Halkın bu anayasayı reddetmesi ise çok karmaşık bir konu. Çünkü komünistler de karşıydı, ırkçı sağcılar da. Üstelik birçok iç politika konusu referanduma malzeme oldu.Birincisi, Fransa'da halkın mevcut iktidara karşı ciddi bir tepkisi var. Hükümet başarısız bulunuyor. (Zaten, 2004 yerel seçimlerinde bu görülmüştü.) En başta da işsizlik konusunda. İşsizlik geçen yıl sonunda yüzde 9.7'yken şu anda yüzde 10.2. Ve yılın yarısında yüzde 10.5'e yükselmesi bekleniyor. Yani hiç umut yok. Eğer Başbakan Jean-Pierre Raffarin'in iddiası doğru çıkar, hayır oyu sonucunda yatırımlar durursa, işsizlik büsbütün hızlanabilir. Fransızların bu referandum sürecinde Türkiye karşıtlığı ise iki bakımdan gündeme geldi. Birincisi, Ermeni kökenli seçmenlere hoş görünmek. İkincisi de, genişleme sonucu işsizliği yüksek ülkelerin Fransa'daki isşizliği artırma olasılığı. Her iki etmenin de etkili olduğu anlaşılıyor. Adeta bir haklar bildirgesi niteliğinde olan bu taslak, özellikle göç ve sığınmada ulusal veto haklarını sınırlıyor. Dış politikada birlik arıyor. Bu taslağa yöneltilen eleştiriler ise, daha liberal bir model önerdiği, sosyal devleti sınırladığı, Fransa'nın Brüksel üzerinde etki alanının daraldığı ve aşırı ayrıntılı olduğu konularında yoğunlaşıyor.Fransa'da tarım hem sosyal hem de ekonomik olarak önemli. Milli gelirin yüzde 3.5'ini oluşturan bu sektör, nüfusun yüzde 5'ini geçindiriyor. Ancak tarım AB'ye son derece bağımlı. Her yıl bu sektör tam 11 milyar euroyu AB bütçesinden hortumluyor! Üstelik Fransızlar bir biçimde şarabı sağlık içeceği saydırarak ve KDV'den muaf tutarak destekliyor. Buna rağmen, Fransız çiftçileri ineklerin üzerine "hayır" yazarak kampanya yaptı! Demek ki, 11 milyar da yetmiyor!Fransa'da kamu harcamaları milli gelirin yüzde 55'ine yaklaşıyor. Bu, G-7 ülkeleri içinde en yüksek oran. Ülkede ücret yapısı esnek değil ve koruma altında. Geçen 15 yıldaki hızlı özelleştirme sürecine rağmen, bankacılık, enerji, otomotiv, ulaştırma ve iletişim sektörlerinde devlet payı hâlâ çok yüksek. Ancak asıl sorun, kontrol edilmeyen sosyal güvenlik açıklarında. Hükümet emeklilik yaşını yükselterek ve maaşları düşürerek bir reform girişimi başlatmak istiyor. Ancak bu reforma da, muhalefetin yanı sıra, iktidarın bir kısmı (dar gelirliler zarar görecek gerekçesiyle) karşı çıkıyor. Üstelik Fransa'da askeri harcamalar sürekli artıyor. Yani bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!Hayır sonucunun çeşitli sonuçları var tabii. Birincisi, kuşkusuz Avrupa ütopyası derin bir yara aldı. Hem de mimarı tarafından. (Atlantik ötesindeki dünya devi mutlaka içinden gülüyordur!) İkincisi, Irak savaşı karşıtı İçişleri Bakanı Dominique de Villepin yakında Raffarin'in yerine başbakan olsa da, Chricac'ın durumu artık zor. Öte yandan, ilk genel seçimlerde Chirac'ı zorlayacağı sanılan daha liberal rakibi Nicholas Sarkozy'nin ise işsizlik karşısında bir politika üretmesi zor! Türkiye açısından etkilere gelince; Türkiye'nin AB yolunun çok kısa olmadığı belliydi. Anlaşılan burada bir değişiklik olmayacak. hgunes@milliyet.com.tr Fransa'da reddedilen AB Anayasası büyük ölçüde bir Fransız metni. Mimarı eski Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing. Yani bir anlamda Fransızlar kendi hazırladıklarını oylayıp reddetti. 300 sayfalık (eklerle birlikte tam 485 sayfa) metin, temel olarak sosyal duyarlığı olan, liberal bir Avrupa'nın politikalarının ana hatlarını belirliyor.