HurÅŸit GüneÅŸ

HurÅŸit GüneÅŸ

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçen hafta Anayasa Mahkemesi’nin türbanı laiklik karşıtı bir simge olarak nitelemesiyle üniversitelerde serbestçe takılmasını sağlayan yasal düzenlemeyi iptal etmesi AKP’nin de kapatılacağı konusunda bir işaret vermiş oldu.
Böylece Anayasa Mahkemesi’nin nasıl bir yönelmede olduğu az çok ortaya çıktı. Yani bir anlamda belirsiz olan AKP’nin kapatılıp kapatılmayacağı konusu biraz daha belirgin hale geldi.
Bununla beraber, AKP’nin kapatılmasıyla Türkiye tam bir muamma içine girecek. Hükümet düşecek. AKP yeni bir partiye dönüşürken bütünlüğünü koruyabilecek mi? Zor. Erken seçime gidilecek mi? Zor. Yeni bir hükümet nasıl kurulacak? Bir koalisyon oluşabilir mi? Zor.
İşte tüm bu zorluklar Türkiye’yi bekliyor. Bunları aşmak için aklıselime ve uzlaşmaya gerek varken, iktidar çevrelerinden en olmayacak öneriler gelmeye başladı. Son derece zamansız biçimde ikinci meclis önerileri, siyasal iradeyi denetliyor gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ni ortadan kaldırma girişimleri ortaya çıktı. Türkiye’de neoliberal kesim de bunun şakşakçılığını yapıyor.

Haberin Devamı

Siyasal ve ekonomik belirsizlik
Bu arada bir belirsizlik de petroldeki fiyatlar. Oldukça oynak hale gelen petrol fiyatlar artık neredeyse günde yüzde 8 oynamaya başladı. Bir ara 125 dolara düşen petrolün varili, daha sonra tekrar 139 dolara çıktı. Bu inanılmaz bir oynama.
Kimileri petrolün yakın zamanda 150 dolara, daha sonra da 200 dolara çıkacağını düşünüyor. Kimileri de bu seviyelerde dolaşacağını ama sonunda 100-125 dolarda kalacağını düşünüyor.
Biz göre ise kısa vadede petrol 150 dolara tırmansa da daha sonra 100 doların biraz üstünde istikrar kazanacaktır. Ama bu belirsiz durum küresel ekonomiyi ciddi biçimde sarsmaktadır.
Öte yandan, geçen yıla göre yüzde 100 artmış olan petrol fiyatı dış açığa 25 milyar doların üstünde bir ek yük getirecektir. Kısacası, petrol fiyatları 150 dolara tırmanır, sonra da 125 dolarda istikrara kavuşursa dış açık 60 milyar dolardan aşağı olmaz. Bu da nasıl finanse edilir bilmek olanaksız.

Bir de küresel belirsizlik
Geçen hafta Amerika’da açıklanan işsizlik rakamları yeniden bir küresel belirsizlik ortamı doğurdu. Ocak ayından bu yana tarım dışı istihdam verileri sürekli eksi veriyor. Ocak, şubat ve mart aylarında istihdam 76’şar bin kişi azalmıştı.
Nisanda bu azalma 28 bine düşünce umut verdi. Ama mayıs yine 49 bin eksilme verdi. Kısacası, ABD’de durgunluÄŸun sonunda gelindiÄŸine dair henüz bir saÄŸlam gösterge görülmüyor. Bu da en önemli küresel belirsizliÄŸi oluÅŸturuyor.   Â
Bu kadar belirsizlik içinde nasıl oluyor da Türkiye’de mali piyasalar darmadağın olmuyor? Gerçekten mali piyasalar oynama gösterse de sarsılmıyor. Ancak yanılmayalım; İMKB diğer gelişmekte olan borsalara göre ayağına pranga vurulmuş gibi. Kımıldayamıyor. Döviz kuru ise yurtdışından elde edilen kısa vadeli krediler ve yüksek faize gelen sıcak parayla baskılanıyor. Tabii şimdilik.
Kısacası, ülke içinde hem siyasal belirsizlikler arttı, hem de ekonomik. Yurtdışında da belirsizliklerin ortadan kalkmadığı anlaşılıyor. Yani çok daha riskli bir ortama girilmiş görünüyor.