Kültür ve Turizm Bakanlığı Türkiye’den yurt dışına kaçırılmış 26 bin 665 tarihi eseri geri getirmeyi başardı. 2025 yılının ilk 4 ayında da 13 eser doğduğu topraklara geri döndü.
Anadolu toprakları sahip olduğu tarihi miras ile kuşkusuz dünyanın en özel ve en zengin coğrafyası. Bunun en somut göstergesi ise bu toprakların insanlığın en eski yaşam izlerinden başlayarak onlarca farklı medeniyete ev sahipliği yapmış olması. Gerek Asya’da gerekse Avrupa’da farklı medeniyetlerin eserleri bulunsa da başka hiçbir ülkede bu kadar farklı medeniyetin izlerini bu yoğunlukta ve bu çeşitlilikte görmek pek mümkün değil. Türkiye topraklarında tarihi eserlerle ilgili farkındalık 19.yüzyılın ilk yarısından itibaren başladı. 1858 yılında çıkarılan bir yasada ile eski eserler hakkında cezai yaptırım içeren maddelere yer verildi. 1874 yılında yapılan düzenlemeler ile de kazılan eserlerin yurt dışına çıkarılması yasaklandı ve satışı da önemli oranda kısıtlandı. Bununla birlikte kazılardan çıkan eserlerin üçte biri kazıyı yapana, üçte biri devlete, üçte biri ise toprak sahibine kalmaktaydı. Düzenlemenin en kötü yanı ise kazı sahibinin payına düşen eseleri yurt dışına çıkarmasına izin vermesiydi. Sultan II.Abdülhamid döneminde Osman Hamdi Bey’in öncülüğünde kurulan Müze-i Hümayûn (günümüzün İstanbul Arkeoloji Müzeleri) zaman içerisinde tarihi eserleri korumaya yönelik önlemlerin artmasını sağladı. Osman Hamdi Bey’in henüz Osmanlı toprağı olduğu dönemde Lübnan Sayda ve Irak Nimrut kazıları esnasında bulunan eserleri İstanbul’a getirmiş olması Müze-i Hümayun koleksiyonlarını oldukça zenginleştirdi. Bununla birlikte başta Truva Hazineleri ve Knidos Aslanı olmak üzere çok önemli eserler ne yazık ki ülkemizden kaçırıldı.
Geri Alınan Binlerce Eser
Cumhuriyet döneminde müzeciliğin yaygınlaşması, Anadolu’da müzelerin birbiri ardına açılması ve arkeolojik kazıların da çoğalması Türkiye’nin binlerce yıl toprak altında kalan kültürel zenginliklerinin bir taraftan keşfedilmesini sağlarken diğer taraftan da eserlerimizin yurtdışına götürülmesi ile mücadeleyi de artırdı. Bu mücadeleyi adeta bir var oluş mücadelesi olarak gören Kültür ve Turizm Bakanlığı bu alanda son yıllarda gerçekten çok büyük başarılara imza attı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Türkiye’den yurt dışına kaçırılmış toplam 26 bin 665 tarihi eseri yapmış olduğu çalışmalarla geri getirmeyi başardı. İçinde bulunduğumuz 2025 yılının ilk aylarında dahi 13 eser geri getirildi. Bu amaçla çok sayıda ülkede yoğun araştırmalar yapıldı ve birçok girişimde bulunuldu. ABD, Almanya, Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan, İngiltere en fazla eserin alınıp geri getirildiği ülkeler oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Türkiye’nin çalınan, kaçırılan bu yitik mirasının izlerini sürmek üzere bakanlığa bağlı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nde özel birimler oluşturması hızlı ve etkili sonuçlar alınmasını da beraberinde getirdi. Bu birimlerin etkin çalışmaları sayesinde geride bıraktığımız 2024 yılında 1149 eserin Türkiye’ye iade edilmesi sağlandı. 18 ülke ile irtibata geçilerek İadesi sağlanan eserler arasında Roma İmparatoru Septimius Severus’un bronz heykel başı, Lidya dönemi sikkeleri, pişmiş toprak mimari levhalar, boncuklu bir kolye ve Sultan II. Abdülhamit’in koleksiyonunda yer alan Kur’an-ı Kerim de bulunuyor. Bu eserlerin dışında Kanada’ya kaçırılmış olan Anadolu kökenli eserler, ABD’den bir lahit ve İngiltere’den de Adana Ulu Camii’nden çalınan 16. yüzyıla ait İznik çini karo ülkemize geri getirildi. Türkiye’ye en fazla eser iadesi Almanya’dan oldu. Avustralya’dan dahi 63 adet eser geri alınmış.
