Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir zamanlar moda, Merkez Bankası bilançosundan ekonomik yorum çıkarmaktı. Şimdilerde bu moda artık yok. Moda bütçe verilerine bakmakta... Ama bize kalırsa bütçe verileri klasik kıyafet gibi, hiçbir zaman modası geçmeyecektir.
Bütçe giderleri ilk 6 ayda geçen yılın ilk 6 ayına göre binde 1 oranında azalmış. Faiz hariç giderler yüzde 8 arttığına göre, bu daha çok faiz giderlerindeki gelişmeden kaynaklanmış. Ya vadeler uzadığından ya da faiz ödemesi gerekmediğinden bu yıl faizlere yüzde 23 daha az para ödenmiş.
Biz öteden beri mali disiplini irdelerken faiz-dışı giderlere bakarız. Yani ödenen maaşlar, sosyal güvenlik kurumlarına olan prim ödemeleri, mal-hizmet alımları, cari transferler ve yatırımlar vb. gibi. Bunlar enflasyonun altında seyrediyorsa tasarruf yapılıyor demektir. Bu yılın ilk 6 ayını değerlendirmek gerekirse faiz-dışı giderlerde belli bir dikkat gözleniyor. Çünkü yüzde 8 artış enflasyonun altında kalıyor.
Bütçe harcamaları içinde en çok iki kaleme dikkat edilmesi uygun olur: biri mal ve hizmet alımları (yüzde 9,7 artmış), diğeri de sermaye gideri yani yatırımlar (yüzde 4,8 artmış).
Öte yandan bütçe gelirleri enflasyonun ne denli üstündeyse o denli etkin vergi tahsilatı yapılıyor demektir. Vergilerde ilk 6 ayda artış yüzde 17 olmuş. Yani gayet olumlu. Ancak vergi-dışı gelirler yüzde 23 düşmüş. Eh ne de olsa özelleştirecek mal azaldı!
Vergi gelirlerine baktığımızda ilk 6 ayda gelir ve kurumlar vergileri, sırasıyla yüzde 21 ve 26 artmış. Bunlar doğrudan, beyana dayalı vergiler. Ama bunların kısmen geçen yılın matrahından kaynaklandığını unutmayalım. İthalden alınan KDV de yüzde 27 artmış. Yani ilk bakışta bu veriler çok ciddi vergi artışlarını gösterse de, gerçek biraz farklı. Örneğin KDV gelirleri sadece yüzde 4,7 artmış. Yani son derece sınırlı. Eh tüketim düşünce KDV tahsilatı da düşüyor. (Tabii burada kısmen KDV indirimlerinin de etkisi var.) İthalden alınan KDV ise büyük ölçüde petrol fiyatları nedeniyle artıyor. Nitekim otomotivin (ki geçen yılın satış düzeyi sürüyor) çok egemen olduğu ÖTV geçen yıla göre yüzde 12 artmış. Özetle, bütçe gelirlerinde vergi-dışı gelirlerdeki azalışlar vergi gelirleriyle “kısmen” telafi ediliyor. Fakat durgunluk derinleşirse denge değişebilir.
Bu veriler mali disiplin hedefine de yansıyor; örneğin geçen yıla göre faiz-dışı fazla yüzde 7,8 artmış. Fakat asıl önemlisi, bütçenin geçen yıl 5,9 milyar YTL açık verirken, bu yıl 1,9 milyar YTL fazla vermiş olması. Eh ne diyelim; en azından bu alanda hükümet kendisine çekidüzen vermiş demek ki.
Yıl boyunca böyle giderse para politikası rahatlar. Örneğin, faiz artırma gereği azalır. Öte yandan dışsal etkilerle yaşanabilecek çalkantılar kısmen yatışır. Bununla beraber ortada koca bir risk var: Eğer AKP kapatılır da erken seçime gidilirse mali disiplin raydan çıkar mı? İşte bu çok önemli. Mamafih öyle anlaşılıyor ki, küresel çalkantının boyutu artarken hem para politikası sıkılıyor hem de mali disipline dikkat ediliyor.

Haberin Devamı

Bütçe zapturapt altında