Bugün Alaçatı Port diye bir proje varsa; bu Remzi Özen’in eseridir.
Başka bir deyimle, Alaçatı eski Belediye Başkanı Remzi Özen, Alaçatı Port Projesi’nin “babası”dır.
Projeyi önce hayal eden, ardından Fransız ve ABD’li rüzgar ve deniz bilimcilerine inceleten, 1970 ila 1990 yılları arasında geçen 20 yıl boyunca hazırlık çalışmaları yaptıran, 1994 yerel seçimlerinde de “Dünya Kenti Alaçatı” sloganıyla projeye start veren yine Remzi Özen’dir.
Kısacası; her bir villanın 800 ila 1 milyon dolara satıldığı Alataçı Port, Alaçatı’ya Remzi Özen’in bıraktığı önemli bir mirastır...
Bugün küskün...
Neredeyse 8-9 yıldır, Alaçatı Port ve çevresine adımını dahi atmamış.
Peki davet edilmiş, çağrılmış ya da anımsanmış mı? Hayır...
Ama, “Davet edilsem de zaten gitmezdim” diyor. Neden?
Önce konuşmak istemiyor.
Israr ediyorum.
Telefonun öteki ucunda belli ki, terliyor, sıkılıyor. Israr.. Israr...
Ağzından bir kaç kelime alabiliyorum:
“Dünya Kenti Alaçatı Projesi’nin startı bana kısmet oldu. Proje benim...
Ama bugün yapılaşma oranlarına bakıldığında, proje bir Dünya Projesi olmaktan, ana konseptinden çıkıp büyük bir Rant Projesi haline getirildi.
Projenin babası olarak üzülüyorum, kahroluyorum...
Ne yazık ki elimden bir şey gelmiyor, Alaçatı’ya yazık ediyorlar. Doğup büyüdüğüm Alaçatı’nın yok oluşuna üzülüyorum...”
Peki Remzi Özen’in Alaçatı Port’u nasıl bir projeydi?
Özen, Alaçatı Port’u, Fransa’daki dünya turizm merkezi Saint Tropez’in yanıbaşındaki Grimoaud Port’tan esinlenmiş.
Kaymakamlık yaptığı yıllarda gittiği Sorbonne’da, sık sık bu yöreye giderek incelemeler yapmış.
1990 Temmuz’unda düğmeye basmış, 1994 yerel seçimlerine bu projeyle girmiş, kazanmış ve işe koyulmuş.
Belediyenin maddi gücü yetmediği için, Alaçatı Yatırım A.Ş’yi kurarak belediyesini de bu şirketin yüzde 10 ortağı yapmış.
İki bin dönümlük alanda, Remzi Özen’in Alaçatı Port Projesi’nin ana hatları şöyleymiş:
Normal terklerden sonra kalan alanın ancak yüzde 30’u yapılaşmaya açılacak.
Yapılaşmanın da;
Yüzde 75’i 2 katlı dubleks...
Yüzde 23’ü, 3 katlı, tripleks...
Yüzde 2’si de, çok katlı (4 katı geçmemek üzere) ki bunun tarifi de şöyle; cami- butik otel v.s yapılacak...
Peki bugünkü durum?
Remzi Bey’in bir bilgisi yok ama “Benim projemin her şeyi, en önemlisi de yapı hacimleri çok ama çok değiştirildi” diyor.
Remzi Özen’e göre Alaçatı Port, tam bir rant projesi haline dönüştürülüp, birilerini trilyoner ederken, “Sezar’ın hakkı Sezar’a” dercesine, bu projenin dünyanın bir numaralı sörf cennetini etkileyeceği görüşüne katılmıyor.
“Çünkü” diyor ve ekliyor:
“Alaçatı Marina bu projenin can damarıydı. Aynen uygulandı. Bu cennet körfezde hem sörfçüler hem de yatcılar birbirleriyle iyi geçinmek zorundalar.
Bunun için iyi bir yönetim gerekir.
Şu an çıkan sorun, iyi yönetilemediğinden kaynaklanıyor.
Herkes birbirine saygı duymak zorunda.
Ancak bana da anlatılanlara göre, port yönetimi sörf okullarını dışlıyor, burada işi bırakmaları için taciz ediyor.
Bu yanlış. Sörf biterse, Alaçatı da biter.
Üç beş zenginin teknelerini evlerinin önüne bağlayıp keyif yaptıkları bir yere döner.
Bunun önüne geçilmelidir...”
Alaçatı Port Projesi’nin babası Remzi Özen’i ancak bu kadar konuşturabildim.
“Daha çok söyleyeceklerim var” diyor ama “telefonda olmaz” diye de ekliyor.
Haftaya buluşacağız...
Bakalım, ağzımı bir karış açık bırakacak daha neler öğreneceğim!