Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aklımıza iki olasılık geliyor. Birincisi, kurun yeterince esnek olmaması. Yani bir alıcı, ya da satıcı kuru etkiliyor olabilir. Ancak bu olasılık doğru değil. Çünkü piyasada çok sayıda alıcı ve satıcı var. İkincisi, bir başka yerden dövizin akması ve kuru düşürmesi. Gerçekten de doğrudan yatırımlar ciddi ölçekte ülkeye giriyor. Yılbaşından bu yana ülkeye net olarak 3 milyar dolara yakın doğrudan yabancı sermaye girdi. Uzun vadeli krediler olarak da 9 milyar dolar. Kısacası, ortaya 12 milyar dolar çıkıyor. Oysa cari işlemler açığı 16,5 milyar dolar. Yani içeride dövizden TL'ye 4,5 milyar dolarlık dönüş olmuş, ya da ödemeler dengesinin net hata/noksan kaleminin ötesinde görünmeyen bazı döviz girişleri var.Ancak dikkat edelim, nominal kur aylardır aynı düzeyde. Üstelik yaz aylarında döviz girişleri mevsimsel olarak güçlüyken. Kış aylarında aynı güçte döviz gelmeyeceğine göre kuru yükseltici bir baskı oluşacak. Gerçi, petrol fiyatları düşüyor. Bu da baskıyı ters yönde azaltacak.Nominal kur aynı düzeyde kaldığına göre, MB döviz alımlarını artırsa kur üzerinde etkili olabilir. Fakat MB aldığı miktarı artırmıyor yani buna gerek görmüyor. Öte yandan, AB sürecinde girmemize rağmen sıcak para girişlerinde günün birinde azalma olacaktır. Bir yandan ABD'de faizler artıyor, diğer yandan da ne reel faizler artık eskisi kadar cazip ne de borsa eskisi kadar ucuz. Zaten ekonomik istikrar nedeniyle gelen para büyük ölçüde geldi. AB beklentisi de büyük ölçüde satın alındı. Bununla beraber, doğrudan yabancı sermaye girişleri anlaşılan artarak sürecek. Asıl kur üzerindeki baskıyı da bundan böyle sıcak para değil, doğrudan yabancı sermaye oluşturacak. Kısacası, hiçbir şey yapmazsak kurun kendi kendine yükselmesi orta vadede pek mümkün gözükmüyor. Peki, ya daha uzun vadede ne olabilir?Özelleştirmeler büyük ölçüde tamamlanınca dışarıdan döviz girişi yavaşlayacak, bu da kuru yükselten bir baskı oluşturacak. Bunun göz ardı edilmemesi gerekiyor. Çünkü söz konusu olan rakam büyük.Kriz sonrası çok büyük miktarda uzun vadeli kredi kullanımları oldu. Açıkçası şirketlere risk yönetimi birimleri kurulsa bu kadar borç alamazlar. Ancak yabancı sermayenin gelişiyle beraber, yurtdışından dövizle uzun vadeli borçlanma artarak sürecek görünüyor.Hürriyet gazetesi yazarı değerli dostum Ege Cansen MB'nin TL alış faizinin gayet düşük tutularak sıcak paranın engellenebileceği görüşünü savunuyor. MB ise bu durumda enflasyon kontrolünün elden kaçacağı görüşünde. Gerçi Ege Bey TL satış faizinin düşük tutulmasını savunmuyor.Faizler düştükçe sıcak para girişi azalabilir. MB'nin güçlü döviz alımlarıyla da kur yükseltilebilir. Nihayet zararın neresinden dönülürse kârdır; şu sıcak paraya bir an önce Tobin vergisini uygulamak gerek. Üstelik, unutmayalım, kur yükseldikçe doğrudan yabancı sermaye girişleri de artacaktır. hgunes@milliyet.com.tr Dünkü yazımızda Merkez Bankası'nın (MB) piyasadan 18 milyar dolar satın aldığını, bunun da sıcak para kadar olduğunu yazdık. Kısacası, MB sıcak parayı çekip alıyor. Geriye cari işlemler açığı kalıyor. Kur esnek olduğuna göre bu açığın kuru etkilemesi gerek. Ancak olmuyor. Neden?