. İşte bu halde kısmen yurtdışından kaynaklanan bu enflasyonist baskının iç talebin de gevşemesiyle enflasyonla mücadelede MB'nin büsbütün havlu atmasına neden olabilir. Aksaklık nerede? Şimdi MB ne yapacak? Ya FED gibi piyasalara teslim olacak ve dereyi görmeden paçaları sıvayarak faizleri düşürecek, ya da sıkı para politikasını sürdürecek. Ancak ikinci tercih de bir çözüm değil. Çünkü yaşanan enflasyon iç talepten çok dışsal kaynaklı görünüyor. Örneğin gıda fiyatlarındaki hızlı artışın kaynağında güçlü talep değil, küresel unsurların egemen olduğu görülüyor. Yine yapılan zamlarla (örneğin ulaştırma ve elektrik fiyatları) kimi alt endekslerin de geçici olarak yükseldiği biliniyor. Kısacası, enflasyon verilerini aşırı iyimser biçimde yorumlamak doğru değil. Üç yıldır tutmayan enflasyon hedefi karşısında MB ne zaman oturup bir durum değerlendirmesi yapacak? Türkiye gibi gelişmekte olan, fakat ciddi cari açık sorunu ve kimi zaman da bütçe gevşekliği gösteren bir ülkede bu politikayı uygulamanın zorluğu ne zaman kavranacak? hgunes@milliyet.com.tr Dış kaynaklı gelişmeler