Hamdi Türkmen

Beş yıl sonra 5 milyon turist.
İzmir için büyük olmadığı gibi, çok geç kalınmış bir hedef...
Antalya’nın yılda 11 milyon turist ağırladığını düşünürseniz, 2015 için öngörülen 5 milyon rakamının komikliğini görebirsiniz.
Geç kaldık beyler, hem de çok geç!..
Suçlu o-bu demek, birilerini sorumlu tutmak çare değil.
Önümüze bakmak zorundayız.
Ne yapabiliriz?

HİÇ düşündünüz mü?
Ya da düşündüğünüz oldu mu?
Sizce İzmir, Türkiye’de nasıl bir kent olarak tanınıyor?
Kumrusu, gevreği, Kordon’u, güzel kızları, gâvurluğu (!); hepsi bu mu?
Merkezi İzmir’de bulunan İntegral Araştırma Şirketi, İzmir’i, İzmirliler nasıl görüyor? sorusunun yanıtı için ilginç bir araştırma yapmış.
Başlığı da; İzmirli’nin İzmir’e bakışı...
* * *

SÜT üreticileri ile, süt sanayicileri arasında, fiyat konusunda büyük bir kavga yaşanıyor.
Sütü üretenler, kilosu 85 kuruştan aşağı olmaz...
Sütü alanlar ise, “çok yüksek, 65 -70 kuruş” diye ısrar ediyor.
Sonuç: İnatlaşma sürerse süt boykotu başlayacak.
* * *
İlginç olan iki taraf da çok kararlı.
Bir gerçek var ki, o da süt üreticisi gerçekten zarar ediyor.

TRAMVAY İzmir için doğru bir proje.
Hatta, başlanılmasaydı, metro yerine bu kente tramvay yapılmalıydı.
Tramvayda metronun hızlılığı, konforu ve rahatlığı yok ama, toplu ulaşımda, otobüsün yerini alabilecek bir taşımacılık sistemi.
Ben anımsamıyorum...
Yaşı 65’in üzerinde olan doğma-büyüme İzmirlilerin, 40’lı, 50’li yıllarda tramvayla ulaşımı kullanmış olmaları gerekiyor.
Bu nedenle de rahatlığını çok iyi bilmeleri gerekir.
Başkan Kocaoğlu’nun, 2011’den itibaren Üçkuyular’dan başlayıp, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı, Konak, Cumhuriyet Bulvarı, Birinci Kordon, Montrö Meydanı, Şair Eşref Bulvarı, Alsancak, Halkapınar, Karşıyaka ve Mavişehir’e kadar, bir de Şirinyer Buca arasında tramvay projelerine başlayacak olması büyük şans.

CİNDORUK, 78 yaşında.
Kelimenin tam anlamıyla, siyasetin feleğinden geçmiş bir politikacı.
Neyin ne olduğunu, nerede nasıl konuşulacağını bilen, gezip -dolaştığı yerlerin nabzını rahatlıkla ölçebilecek öngörüye sahip bir lider.
Celal Bayar, Adnan Menderes ve 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel ile siyaset yapmak, onlarla ülkenin iyi-kötü günlerini yaşamak, paylaşmak öyle kolay bir iş değil.
O Cindoruk, Demokrat Parti Genel Başkanı olarak 3 gündür Ege’de.
Seçim otobüsü “Kırat” ile köy köy, mahalle mahalle dolaşıyor ve ayrıca gittiği her yerde meslek odalarını, sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ediyor.
Halkı, emekliyi, işçiyi, tüccarı, esnafı, sanayiciyi, kısacası toplumun her kesiminden insanla “göz ve el teması” nda bulunuyor.

“Allah ne eksikliğini versin, ne de muhtaç etsin” denir ya; bu laf tam, ama tam Çeşme Tapu Dairesi için söylenmiş sanki.
İnanılmaz bir resmi daire burası!..
Neler oluyor, neler bitiyor; aslında herkes biliyor-görüyor ama, kimse “bir şeyleri kondurmak (!)” istemiyor.
Ama her gün onlarca insan Çeşme Tapu’da birbirine giriyor.
Çünkü, “işimi ben bir vatandaş gibi takip edeceğim” dediyseniz, yandınız...
Duvardaki, “bir günde tapu verilir” yazısı koskoca bir yalan!..
Şayet, müdürün, yardımcısının, memurların, bir kerede değil de; bir eksiği tamamladığınızda, bir diğerini söyleyip, onu yaptığınızda bir başka eksiği önünüze koyduklarını 8-10 günde tamamlayabilirseniz; ne mutlu size?

AZİZ KOCAOĞLU, “bizim kızlar” dediği İzmirli bayan gazeteci ve yazarlarla bir araya geldi.
Kocaoğlu bunu her yıl yapıyor.
Sanırım bir tek geçen yıl, seçim döneminde bu gece gerçekleşmemişti.
Şarap içip dertleşiyor.
Milliyet Ege’den iki kızımız; Dilek Gappi ve Banu Şen “kız-kıza” gecesindeydiler.
Aziz Bey’in, “bizim kızlarla” birlikteliğinden çok, açılımları ilgimi çekti.
Peruk takıp, etek giyip, makyaj yapıp, saçlarıma fön çektirip gidemeyeceğime ya da gitmeyeceğime göre, yazılanları okuyup değerlendirmeyle yetineceğim.

Türkiye Değişim Hareketi’ni partileşme sürecine taşıyan, bu nedenle sık sık İzmir’e gidip-gelen Mustafa Sarıgül, geçen hafta Ege Sanayici ve İşadamları ile yemekte biraraya geldi.
Görünüşte bir “tanışma” yemeğiydi.
Ama karşılıklı soru cevaplarla, adeta “anlaşma ve anlaşılma”ya dönüştü.
Sonuç: İki taraf da, yemekten “memnun” ayrıldı.
* * *
ESİAD ile Mustafa Sarıgül’ün İzmir buluşması spontane bir gelişme değildi.
Gün, saat ve yeri önceden planlanmış, kimlerin katılacağına kadar detaylandırılmıştı.