Yüzü Akdeniz’e dönük, farklı inançların, onlarca mezhebin birer sokak arayla görülebileceği çok renkli bir alem Beyrut. Âşık olabileceğiniz ve yaşamayı düşünebileceğiniz bir Doğu Akdeniz rüyası.
Beyrut’un cazibesi Ortadoğu’da farklı kültür ve inançların birbirine en çok yaklaştığı yer olmasında yatıyor. Akdeniz’in tacir kavmi Fenikelilerden itibaren sayısız medeniyete ev sahipliği yapan Beyrut 20.Yüzyıl’ın son çeyreğinden bugüne çok yıkım gördü ama her seferinde küllerinden doğmayı başardı. Arkasında zümrüt yeşili Anti Lübnan Dağları’nın yükseldiği Beyrut’un yüzü Akdeniz’e dönük. Akdeniz’in başlangıç noktası diyebileceğimiz Doğu kıyılarında sıralı onlarca kent arasında en ünlüsü kuşkusuz Beyrut şehri. Özellikle Orta çağ tarihine biraz ilgili olanların isimlerine yabancılık hissetmeyecekleri şehirler Trablus, Byblos, Sayda ve Sur Beyrut’la birleşmiş. Beyrut farklı inançların, onlarca mezhebin birer sokak arayla görülebileceği çok farklı ve renkli bir alem. Bu farklılık mimaride de çok çarpıcı biçimde görülmekte. Beyrut’ta dolaşırken kendinizi bir anda İtalya, Fransa ya da İspanya’nın güneyinde zannedebilirsiniz. Endülüs, Eyyubi ve Memluk tarzı mescidler size Ortadoğu’da olduğunuzu tekrar hatırlatır. İnsanların giyim kuşamlarında, kısacası tarz-ı hayatlarında da farklılıkların doğurduğu renklilik her an yanınızda burada. Beyrut, gerçek bir şehir. Âşık olabileceğiniz ve yaşamayı düşenebileceğiniz bir Doğu Akdeniz rüyası bu kent. Lübnan’ın efsane sesi Feyruz belki de bu yüzden ‘’Kalbimden selam olsun sana ey Beyrut’’ diyor bir şarkısında.
Downtown, Solıdere
Beyrut şehir merkezi aynı zamanda kentin dillere destan lüks mekân ve markalarının da bulunduğu bölge. Dünyaca tanınmış onlarca markanın birer dükkân arayla sıralandığı ana cadde sağlı sollu yine renkli sokaklara açılıyor. Ünlü mücevher ve saat tasarımcılarının da yer aldığı yarı açık bir AVM olan Souqs of Beirut’da yine Solidere’de. Beyrut’un simgelerinden saat kulesinin civarında nargile cafeler, hediyelik eşya satan mağazalar burayı oldukça hareketlendiriyor. Yine bu alandaki El-Ömeriye Camii’de zarif mimarisiyle dikkat çekiyor. Aslında bu alan tam da Beyrut’un özeti: Osmanlı döneminden kalma Parlamento Binası, Grek Ortodoks, Katolik ve Ermeni kiliseleri, kadim ve yeni camiler ile Avrupa esintileri taşıyan binalar aynı fotoğraf karesinde görülebilir.
Kentin ışıltılı ve yaldızlı merkezini arkanıza alarak Parlamento Binası’nı geçip yokuş yukarı ilerledikçe Beyrut’un gündelik sıradan yaşamının geçtiği mahallelere ulaşılıyor. Burada lüks, yeni binalarla iç savaşın izlerini cephesinde halâ taşıyan binalar iç içe görülüyor. Eşrefiye’de ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri de kuşkusuz Beyrut Ulusal Müzesi. Doğu Akdeniz’in sofistike medeniyetlerinin izlerini günümüze taşıyan müzede özellikle Fenikeliler’e ait eserler son derece etkileyici. Eşrefiye ve Gemmayzeh uygun fiyatlarla alışveriş yapmak için de iyi bir tercih.
