Çin'in cari işlemler fazlası milli gelirinin yüzde 5'ine ulaşırken, çektiği yatırımlar milli gelirinin yüzde 1.5'ine ulaşıyor. (Çin'in milli geliri 1.6 trilyon doları aşıyor.) İşte bu denli döviz çeken bir ekonominin parasının değer kazanması gerekirken, Çin ulusal parası yuan belli bir bant dahilinde dolara bağlı olduğundan bu gerçekleşmiyor. Kıyametin kökünü de bu oluşturuyor. Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne dahil olmasıyla birlikte 2005'te kotalardan kurtulmasıyla ABD'nin hazır giyim ithalatındaki payı yüzde 18'den 50'ye çıktı. Yine aynı biçimde AB pazarında Çin'in payı yüzde 18'den 29'a fırladı. Tekstilde de artışlar var. Kısacası, dünya Çin'le rekabet edemiyor. Çünkü işçilik maliyeti tarımdan kopanlarla (her yıl 15-20 milyon insan) sürekli düşük düzeyde kalıyor. Çin'in ihracatının hâlâ önemli bir oranı komşularına, bir de ABD'ye. ABD Hazinesi 17 Mayıs tarihinde Çin'in altı ay içinde dolara bağlı kurdan çıkmadığı takdirde onu kur manipülatörü ilan edeceğini açıkladı. Bu apaçık bir ültimatomdu. Yani Çin mallarına toplu olarak cezalı tarifelerin uygulanacağının ilk işareti verildi. Yetmedi, 26 Mayıs'ta The Wall Street Journal'da Hazine Bakanı John Snow "Çin'in yükümlülüğü" başlıklı yazısında tam kur esnekliği ve sermaye serbestliğinin Çin bankacılık sistemi için henüz erken olduğunu, ama kurda revalüasyona gidilmesi gerekliliğini tekrarladı. Gerçi Çin aldırmadı. Aksine Başbakan Wen Jiabao, egemenlikten dem vuran bir açıklamada bulundu. İlginçtir, bundan iki hafta önce Halkın Günlüğü isimli gazetede hemen yüzde 1, yıl içinde de yüzde 6'lık yuan değerlenmesinin olabileceği belirtilirken, daha sonra yayımlanan İngilizce web sitesinde bu denli revalüasyonun ancak bir yıldan uzun vadede olabileceği yazıyordu.Çin revalüasyona giderse ne olacak? Beklentiler oranın yüzde 3-10 arasında olacağı yönünde. Önceki gün yayımlanan Deutsche Bank raporunda bunun Çin ihracatını yüzde 10 azaltacağını, ithalatını ise çok ciddi oranda artıracağını belirtiyor. Ancak bizce, Çin'in dış ticaret dengesi sınırlı ölçüde etkilenebilir. ABD'ye etkisi de sınırlı olur. Çünkü Çin'in ABD dış ticareti içindeki payı yüzde 10. Yani yüzde 10'luk bir revalüasyon ABD ticaretinde yüzde 1'lik bir iyileşme sağlayabilir. Çin üzerine çalışmalar yapan ABD'li Morris Goldstein da ancak yüzde 25'lik bir revalüasyonun ABD cari açığını yüzde 5 kadar düşüreceğini belirtiyor.Peki, Çin nasıl revalüasyona gidecek? Şimdiye kadar yaratılan cari fazlayla, dolar rezervi biriktirmiş ya da ABD Hazine tahvillerine yatırmıştı. Dolayısıyla hem bu tahvillerden (böylece ABD'de faizler yükselecek), hem de dolar satmaya çalışacak (böylece de doların değeri büsbütün düşecek). Sınırlı bir tahvil satışıyla artan faizlerin ABD'de tüketimi kısıp, tasarrufları canlandırması bekleniyor. (Tabii bir başka beklenti de doların düşüşüyle ABD cari açığının daralması). Ancak başta Japonya olmak üzere diğer Asya ülkeleri de bu stratejiyi izlerse, ABD Hazinesi tam anlamıyla göçebilir. Çin'in de kozu bu.Evet, herkes Çin çengellensin istiyor. Ama hepsi beyhude. Çin geliyor! Yüksek nüfusu (1.3 milyar) ve düşük işçilik maliyetiyle Çin müthiş bir ihracat patlaması gösteriyor (yılda 450 milyar doları aşıyor) ve tüm dünyayı hızla istila ediyor. Şu ara gerek ABD Kongresi, gerek Avrupa Komisyonu kolları sıvamış, özellikle tekstilde Çin'den korunabilmek için bir dizi önlemler hazırlıyor. Diğer yandan da Çin'in ulusal parasını revalüe etmesi baskısı var. ABD 22Hong Kong 18Japonya 15G. Kore 5Diğer 40 hgunes@milliyet.com.tr Çin ihracatında paylar (%)