Kuşkusuz Fenerbahçe, Beşiktaş ya da Trabzonspor Türk futbolunun önemli kulüpleri. Fenerbahçe güçlü bütçelerle ve kulübü geniş kitlelere açarak futbolda bir çığır açtı. Trabzon bir taşra takımı olarak Anadolu’ya onur kazandırdı. Beşiktaş mütevazı yönetim tarzını hiç kaybetmedi. Adeta düşmansız bir kulüp oldu. Ama Galatasaray hepsinden farklı olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Kuşkusuz futbol artık bir endüstri. Başarı da ekonomik hesaplar ve etkin yönetimle elde ediliyor. Doğru seçilmiş bir takım, doğru finansal ve teknik yönetim. Bunlar çok önemli. Ancak bir başka şey daha var. Hani “Her şey var, helva neden olmuyor?” derler ya... Bir şey daha var.
Ruh yoksa takım olunmaz
Futbol bir takım oyunu. Çok üstün bir takım olmak yetmiyor. Ruh ve birliktelik gerekiyor. İşte Fener’in bu uyumu olsaydı sezonu açık ara önde bitirirdi. İki yıl önce de.
Gençlik yıllarımda basketbol oynardım. Hatta gençler Türkiye şampiyonu bile olmuştuk. Milli Takım’a en fazla oyuncu veren kulüp bizdik. Tam bir yıldızlar karmasıydık. Ama hemen her oyuncu Milli Takım’a çağrılmak için bireysel hesap içindeydi. O dönemde Ankara’da yeni kurulmuş bir takım daha vardı. Oyuncuları olağanüstü değildi. Koçları yeniliklere çok açıktı ve çok organize oyun oynuyorlardı. Birbirlerine çok bağlıydılar ve maçlara inanılmaz derecede asılıyorlardı. Onlarla iki maç yaptık ikisini de kaybettik. Olacak şey değildi! Türkiye şampiyonasında bundan ders almışçasına birbirimize kenetlendik. Kampta bireyselliklerimizden arındık ve tabii şampiyon olduk. Çünkü istedik ve inandık.
Düşünün, Galatasaray’ın birçok oyuncusu sakat: Lincoln, Hasan Şaş, Uğur Uçar. Galatasaray, dişinden tırnağından yarattığı paralarla aldığı Bouzid’i, Carrusca’yı, Barusso’yu hatta Lincoln’ü almış, kullanamamış. Bir tek Nonda ve Song’dan verim alabilmiş. Lige 5 maç seyircisiz başlamış. Sezonu da teknik direktörsüz bitirmiş. Neredeyse seyircisi ve teknik direktörüne sahip olduğu maç sayısı sınırlı olmuş. Ama şampiyon!
Zorluklara rağmen
Maç istatistikleri önemlidir. Bence bir takımı başarılı yapan mağlubiyetinin az olmasıdır. Her maçı kazanamayabilirsiniz. Ama yenilmemelisiniz. Hepsinden önemlisi gol atamasanız bile kesinlikle yememelisiniz. Çünkü bazen bir takım gol üretmekte zorlanabilir. Ama iyi kenetlenmiş bir takım gol yememeye çalışır. Galatasaray’ın az gol yiyen ve az mağlup olan bir takım olduğu gözlerden kaçmamalı.
Bu şampiyonluk bir efsanedir çünkü 2008 Cimbom bütçesi 42 milyon YTL’ydi. Fener’in ise 132 milyon YTL. Ekonomide hedef sınırlı kaynaklarla en iyi sonucu almaktır. Tabii israf da başarısızlıktır. Bu kadar hata ve zorluk içinde şampiyonluğu söküp alıyorsa bu yine bir efsanedir.
Bu efsaneye bir ulusalcı Hasan (Pulur) üzülecek, bir küreselci Hasan (Cemal) sevinecek. Ama bu hafta Cimbom Fener’e nazire yaparcasına 11 Türkle sahaya çıktı. Bu ise her iki Hasan’ı da şaşırtmış olsa gerek! Kim ne derse desin, Ali Sami Yen’e aslan sokmak için Cimbomlu kadar çılgın olmak gerek.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024