Güvercin Kayalıkları
Beyrut’un sahil şeridi Korniche günün her saati hareketli. Sahil boyunca uzanan geniş kaldırımlarda spor yapanlar, yürüyüşe çıkanlar burayı oldukça hareketli kılıyor. Cafe ve lokantalarda doyumsuz Akdeniz manzarası eşliğinde yemek yiyebilir ya da bir şeyler içebilirsiniz. Beyrut’un simgelerinden olan Güvercin Kayalıkları ise Akdeniz’in güçlü dalgalarının biçimlendirmesiyle oluşmuş. Fotoğraf çekmek için ideal olan bu kayalıklar doyumsuz deniz manzarasını daha da güzelleştiriyor.
Byblos: A-B-C
Beyrut’tan yaklaşık yarım saat uzaklıktaki Byblos Fenikeliler’in en önemli merkezlerinden. Bugün kullanmakta olduğumuz Latin alfabesininin temelleri Byblos’da Fenikeliler tarafından atılmış. Kentin merkezindeki eski çarşıda yerel ürünler ve Byblos yakınlarından getirilen özellikle balık, karides gibi deniz canlılarının fosillerini satan mağazalar bulunuyor. Kıyı kesimindeki sevimli balık lokantaları da güzel bir öğle yemeği için ideal. Dilerseniz buradan devam edip yine önemli bir kıyı kenti olan Trablus’u da gezebilirsiniz.
Sayda
Beyrut yakınlarındaki bir diğer eski yerleşim de Sayda. Bölgedeki hemen her yer gibi buranın da binlerce yıllık geçmişi var. Şehir ziyaretçileri girişte denizin üstünde yükselen eski kalesiyle karşılıyor. Sayda’nın dar sokaklardan, evlerin altından uzayıp giden geçitlerden ve taş evlerden oluşan eski çarşısı doğunun mistik havasını fazlasıyla solumanızı sağlayacak. Keyifli ve bütçenize uygun alışveriş seçenekleri sunan Sayda’da gezinizin ardından sahil şeridindeki çay bahçeleri ve cafeler mola verip dinlenebilirsiniz.
Harissa’nın zirvesinde
Lübnan Doğu Hıristiyanlarının önemli bir kolu olan Marunilik’in de merkezi. Ülkenin en kalabalık Hıristiyan grubunu oluşturan Maruniler için Beyrut yakınlarındaki Junie’de bulunan Harissa Tepesi’nin özel bir önemi var. Tepenin zirvesine inşa edilen kilise ve Hz.Meryem. Heykeli her gün ziyaretçilerle dolup taşıyor. Muhteşem bir Beyrut ve Akdeniz manzarasının eşlik ettiği tepeye teleferik ve funiküler ile de ulaşılabiliyor.
Keşfedilecek Bir Dünya
Lübnan coğrafi açıdan küçük bir ülke. Fakat sahip olduğu doğal ve kültürel zenginlik bu ülkeye saygı ve hayranlık duyulacak bir büyüklük katıyor. Burada aynı günde karlı dağları, gürül gürül akan nehirleri, zümrüt yeşili dağları gezip ardından kendinizi maviliğiyle cezbeden Akdeniz’in tuzlu sularına bırakabilirsiniz. Ortadoğu’nun ve Dünyanın sayılı lezzetlerini sunan Lübnan Mutfağı mezelerini de unutmamak lazım tabii. Kısacası aradığınız deniz, kum ve güneşin ötesinde muhteşem kültürel dokusu, sıcakkanlı, hoşgörülü ve dost insanları ile Beyrut mutlaka görülmesi ve yaşanması gereken bir dünya. Lübnanlı şair Nadia Tueni’nin dizelerinde “Bin kez ölen ve bin kez dirilen’’ bu dünya kenti emin olun size kendini bir daha ziyaret ettirecek kadar çok sevdirecek.
Özay Şendir
PKK’nın geleceği, iç çatışma…
19 Ocak 2025
Abbas Güçlü
Ne istedik ne oldu?
19 Ocak 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımcıların odağında büyüyen sektörler var
19 Ocak 2025
Ali Eyüboğlu
Şafek Sezer: Tiyatroyu çok istiyorum arayış içindeyim
19 Ocak 2025
Güldener Sonumut
Godot’yu Beklerken: Trump ve Avrupa
19 Ocak 2025