Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Merkez Bankası (MB), geçen hafta gecelik borçlanma faizini 50 baz puan artırdı. Bazı yatırımcı kuruluşlar bu sürecin devam edeceğini, ağustos ayında Para Politikası Kurulu’nun (PPK) faizleri 50 baz puan daha artıracağını düşünüyor.
Geçen hafta faiz artırımından sonra yapılan açıklamada, bundan sonraki faiz artırımları dört etmene bağlanıyor. Birincisi küresel gelişmeler, ikincisi dış talep, üçüncüsü mali disiplindeki performans ve nihayet orta vadeli enflasyon görünümünü etkileyen diğer unsurlar.
Küresel gelişmelerin yakın vadede olumlu yöne doğru evirileceğini beklemek herhalde saflık olur. ABD’den gelen haberler sarsıntıların süreceğini gösteriyor. Bu tür olumsuz gelişmeler de bir süre sonra dış talebi etkileyebilir. (Ancak Türkiye henüz bundan pek etkilenmiş değil). Üstelik ABD’de durgunluk belirginleşirken, Avrupa Merkez Bankası bu gelişmelere pek de kulak asmayıp faizleri yükseltebiliyor. 

Faiz artırma işareti
Geçenlerde açıklanan 6 aylık mali disiplin verileri aslında bir hayli umut veriyor. Haziran ayı enflasyonu da (şu veya bu nedenle) oldukça düşük geldi. Öte yandan 12 aylık enflasyon beklentilerinde az da olsa bir düşüş gözlendi. Nihayet PPK açıklamasında, toplam talep koşullarının enflasyonu düşürücü yönde katkı sağlamaya devam edeceğini belirtti. Ama buna rağmen faiz artırımının süreceği işaretini de vermekten kaçınmadı. Çünkü MB’nin süregelen belirsizlik algılamaları ve arz yönlü şokların enflasyon üzerinde yukarı yönlü risklerinden hâlâ kaygılı. Bu risklerin genel fiyatlama davranışlarını olumsuz etkilemesi halinde MB ölçülü bir faiz artışına gidebilecek.
Biz ise var olan ekonomik konjonktürde salt sıkı para politikasıyla enflasyonun aşılabileceği kanısında değiliz. Hatta daha doğrusu, dozuna göre bunun durgunluk yaratabileceği kaygısındayız. Herkes biliyor ki, şu anda yaşanan enflasyon artışı dünyadaki enerji ve gıda fiyatlarından kaynaklanıyor. Buna yapılabilecekler sınırlı. Para politikası ile mali disiplini çok fazla gevşetmemek, fiyat artışlarının bir maliyet enflasyonu spiraline dönüşmesine engel olmakla yetinmek gerekiyor.  

Durgunluk olasılığı
Çünkü iç talep sanıldığı kadar ölü olmasa da belli bir yavaşlama zaten gözleniyor. Ekonomide aşırı bir canlılık yokken enflasyonu durdurmak için sıkılacak para politikası ne yazık ki durgunluk yaratabilir. Ancak tümüyle gevşetilirse de maliyetler bir süre sonra taleple birleşerek enflasyon spirali oluşturabilir.
Küresel ya da dışsal gelişmelere karşı da söylenecek olan şudur: Etrafta atı ürkütecek bir şey varsa atın dizginleri gergin tutulur. Yani teyakkuzda olunur. Ama dizginler çok çekilirse ya at durur ya da geri gider. Bunu da her binici bilir. Oysa mesele atı durdurmak değil, disiplinden çıkarmamaktır.