Pazartesi günü Bakanlar Kurulu’na bilgi vermek üzere çağrılan Merkez Bankası Başkanı tam 5 saat bekletildikten sonra içeri alınmış.
Merkez Bankası’nın görevi gereği yılda iki kez hükümete bilgi vermesi gerekiyor. Ancak devlette görev yapmış herkes bilir ki, bu denli bekletilmenin anlamı bellidir. Üstelik bir açıklama gelmediğine göre, Ankara’da bir başka gerginlik gözleniyor.
Bu gerginliğin bazı yansımaları da olacaktır. Yabancı yatırımcılar bir ülkedeki mali piyasaların patronunun sıkıntıda olmasından kaygı duyar. Özellikle Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı bunu çok iyi bilir.
İçeriden sızan bilgilere göre, toplantıda hükümet üyeleri Merkez Bankası Başkanı’nı çeşitli konularda sorularla sıkıştırmış. Bu tarafı gayet normal. Ancak sunumun oldukça uzun ve teknik olması karşısında kimi hükümet üyeleri sıkılmış. Bu ise pek normal değil tabii. Küresel çalkantının neden ve olası etkilerinin hükümetçe anlaşılması şart.
Bir tek reel sektör riskli
MB dört sektörü (bankacılık, reel sektör, kamu kesimi ve hane halkı) ele alarak gelişmeleri değerlendirmesi aslında gayet isabetli olmuş. Bankacılık sektörünün gerek özkaynak, gerekse kredi riskleri açısından geçmişe göre çok daha sağlam olduğu belirtilmiş.
Reel sektörün ise 60 milyar dolara yakın kur riski taşıdığı ifade edilmiş. Öte yandan, hane halkının aldığı kredilerin ise kaygı verici boyutta olmadığı, birçok ülkeye göre milli gelir içindeki payının düşük olduğu anımsatılmış. Kamu kesiminde ise borçlar kontrol altına alınmış. Demek ki, tek riskli kesim reel sektör.
MB, gelişmelerin kötüleşmesi halinde faizleri artıracağını açık açık dile getirmiş. Bu durumda maliye politikasında dolaylı vergileri artırmanın hata olacağını, doğrusunun ise harcamaların kısılması olduğunu belirtmiş. Yine son zamanlardaki eleştirileri karşılarcasına 225 baz puan faiz indirildiğini, oysa gelişmekte olan ülkelerde faiz artırımlarının başladığını savunmuş. Yüksek faiz politikasıyla kurun baskı altına alınmadığı da uzun uzun anlatılmış.
Hükümet hata yapıyor
Bu arada büyüme performansının yavaşlayarak sürdüğü, bunun da cari açığı kontrol altına alacağı savunulmuş. Oysa dış açığın en önemli nedeni artan emtia fiyatları.
MB ise bunu daha çok enflasyonu azdırmakta etkili olarak görüyor. Toplantıda en çok enflasyon konusu dile getirilmiş. Hedefler ve sıkı para politikası tartışılmış. Bizim ilgimizi çeken ise şu cümle olmuş:
“Kısa vadede büyüme hızını geçici ve yapay olarak artıracak politikalar yerine, uzun vadeli bir bakış açısı ile bir reform gündemi oluşturulması, bu gündem kapsamında yapılacak düzenlemelerin şeffaf bir şekilde listelenmesi ve kamuoyuna açıklanması bir çapa işlevi görecek ve Türkiye ekonomisine yönelik bekleyişleri olumlu yönde etkileyecektir.”
Bu cümlenin anlamı şudur; hükümetin ekonomik daralma karşısında maliye politikasında gevşeme yapması uygun olmamıştır. Aksine, bu konuda sıkı disiplin sürdürülmeli ancak son zamanlarda gevşeyen AB ile uyum ve reform süreci hızlandırılmalıdır.
Elbette bu bir uyarıdır ve hükümete de bir eleştiridir. Acaba eleştirilerden sıkılan demokrasi kahramanı hükümet bu nedenle mi MB’yi 5 saat bekletti?
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024