Özellikle ihracatçı için döviz kuru çok önemli. Çünkü ihraç ettiğimiz hemen hemen tüm mallarda fiyat esnekliği yüksek. Ancak son yıllarda döviz kuru sürekli ihracatçının aleyhine gelişiyor. Merkez Bankası'nın hazırladığı reel efektif döviz kuru endeksi de bunu açıkça gösteriyor. Bu endeks döviz kurunu dış ticarete konu olan mallar üzerinden deflate ederek hesaplıyor. Ve açıkça görülüyor ki, Nisan 2001'den bu yana döviz kuru yüzde 70'e yakın değer kazanmış. Kuşkusuz üretici fiyatlarını deflatör almak daha doğru. Çünkü dış ticaretimizin hâlâ büyük kısmı aramalı, ya da sermaye malı. Tüketim malları ne kadar artsa, toplam ithalat içinde küçük bir paya sahip. Ancak TL'deki genel değerlenmenin ötesinde olumsuz gelişmeler var. Özellikle doların giderek değer kazanması son derece önemli. Çünkü bu ABD'ye ihracat yapanlar için bir avantaj oluştursa da, bu, Türkiye'nin ihracatının küçük bir kısmı. Büyük kısım ise Avrupa'ya gidiyor. Avrupa'ya yapılan ihracat da genellikle euro karşılığı yapılıyor. Bu da şu demek: Euro değer kaybettiğinde ihracatçı ikinci bir darbe alıyor.Aşağıdaki tabloda da görüldüğü gibi, 2004 yılında ülkemizde ithalatın yüzde 55'i dolar, yüzde 41'i ise euroyla gerçekleşmiş. İhracatın ise sadece yüzde 43'ü dolarla olmuş. Dolayısıyla, dolar açığı veren bir ülkeyiz. Bu aynı zamanda MB'nin rezervlerinin dolar ağırlıklı olmasının mantığını gösteriyor. Kaldı ki, ithalat rakamı ihracattan çok daha büyük. Yani dolar açığımız çok yüksek. Euro cinsinden dış açığımız ise çok sınırlı. Önceki gün Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen 70 milyar dolarlık ihracattan yüzde 1'lik bir fon kesintisinin (Destekleme ve İstikrar Fonu) ciddi kazançlar sağlayacağını belirtti. Doğru olabilir. Ancak dış ticarette ana belirleyici talep. Dış talep güçlüyse ihracat, iç talep güçlüyse ithalat artıyor. Bununla beraber, döviz kurunu da ihmal etmemeli. Çünkü kur fiyatlama bakımından önemli. Gerek ihracatta, gerek ithalatta rekabetin olduğu unutulmamalı. Rekabet olmasa, kur önemini yitirir. Her türlü fiyattan mal gider. Ancak ithalatçının içeride, ihracatçının da başka ülkelerdeki rakipleri olduğunu unutmamalıyız. İhracat İthalatDolar 42.8 54.9Euro 50.2 40.4Sterlin 5.9 1.7Diğer 1.1 3.0 Neler yapılabileceğine gelince... İhracatçının maliyetlerini olabildiğince döviz bazına indirmesi gerekiyor. Kaldı ki, giderek ihracat içinde ithalat payı artıyor. Ancak bununla da yetinmeyip, pariteden darbe alınmaması için ihracat yapılan kurdan maliyet edinilmesi şart. Bunun için de çözüm, forward piyasaları. Yani vadeli döviz alarak ya da satarak ihracatçı kısmen kendini koruyabilir. Tabii bunların hiçbiri sürekli bir çözüm değil. Son yıllarda elde edilen verimlilik artışının da sonlarına gelindiğine göre sonunda iş geliyor, reel kura dayanıyor. Kısacası, son aylarda bir yandan, TL, diğer yandan da doların değer kazanması ihracatçıyı zorluyor. Bu da rakamlara yansıyor. Kısacası, Türk ihracatçısı bu ara çifte kavruluyor. Dış ticaret döviz kompozisyonu (Pay. %) hgunes@milliyet.com.tr