Yer tahsisi Sultan I. Abdülmecid tarafından yapılan Feriköy Latin Katolik Mezarlığı, İstanbul’un mezarlık mimarisi, mezarlık kültürü ve barındırdığı isimleri ile tam bir açık hava müzesi niteliğinde.
Kadim tarihi boyunca birçok inanca ev sahipliği yapan İstanbul’da üç semavi din mensuplarının yaşamları kadar ölümlerinin etrafında da yüzyıllar boyunca köklü bir tarih oluştu. İstanbul gibi son derece zengin kültürel katmanlarla bezeli bir şehrin mezarlıkları da kuşkusuz büyük bir tarihi mirasın hafızasını barındırıyor. Eski Osmanlı Müslüman mezarlıklarının yanı sıra Yahudi, Ermeni, Rum mezarlıkları ve Latin Katolik mezarlıkları işte bu zengin tarihe yön vermiş nice ismin hatırasını barındırıyor. Azınlık mezarlıkları içerisinde barındırdığı aileler, sanatçılar, mimarlar, diplomatlar ve iş insanları ile en ilginç mezarlıklardan birisi de Feriköy Latin Katolik Mezarlığı. Feriköy Latin Katolik Mezarlığı’nın İstanbul kent hafızası için ne ifade ettiğini, neden çok önemli olduğunu anlayabilmemiz için öncelikle Levantenleri kısaca tanımamız gerek.
Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul’un İtalyanları
Levantenler tacir bir ulus olan Venedik, Ceneviz, Napoli ve biraz da Sicilyalı İtalyanların özel statüsü olan ticari yerleşimler kurma izniyle İstanbul’a gelip yerleşen insanlarından oluşan bir topluluk. Bizans İmparatorluğu döneminde ağırlıklı olarak Pera – Beyoğlu bölgesinde ticari ve yaşam alanlarını kuran Levantenler Osmanlı döneminde de bu civarda yaşamaya devam etti. 19.Yüzyıl sonlarına kadar İstanbul, özellikle de Pera, Beyoğlu, Taksim ve Şişli bölgesi Latin Katolik, diğer deyişle Levanten İstanbulluların yoğun olarak yaşadığı semtlerdi. Bu nüfus ne yazık ki 20.Yüzyıl başlarından itibaren hızla ve dramatik biçimde azaldı. Oysa Levantenler İstanbul’un Avrupa’ya bakan yüzü, adeta gönüllü birer kültür ve ticaret elçileriydi. Çoğunlukla ana dilleri olan İtalyancanın yanı sıra ve Fransızca başta olmak üzere birçok Avrupa dilini akıcı biçimde konuşan, Avrupa ticaret hayatını çok iyi bilen Levantenler İstanbul’un bir imparatorluk şehri olmasına da büyük katkı sağlıyordu. Birçok yenilik, sanattan mimariye, tıptan müziğe ve eğitim hayatına uzanan birçok gelişmede onları hatırı sayılır katkıları vardı. Kökleri Avrupalıydı ama onlar bizim insanlarımız, bizim canlarımız ve bu toprakların zenginliğiydi. Evleri, işleri, hanları, fabrikaları kısacası her şeyleri bu topraklar üzerinde kuruluydu. Levantenlerin ilgi alanı sadece Avrupa ile sınırlı değildi. Onlar Suriye, Lübnan, Mısır ve İskenderiye, Tunus, Kıbrıs, Rodos ve Girit gibi Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika şehirleri ile ticari ve akrabalık bağları bulunan, doğunun ticaret limanlarını iyi bilen ticareti iyi bilen ve güzel sanatları da oldukça seven insanlardı. İşte bu nedenle doğu ile batı arasında Osmanlı ekonomisini ileri taşıyan kıymetli insanlardı. I.Dünya Savaşı’nın yol açtığı yıkımlar, yükselen ulus devlet anlayışı ve milliyetçi akımların tazyiği bu naif topluluğun 20.Yüzyıl’ın ilk çeyreğinden itibaren bu toprakları terk etmesine neden oldu. Bugün İstanbul, İzmir, İskenderun, Antakya ve Mersin’de çok az sayıda Levanten aile kaldı. Çoğu belli bir yaşın üstünde olan Levanten nüfusun genç jenerasyonları ise çoktan Avrupa ve ABD’de kendilerine yeni hayatlar kurdu. Feriköy Latin Katolik Mezarlığı işte yitirdiğimiz bu zenginliğin güzel zamanlarında bu topraklarda yaşayıp vefat eden nice ismini barındırıyor. Ancak azalan Latin Katolik aile sayısına bağlı olarak giderek durağanlaşan mezarlık, diğer Katolik mezheplerin kullanım taleplerinden kaynaklanan ve 19. Yüzyıla ait tarihi mermer anıt mezarların yıkılması ya da özelliğini yitirmesiyle Latin Katolik dokusunu kaybetme devam etmekte.
