İnsan yaşamının paleolitik ve neolitik dönemlere değin uzandığı Nusaybin medeniyetin tarihi gelişimine hem tanıklık hem ev sahipliği yapan çok değerli bir cazibe merkezi
Geride bıraktığımız hafta başında Mardin Valiliği, Nusaybin Kaymakamlığı, Mardin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Mardin Artuklu Üniversitesi’nin iş birlikleri ile düzenlenen ve çok faydalı olduğuna inandığım bir panele ve çalıştaya katıldım. “Sınırların Ötesinde bir Destinasyon: Nusaybin” başlıklı panelin düzenlenmesinde önemli katkıları olan Mardin Valisi Sayın Tuncay Akkoyun’a, Vali Yardımcısı Sayın Hasan Kurt’a, Mardin İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Ayhan Gök’e, Nusaybin Kaymakamı Sayın Evren Çakır’a ve Artuklu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Lokman Toprak hocamıza içtenlikle teşekkür ediyorum. Bu değerli isimler Türkiye’nin ve bölgenin kalkınıp güçlenmesi için ellerini taşın altına sokan ve çok önemli çalışmalara imza atan kahramanlarımız. Kuşkusuz Mardin sahip olduğu tarihi ve kültürel potansiyeli ile Türkiye’nin Kudüs’ü olarak nitelendirilen, dünyada da çok özel bir yere sahip olan kendine özgü bir coğrafya. Mardin’in tarihi eski şehir merkezinde sahip olduğu bu zenginlik Midyat’tan Nusaybin’e, Dargeçit’ten Kızıltepe’ye tüm diğer ilçelerinde de devam eder. Ancak Nusaybin sahip olduğu potansiyel ile en az Mardin kadar özel bir birikime sahip. Doğru tanıtım, doğru iletişim, pazarlama ve tanıtım stratejileri ile Nusaybin dünyanın hemen her yerinden her yıl milyonlarca turistin ziyaret edeceğim bir destinasyon olabilir. Panelin amacı da doğru turizm stratejilerinin belirlenmesine yönelik fikirlerin ortaya konulmasıydı.
Yönetilebilir turizm
Turizmin hizmet kalitesi ve özgün sosyokültürel dokularla olumlu ilişkisini sağlamak turizmin sürdürülebilirliği açısından son derece önemli. Nusaybin ve Mardin gibi kültür ve deneyim ağırlıklı turizmin öne çıktığı destinasyonlarda bu husus daha da öne çıkan hayati bir önem taşıyor. Bu da kuşkusuz turizmi bir amaç değil sonuç olarak gören yaklaşımlarla sağlanabilir. Mardin’de gerek idari yetkililerin gerekse akademik ve entelektüel çevrelerin bu yaklaşımı çok önemsediğini gördüm. Bölgedeki kültürel ve mimari özgünlüğün, zengin mutfak dünyasının, doğal zenginliklerin ve sair somut olmayan kültürel mirasın sağladığı cazibenin korunması turizmin ana unsuru. Bu dokuların yoz ve hesapsız yaklaşımlarla asli özelliklerini yitirip, popüler ve yüzeysel birer turizm objesine dönüşmesi Mardin, Midyat ve Nusaybin gibi insanlığın ortak kültürel mirası olan yapılara turizm adına yapılacak en zararlı etki olacaktır. Bölgedeki tüm idari yetkililerin ve panelistlerin özellikle vurguladığı bu değerli yaklaşımın Nusaybin turizm plan-larının da temel ilkesi olması umut verici.
