Gösterge Bu yazıda dış borçları ele alacağız. Son verilere göre, Türkiye'nin toplam dış borçları 237 milyar dolar. 2002 yılında bunun 113 milyar dolar olduğu anımsanırsa, hayli arttığı anlaşılır. Bu borcun yüzde 35'i euro cinsinden, geri kalanı da dolar cinsinden. Yıllar itibariyle bakıldığında euro cinsinden borçlanmaların bir miktar arttığı gözleniyor. Dış borçların yüzde 17'si kısa vadeli, geri kalanı ise uzun vadeli. Bundan 4 yıl önce kısa vadeli borçlar toplam içinde yüzde 14 kadarmış. Yani kısa vadeli borçlanma bir miktar artmış. Elbette bu pek olumlu sayılamaz. Bununla beraber dış borçların vadeye kalan süresi geçtiğimiz yılda uzamış. 2006 yılında vadeye kalan ortalama süre 7 yıl iken, 2007'nin sonunda bu 7.7 yıl olmuş. Geçtiğimiz hafta Hazine Müsteşarlığı Kamu Borç Yönetimi Raporu'nu yayımladı. Türkiye'nin temel sorunlarından biri dış borçtur. Sürekli dış açık verildiği için dış borçlar birikir. Bir diğeri de iç borçlardır. Özal öncesi bütçe açık verdiğinde Merkez Bankası kullanılırdı. Sonra bu açıklar borçlarla karşılandı ve borçlar yığıldı. Kimi borçlar da kamu bankalarının içine gizlendi. 2001 krizi sonrası bunlar şeffaflaştı. 2007 yılında kısa vadeli dış borçlanmalarda euro kullanılıp dolar ödendiği anlaşılıyor. Uzun vadeli borçlanmalarda ise her ikisinin arttığı anlaşılıyor. Akıllıca bir iş yapıldığı söylenebilir. Çünkü euro değerliyken borçlanıldığından düştüğünde kâr edilebilir. 2007 yılı içinde farklı kurlarla borçlanılarak borç stokundaki 5.234 milyar azalma elde edilmiş. Bunun yüzde 80'i uzun vadeli borçlanmalardan elde edilmiş. Dış borçların büyük bir kısmı özel kesimden kaynaklanıyor. Bundan 4 yıl önce kamu dış borçların yarısını alıyordu. Bunlar temel olarak uzun vadeliydi. Ancak son verilere göre, kamunun dış borç içindeki payı sadece yüzde 31'e düşmüş. Yani geçen sürede dış borçlanmayı asıl yapan özel kesim olmuş. Özel kesimin dış borçlanma gereksinimi birkaç nedene bağlı. Birincisi, yurtdışında ucuz kredi olanakları bulunuyor. Hem daha az mali yük olduğundan, hem de faizlerin daha düşük olmasından. Üstelik daha uzun vadeli borçlanma da mümkün oluyor. İkincisi, kur çok makul düzeylerde seyredince yatırımcılar kur riskinden korkmaz hale geliyor. Nihayet, 2004-2005 döneminde yurtiçinde oluşan müthiş yatırım atılımının finansman ihtiyacı yabancı ülkelerden kredi gerektirdi. Borç yönetimi başarılı 2001 yılında kamunun dış borçları 38.4 milyar dolardı. Bugün ise 67 milyar dolara ulaşıyor. Yani yüzde 76 oranında artmış. 2001 yılında kamu dış borçlarının yüzde 52'si tahvil iken, bugün yüzde 58'i tahvil. Bununla beraber, krediler biçiminde olan kısım 2001 yılında yüzde 48 iken, bugün yüzde 42'ye düşmüş görünüyor. Kimileri dış borçların sorun olmaktan çıktığını savunuyor. Nitekim 2001 yılında net dış borç stokunun milli gelire oranı yüzde 55'i bulurken, 2006 yılının sonunda yüzde 28'e düşmüş. Öte yandan toplam borçların milli gelire oranı 2001 yılında yüzde 78 iken, 2007 yılında yüzde 42'ye düşmüş. Kısacası, durum epeyce iyileşmiş görünüyor. Ancak unutmayalım ki, milli gelir ulusal para cinsinden hesaplanıyor. Eğer dolar bugün 1.17 olmayıp 1.60 YTL olsaydı bu oran ancak yüzde 58'e düşecekti. Yani dış borçların milli gelire oranındaki düzelmenin bir nedeni de kurdaki değerlenme. Ama tabii kur daha farklı olsaydı, belki de dış açık, dolayısıyla dış borçlarda bu kadar yükselme de olmayacaktı. hgunes@milliyet.com.tr Ya kur yüksek olsaydı?
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024