Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Krizle birlikte çeşitli tedbirler alındı. Ancak kriz atlatıldı mı? Kamu borcundan başlayalım. Toplam borç arttı. Milli gelire oranla düşse de, kamu borcunun tamamı TL olsaydı, bu olumlu gelişme gözlenmeyecekti. Demek ki, bu alandaki tedirginlik sürmeli. Cari işlemler açığı ise çok daha vahim bir boyuta ulaştı. 2000 yılına göre hem miktar olarak, hem de milli gelire oran olarak dış açık büyüdü. Bu anlamda krizin iki temel etmeni konusunda daha olumlu değil, hatta daha olumsuz bir noktaya gelindi.Bankalara gelince. Kamu bankaları artık sorunlu değil. Ancak bu onların piyasada giderek daha verimli ve hizmet kalitesinde daha rekabetici hale geldiğini göstermiyor. Özel bankalar ise döviz riski taşımasa da, ciddi boyutta vade riski riski taşıyorlar. Mevduatlar hala kısa vadeli, bono portföyleri ise uzun vadeli. İnşallah olumsuz bir gelişme olmaz da, bankalar çarpılmaz.2001 sonrası elde edilen en önemli gelişme enflasyonun çok ciddi ve olasılıkla da kalıcı biçimde düşmesi. Öte yandan, mali disiplinde çok önemli başarılar elde edildi. Bununla beraber, bankacılık sistemi elbette 2001e göre daha sağlıklı bir yapıda. En azından özkaynakları çok daha güçlü. İşte bu açılardan baktığımızda ise, 2001 yılına göre daha iyi bir noktada olduğumuz görülüyor. IMFye olan yüklü borcun maliyeti ve esnekliğinin yanı sıra, şu andaki kamu borcunun daha uzun vadeli hale gelmiş olması Türkiyeyi rahatlatıyor.Ancak içeride çok daha fazla sıcak para var. Gerçi kur dalgalı ama oldukça değer kazanmış düzeydeki bu kurun, sıcak paranın birdenbire çıkışıyla aşırı yükselmesi, mali piyasalardaki dengeleri de çok ciddi ölçüde sarsabilir. Bu durumda, reel faizler fırlayabilir ve borcun döndürülmesi sıkıntıya girebilir.Demek ki, daha iyi durumda olsak da sorunlar hala sürüyor. Bütün bunlardan daha önemlisi, iç siyasal istikrarın kalıcılığı. 2002 Kasımından bu yana tek parti hükümetinin varlığı piyasalara güven verdi. Yine Batı desteğinin sürmesi piyasaları rahatlattı. Özellikle de IMF desteğinin sürmesi. Ancak son zamanlarda hem AKP içindeki rahatsızlıklar su yüzüne çıkmaya başladı, hem de ABDnin hükümetle ilişkileri eski tadında değil.Bütün bunlar şu anda ekonomik dengeleri sarsacak boyutta değil. Ancak ABD İrana girmeye, veya Suriyeye müdahale etmeye, yahut da İrana saldırmaya kalkarsa piyasalardaki mutluluğun sona ereceğini söylemek herhalde kehanet olmaz.Özetle, daha iyi bir noktada olmamız sorunları çözdüğümüz anlamına gelmiyor. hgunes@milliyet.com.tr 2001 mali krizinin iki boyutu vardı. Biri, çok yüksek kamu borcu, diğeri de cari işlemler açığı. Yani hem iç denge sarsılmıştı, hem de dış denge. Bütün bunlara rağmen bankacılık sisteminde bir zafiyet olmasaydı, kriz daha geç yahut da daha hafif atlatılabilirdi. Olmadı. Çünkü kamu ve özel kesim bankaları ağır biçimde hastalanmıştı. Kamu bankalarını zararlar, özel bankaları da aldıkları büyük riskler çökertti.