Geçen 30 yılda petrol zengini Araplar ne denli önemli işadamları olduklarını kanıtladı. Girdikleri çoğu işte başarılı oldular. Son yıllarda da Malezya, Singapur gibi alternatif ülkeleri değerlendiriyorlar. Üstelik sadece Müslüman diye para yatırmıyor, rasyonel karar veriyorlar. Geçen günlerde de Türkiye'ye ciddi kaynak girişinin ardında Körfez sermayesi görülüyor. Arapların Türkiye'ye para yatırmasının ardındaki tek gerçek burada gelecek görmeleri.Bir süredir basın ve yayın kuruluşlarında yer alan, Levent'te yapılacak olan, 300 metreye varan 74 ve 94 katlı iki binanın reklamları birdenbire herkesi şaşırttı. Dubai şeyhi tarafından yapılacak bu binaların arsasının da, imar izninin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından sağlandığı biliniyor. Karşılığında da yüzde 20 pay alınmış. Tartışmalar da binanın çok yüksek olması nedeniyle İstanbul'un siluetini bozması kaygısına dayanıyor. Oysa Levent'ten Maslak'a kadar olan eksen zaten gökdelenler bölgesi. Tepkinin bir diğer kaynağı ise bunun Araplar tarafından inşa edilmesi. Nihayet bir tepki de yatırımın gerçekleşmesinde gösterilen aşırı kolaylık. Peki, bu kolaylık yanlış mı? Mesela bir Türk işadamına aynı kolaylık sağlansaydı ne olurdu? Belki yine tepki olurdu, ancak dozu farklı olurdu. Anlaşılan yabancı sermayeye karşı hâlâ belli bir alerji var. Hele Arap sermayesi olunca sanki ülkemiz bu insanlar tarafından istila ediliyor. Böyle düşünenlerin Dubai, Abu Dhabi, hatta Cidde gibi yerlerdeki gelişmişliği görmesi gerek. Bizce Arap sermayesinin gelmesi olumlu bir işaret. Ve öyle anlaşılıyor ki, bu artarak sürecek. Arap sermayesini Batı sermayesinden ayırmak da yanlış. Çünkü Arap sermayesi artık küreselleşti. Beraberinde Batılı sermaye de gelecektir. Zaten gelmektedir. Dikkat ediniz, Araplar sadece gayrimenkule yatırım yapmıyor. Türk Telekom'u da Araplar almadı mı? Yalnız öteden beri Arap yatırımcılar hizmet sektörünü sever, sanayi alanında pek bulunmazlar.Ancak Dubai Towers işinde rahatsız eden noktalar var. Birincisi, böylesine abide oluşturacak binaların inşası öncesi kamuoyunun onayının alınması gerekiyor. İkincisi, ortada ihale yok, doğrudan veriliyor. Arsa değerlendirmesi bile yok, 100 katlı bir binaya belki de başka bir müteahhit daha fazla pay verecek. Bilmiyoruz. İnşaat bedelinin metrekare başına 1000 dolar olacağı söyleniyor. Oysa o mahalde metre kare satış fiyatı 4000 dolar. Bunun yüzde 20'si belediyeye kalacağına göre, Dubaili işadamı 1000 dolar koyup, 3200 dolar alacak. Yani yüzde 200'den fazla kâr edecek. Üstelik belediye burası adam olsun diye daha bir sürü altyapı yatırımı yapacak.Elbette kolaylık göstermek iyi bir şey. Ancak makul ve adil bir sözleşme yapılması çok daha önemli. İstanbul Belediyesi şeffaf davransaydı, daha sağlıklı olurdu. hgunes@milliyet.com.tr Araplar, 1973 petrol kriziyle zengin olunca, Londra'nın en nadide köşelerine, en seçkin şirketlerine para yatırdılar. O yıllarda İngiltere'de öğrenciydim. Araplar Londra'nın kralı olmuş, her yere para saçıyordu. İngilizler içten içe Araplarla alay etse de, kırmızı halılarla karşılıyordu. Ne de olsa Araplar para babasıydı.