Bilim ve tarihin şehri
İnsan yaşamının paleolitik ve neolitik dönemlere değin uzandığı Nusaybin medeniyetin tarihi gelişimine hem tanıklık hem ev sahipliği yapan çok değerli bir cazibe merkezi. Asur, Pers, Med, Mitanni, Antik Yunan, Roma, Bizans ve birçok İslam uygarlığı dönemleri boyunca Nusaybin daima bir kültür, ticaret, eğitim ve sanat şehri olageldi. Dünyanın ilk üniversitesi olarak nitelendirilen Nusaybin Akademisi / Mor Yakup Felfese Okulu tek başına Nusaybin’in Ortadoğu ve dünyanın önde gelen uluslararası eğitim merkezi olmasına ilham veriyor. Mardin Müzesi’ni tek başına dolduracak kadar zenginlikte eserler sunan Gırnavaz Höyüğü, Kuzey Mezopotamya’nın Anadolu’ya açıldığı en önemli doğal koridorlardan biri olan Çağ Çağ Vadisi Nusaybin’in sahip olduğu bir başka eşsiz potansiyel. Mısır’daki ünlü Krallar Vadisi gibi ama ondan daha zengin bir arkeolojik mirasa sahip olan vadide yapılacak düzenleme ve bilinçli turizm altyapısı ile Çağ Çağ Vadisi dünyanın en seçkin ve en değerli kültür turizmi rotalarından biri haline kolayca dönüşebilir. Buradaki temel yaklaşım bölgeye aşırı insan nüfusu yığacak ucuz ve kolay ulaşılabilir turizm yerine, bölgedeki yapıyı koruyan ve az sayıda ancak yüksek gelir sağlayan bir anlayış olmalı. Nusaybin Mor Yakup Kilisesi ile birlikte Mor Efrem, Mor Evgin kilise ve manastırları başta olmak üzere erken Hristiyanlık tarihi ile ilgili de ciddi bir potansiyel taşıyor. Aynı şekilde erken İslam fetihleri döneminde hızla İslam beldesi olan Nusaybin Emevi, Abbasi, Hamdani, Mervani, Selçuklu, Eyyubi, Akkoyunlu, Artuklu ve Zengi, Memlûk ve nihayetinde Osmanlı medeniyetlerine de ev sahipliği yapmış. Hem İslam öncesi hem de İslam sonrası dönemlerde çok sayıda bilgin, şair ve alimin yetiştiği Nusaybin sahip olduğu bu birikimi bilinçli turizmle insanlığa sunmaya, dostlukla paylaşmaya hazırlanıyor.
Mardin ve Nusaybin bilgeliğin diyarı. Bu topraklara sadece gezmek için değil, dinlemek ve idrak etmek için seyahat edilmeli. Bu güzel bahar günlerinde Mardin ve Nusaybin ziyaretimde bana ilgi ve yardımlarını esirgemeyen İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Sayın Vural Güngör’e ve Artuklu Üniversitesi Arraştırma ve Uygulama Oteli Müdürü Sayın Arzu Kösesoy Hanımefendi’ye de teşekkürlerimi sunarım. Mardin ve Nusaybin’i ziyaret edin. Emin olun sadece güzel bir diyara değil, aynı zamanda kendi iç dünyanıza da güzel bir yolculuk yapmış olacaksınız.
‘Turizm Nusaybin’in gündeminde’
Nusaybin Kaymakamı Evren Çakır: “Bugün burada başlattığımız bu çalıştay, ilçemizde turizmin gelişmesi adına atılan önemli adımlardan biridir. Geçmişte birçok bedel ödemiş bir şehir olarak, artık huzurun ve kardeşliğin ön planda olduğu bir dönem yaşıyoruz. Bu süreci değerlendirmek ve Nusaybin’i bir turizm destinasyonu olarak konumlandırmak görevimiz.”
‘Turizmi ilçelere yayacağız’
Mardin İl Kültür ve Turizm Müdürü Ayhan Gök: “Mardin’deki turizmi yalnızca merkezle sınırlı tutmamak gerekiyor. Nusaybin, tarihi ve kültürel zenginliğiyle turizm açısından büyük bir potansiyele sahip. Bakanlığımızın desteğiyle ilimizde 10 turizm belgeli tesiste 577 yatak kapasitesi mevcut. 2023 yılında 20 binin üzerinde, 2024 yılında ise 24.456 yerli ve yabancı turist ilimizde konakladı. Bu rakamları artırmak için çalışıyoruz.”