Anadolu’nun Eserleri Geri Dönmeli
Kültür ve Turizm Bakanlığı tüm dünya ülkelerinde tespit edilen Anadolu kökenli eserlerin yurda geri dönebilmesi için yapmakta olduğu çalışmaları kesintisiz sürdürüyor. Türkiye’nin1980’li yıllarda başlattığı bu mücadele Bakan Mehmet Nuri Ersoy ve ekibinin de konuya verdiği özel önem etkisini her geçen yıl artırıyor. Kuşkusuz bu kesintisiz bir şekilde devam ettirilmesi gereken bir çaba. Almanya’da bulunan ve adını İzmir’in Bergama İlçesi’nde bulunan muhteşem Pergamon antik şehrinden sökülüp, 1870 yılında götürülen Zeus sunağından alan müzedeki eserlerin iadesi 1991 yılından bu yana devam eden bir süreç. İngiltere’nin Londra şehrinde bulunan British Museum koleksiyonlarında Anadolu kökenli yaklaşık 74.000 eser teşhirde olması nedeniyle tespit edilebilen eser sayısı. Müze depolarında bulunan eserler de eklendiğinde bu sayının çok daha yüksek olacağını tahmin etmek zor değil.
Taban Mozaiklerden, Bronz Heykellere Binlerce Eser
Yurtdışına götürülmüş Anadolu kökenli eserlere bakıldığında taban mozaikleri, freskler, sütun başları, lahitler gibi mimari eserler kadar, heykel başları, toprak kaplar, sikkeler, cam ve metal objelere uzanan bir çeşitlilik görülmekte. Geride bıraktığımız hafta Türkiye’ye iadesi kararlaştırılan Roma dönemi bronz imparator heykeli oldukça büyük bir eser. Bunun yanı sıra küçük büyük Yunan, Roma, Bizans dönemleri başta olmak üzere çok sayıda eser halen Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın çalışmaları ile Türkiye’ye iade edilmeyi bekliyor. Sadece son beş yılda 8.000 eserin iade edilmiş olması son derece sevindirici. Türkiye kendisine ait eserlerin geri dönüşü için mücadele ederken, başka ülkelerden yasa dışı yollarla ülkemize gelen ve bize ait olmayan kültür varlıklarını da belirleyebildiği oranda ilgili ülkelere teslim ediyor. Kültür varlıklarının korunması için yasal düzenlemeler ve çeşitli önlemler alınması kadar, toplumda bilinç oluşturulması ve farkındalık düzeyinin artırılması gerekiyor. Bunu sağlama amacıyla ilk öğretim döneminden itibaren okullarda derslere koruma ile ilgili bilgilerin eklenmesi, medyada bilgilendirici yayınların artırılması ve özellikle de özel müzecilik ve koleksiyonculuk koşullarının kolaylaştırılması gerektiğine inanıyorum.
Özay Şendir
İlkbahar sonu savaş senaryosu
20 Nisan 2025
Abbas Güçlü
Aynı dili konuşamıyoruz
20 Nisan 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımcının rotası denge ve seçicilik
20 Nisan 2025
Ali Eyüboğlu
“Yarım asrı geçti hâlâ şarkılarımız dillerde!”
20 Nisan 2025
Güldener Sonumut
Brexit, konfederasyon modeli ve Kıbrıs sorunu
20 Nisan 2025