Etrafımda hep ekonomist eleştirisi yapılıyor. Hele 2001 krizinden sonra bu eleştiriler büsbütün arttı. Kimisi “Ekonomistlerin tek anlaştığı konu birbirleriyle anlaşamadıkları” derken, kimisi “Ekonomistlerin dediklerinin tam tersi çıkar” diyor. Kimi de tam aksine, “Bunların dediğini yap, yaptığını yapma” diyor. Sanki biz camide imamız! Kimisi ise “Rakamlarla yalan söyleyen adama ekonomist denir” diyor. Biz de yiyip yutuyoruz!
Bu eleştirilerin bir kısmı yurtdışında da yapılıyor. Belli ki ekonomistler kıskanılıyor! Eh ne de olsa tıp ya da matematik gibi Nobel Ödülü’nün alınılabildiği bir dal ekonomi. Diğerlerine benzemiyor. Bireylerin ya da toplumların tek amacı vardır; zengin olmak ve refaha kavuşmak. Bu hiç bitmez. Bunun da bilimi ekonomidir.
Bal gibi anlaşırız
Biz ekonomistlerin kendi aramızda anlaşamadığımız da doğru değildir; safsatadır. Bal gibi aramızda anlaşırız. Elbette bazen anlaşamadığımız konular da olur. Bel fıtığı konusunda fizyoterapist operasyona (ameliyata) gerek yok derken ortopedist de çözümün ameliyatta olduğunu söylemez mi? Kimi doktor o hastalığın belli bir tedavi türüyle iyileşeceğine inanırken, bir diğeri bunu anlamsız bulabilir. Sadece, bu anlaşmazlıklar uluorta televizyon kanallarında, ya da medyada yer almaz! Yani doktorlar birbirlerini kırıp dökmez. Bir örnek daha deprem konusunda jeofizikçiler nasıl medyada birbirlerini eleştiriyordu, unuttunuz mu?
Biz ekonomistlerin dediğini yapmakta da büyük yarar vardır. Ancak kötü doktor gibi etrafta kendini ekonomist sanan bir sürü cahil cühela dolaşıp, üst perdahtan hayli saçmalıyorlar. Afra tafralarıyla da bayağı prim yapıyorlar. Ama bunlara inanırsanız yandınız. Yanlış bir doktora gidip de doktorlarda iş yok diye şikâyet etmekten hiç farklı değil. Tekrarla belirtelim; aklı başında meslektaşlarımız son yıllarda hep doğru şeyler söyledi. 2001 krizinden sonra TL’nin değerleneceğini bas bas bağırmadılar mı? Ama kimisi inanmadı dövizde kaldı ve zarar etti. Şimdi de münafıklık yapıp çamur atanlar da bunlar.
Evet, kimi meslektaşım 2001 krizinde devalüasyonun olası olmadığını ısrarla savundu. IMF politikalarını (Hasan Cemal’in ya da Taha Akyol’un AKP’yi savundukları gibi) cansiperane savundu. Hata ettiler. Gerçekten gelinen noktada kriz Türkiye ekonomisinin dizleri üzerine çökmesine neden oldu. Ama hata daha çok IMF’de değil miydi?
Kim yalancı?
Gelelim bir diğer konuya, eğer ekonomistleri rakamlarla yalan söyleyen adam yaparsak, ekonomist olmayanları da rakam kullanmayan yalancılar olarak nitelemek gerekir! Oysa ekonomistler hata yapmamak yahut yanlış yorumda bulunmamak için rakamsız konuşmamaya dikkat eder. Ekonominin diğer sosyal bilimlerden farkı, palavraya kapalı oluşudur.
Nihayet iki konuya daha değinmek gerek. Madem bu ekonomistler hep saçmalıyor, bir dahaki sefere şaşmamak için kimse onları dinlemesin. Şikâyet etmek zorunda kalmaz. İkincisi, madem ekonomistlerin dediklerinin hep tersi çıkıyor; herkes yakınlarının üniversitelerde ekonomi bölümlerini yazmalarına karşı çıksın. Nasıl olsa bu meslek bir şeye yaramıyor! Her ikisi de zor değil mi?
Kısacası, aslına ekonomistlerin dediklerinin tersi çıkmıyor. Kıskananı çok!
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024