İşin suyunu çıkarmamayı bir öğrenebilsek.
Ya da en azından bir denesek...
Ne bu görüntüler yaşanacak ne de insanlar mağdur olacak. Ama beceremiyoruz işte...
* * *
Hiç kimsenin birbirine saygısı kalmadı.
Kural tanımazlık...
Ses çıkartılmayınca, tepemize edecek kadar şımarmak, küstahlaşmak...
İşgal ettikleri alanın kaldırım olduğunu, insanların yürümesi için yapıldığını unutmak...
Çim alanları, babasının malıymış gibi parsellemek... Yetinmeyip; betonlamak...
Masa sandalye ile başlayıp, divan-koltuk atmaya cesaret edecek kadar cüretkar olmak...
Yani; hep bana, rabbena durumu...
* * *
Biliyorum; tam iş zamanı...
“Yapmayın kardeşim, bırakın esnaf biraz para kazansın. İdare edin” diyeceğim ama...
Tutabileceğim bir taraf bırakmıyorlar ki...
Çünkü ben de bu kargaşadan, kuralsızlıktan şikayetçiyim.
Adam; karısıyla-kızıyla apartmanının önüne yığılan masalardan evine giremiyorsa...
Yaşlısını, hastasını kollarına girerek, caddeye çıkarıp taksiye bindiremiyorsa...
Bunaltıcı sıcaklarda, aşağıdan gelen kulakları sağır eden müzik gürültüsünden balkonunda oturup serinleyemiyorsa...
Kısacası insanlar kutsal mabedi olan evinde yaşayamayacak kadar canından bezdiriliyorsa...
Ne yapsın? Söyler misiniz; niye, nasıl katlansın, nasıl göz yumsun?.
* * *
Büyükşehir Belediyesi yerden göğe haklı...
Dünyanın hiçbir metropolünde İzmir’deki gibi “magandavari” yayılmayı göremezsiniz.
Paris’te kafelerin önünde, o da dükkanının eniyle sınırlı tek sıra, karşılıklı birer kişinin oturabileceği bir masa iki sandalyeden fazla sokak işgaliyesine rastlayamazsınız; yasaktır.
Fransız esnaf, yer yoksa, ikinci bir masayı atmayı asla düşünmez, müşterisini geri çevirir.
Biz de öyle mi?
Göztepe, Güzelyalı’da sahil bandında çim alanlar tamamen işgal altında; yetmiyor, otopark alanlarına da masa-sandalye atılıyor.
Kimse kusura bakmasın ama böyle kepazelik olmaz.
* * *
Gelelim Birinci Kordon’da, gürültülü müzik nedeniyle kapanan işyerlerine...
Kapatılmayı hak ediyorlar.
Kapatılmalılar da...
Ancak benzer sorun Çeşme Aya Yorgi’de de yaşandı. Turizm falan denilerek, Çelebioğlu Ailesi ile işletmeciler bir araya getirildi, orta yol bulundu. Bana göre Çelebioğlu Ailesi haklı.
Sabahın 5’ine kadar Afrika yerlilerinin çaldığı türden tam-tam müziği beynimin ta içinde patlayacak, gözüme bir gram uyku girmeyecek ve ben buna katlanacağım!
Aynısını ben de yapardım.
Basar parayı kurardım amfileri; “madem öyle-işte böyle”, “öyle olmaz, böyle olur” der, inletirdim ortalığı...
Demek istediğim şu: Turizm diye madem Aya Yorgi’deki sorunu çözüyoruz, Birinci Kordon’u “es” geçmemeliyiz.
Suç; Aya Yorgi’de de, Kordon’da da aynı.
Çeşme’ye ayrı tarife, Kordon’a ayrı tarife olmaz. İzmir’in hoşgörü geleneğine yakışmaz.
O zaman kapatarak, mühürleyerek değil...
En azından bir kereye mahsus; Kordon’da, Güzelyalı, Karşıyaka sahilindeki işletmelerle de bir araya gelip orta yol bulmak zorundayız.