Kültür Belleği
Geçmişi 1853 yılına kadar uzanan ve yer tahsisi Sultan I.Abdülmecid tarafından yapılan Feriköy Latin Katolik Mezarlığı İstanbul’daki ve muhtemelen Orta Doğu’da en büyük Katolik mezarlığı. Bu mezarlık İstanbul’un mezarlık mimarisi, mezarlık kültürü ve barındırdığı isimleri ile tam bir açık hava müzesi niteliğinde. Mutlaka korunması, Latin Katolik dışında diğer Hristiyan cemaat mensuplarının kullanımının devamına bir an önce kapatılması gerekiyor. Tabi ki Süryani, Ermeni, Keldani ya da başka cemaatlere de huzur içerisinde ve rahatça defin yapabilecekleri alanlar sağlanmalı ama burası asla öyle bir yer olarak görülmemeli. Zira buradaki dokunun bozulması İstanbul kent hafızasının ve kültürünün de yok olması anlamına geliyor. En doğru ifadesi ile tarihi mezar alanları onu oluşturan asli karakterinin dışına çıkarılmamalı. Benzer şekilde diğer cemaatlerin mezarlıkları da aynı yüksek hassasiyetle korunmalı. Bu hassasiyetin sonucunda tüm İstanbul halkı ve tarihi kazanmış olur. Feriköy Latin Katolik Mezarlığı’nın sadece batı bölümünde Corpi, Botter, Tubini, Glavany (Kallavi) gibi geçmişin önemli ve tanınmış Levanten ailelerinin süslemeleriyle dikkat çeken anıt mezarları bulunuyor. Mezarlığın dikkat çeken bir diğer önemli alanı ise 1853-1856 Kırım Savaşı sırasında ölen Fransız ve İtalyan askerlerinin onuruna dikilen anıtsal mezar taşları. Yine buradaki bir muhteşem anıt mezar, 1850’lerde Pera’da Petits-Champs ve Grand Champs eski mezarlıklarından geri kazanılmış mezar taşlarından yapılmış ve korunarak bugüne gelmiş.
Bir döneme imza atan isimler
Feriköy Latin Katolik Mezarlığı’nda İstanbul’a nice önemli katkıları olan ünlü isimlerden bazıları:
* Ünlü Macar itfaiyeci, Seçenyi Paşa
* Ressam Leonardo de Mango
* Ressam Jean Brindesi
* Sultan’ın eczacısı Canzuch (Kanzuk)
* Sultan II Abdülhamid’in Saray terzisi Paul Parma
* Ünlü fotoğrafçılar Sebah ve Joailler
* Sultan’ın bankerleri Lorando ve Tubini
* Sultan II. Abdülhamid’in terzisi Jean Botter (Boter Han)
* Della Sudda Ailesi
* Huber Ailesi (Huber Köşkü’nü yaptıran aile)
* Selim ve Necip Melhame paşaların mezarları
* Ünlü saray müzisyeni Guatelli Paşa
* Ünlü mimar Giulio Mongeri aile mezarlığı
* Ressam ve litografi uzmanı Jules Comte-Calix
* Baron Ignace de Testa
* Ünlü haritacı Jacques Pervititch,
* Ünlü matbaacı Zellich
* Mimar Alexandre Vallaury
* Beyoğlu’nun pastanecisi Lebon
Neler Yapılmalı?
Halihazırda çeşitli başka Katolik cemaatleri tarafından kullanılmakta olan mezarlıkta Levantenlere ait mezar taşları sayıca halen fazla. Ancak Yunan Katolik, Ermeni Katolik, Süryani Katolik, Keldani ve Melkani cemaatlerine ait, eski anıt mezarların yerine yeni yapılan mezarlara definler devam ettiği takdirde, yakın zaman içinde mezarlığın Levanten karakteristiği maalesef yok olup gidecek. Bunun önlenmesine yönelik olarak:
*Şapeli, anıtsal Levanten mezar taşları ve aile mezarları, İtalyan askeri mezar alanı ve mezar taşlarının sanatsal, estetik özellikleri ile İstanbul’un son derece önemli bu kültürel miras alanı, bir an önce koruma altına alınıp, bugün terkedilmiş (sahipsiz) anıt mezarların restore edilerek, Latin Katolik cemaati dışındaki definlere kapatılmalıdır.
*Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli anıt mezarlarına ev sahipliği yapan alandaki tarihi anıt mezarlar, mezarlıklar idaresi tarafından korunmalı, hasarlı mezarlar muhakkak restore edilmeli ve belediye ya da başka resmi kurumlar tarafından bir an önce kayıt altına alınmalı.
*Askeri mezarlıkları olan Fransız, İtalyan, Macar hükümetleri tüm tarihi sivil anıt mezarların restorasyon için maddi destekte bulunmalı.
*Terkedilmiş tarihi anıt mezarlar, yeni gelen Latin Katolik ailelere ihale edilse bile, dokusu aynen muhafaza edilmeli, yıkılıp bugüne kadar olduğu gibi yerlerine yeni, tarihi dokuyu bozan mezarlara fırsat tanınmamalı.