Perşembe’nin gelişi, Çarşamba’dan bellidir denir ya; iktidar partisi AK Parti de 2004 yerel, 2007 genel seçimlerine oranla dün Ege’de ve İzmir’de büyük oy kaybıyla çok ağır bir yenilgi aldı.
İzmir başta olmak üzere Ege’ye kıyısı olan tüm sahil şeridi; Çanakkale’den başlayarak, İzmir, Aydın, Muğla, ötesinde de Antalya’da, 29 Mart yerel seçimlerinde “CHP” dedi.
Ege’de kıyı şeridinden içeri girdiğinizde ise ilk halkada da AK Parti yenilgiye uğradı.
Manisa, Balıkesir ve Uşak, MHP’ye oy verdi ve bu illerde MHP’li adaylar belediye başkanı seçildi.
İktidar partisi ise bu seçimlerde Ege Bölgesi’nde sadece Denizli, Afyon ve Kütahya üç il’le yetinmek zorunda kaldı.
* * *
İzmir’de CHP adayı Aziz Kocaoğlu, AK Parti adayı Taha Aksoy’a tarihi fark yaptı.
HAVA bugün çok güzel, ama “yasaklı” bir gün yaşıyorum.
Pek çok arkadaşımın aksine, çiçek-böcek-kuş..
Kadınlar, şarap ya da benzeri fanteziler yazmak istemiyorum.
Bu tür yazarlığı bir türlü beceremedim.
Sabah, Milliyet Ege’nin “beyni” Çağlayan’ı (Bilgen) aradım.
Çağlayan, Yazı İşleri Müdürümüz ya; niyetim, iyi tarafına gelirse, biraz sızlandıktan sonra, “ne yazacağız yahu?” diye dert yanıp “işten kırmaktı(!..)” Ama o kararlı ve “tok” konuşmasıyla;
“Yer ayırdık ağabey, sana biraz kopya vereyim. Feyzi Hepşenkal ‘kadınlar’ üzerine yazmış, Mehmet Yılmaz böyle günlerde ‘eski aşklarını’ kaleme alır. Serdar Turgut’un yazdıklarını sen biliyorsun..” diye “açılım” yapınca anladım ki, “kurtuluş” yok..
YAZILAN yazıldı, çizildi, nutuklar atıldı, belden aşağı da vuruldu ve yarın seçmenin tercihi belli olacak. Ardından analizler ve yorumlar dönemi başlayacak. En azından somut rakamlar üzerine konuşulacak. Atıp tutma alanı daralacak. Ama yine herkes kendine yontacak. Bu ülkedeki siyaset pratiği bu.
Demokrasi ancak seçimden seçime, sandığa gitmekten ibaret olunca tablo böyle oluşuyor galiba. Seçim araları toplar taca yapıldıkça, hayatın akışı içindeki demokrasi güdük kaldıkça seçimlere aşırı anlam yükleniyor. Her şey seçime endeksleniyor.
İktidar seçimi atlattı mı öbür seçime kadar rahat görüyor kendini. Muhalefetse iktidarı ancak seçimlerde dize getirebileceğine inanıyor. Kolay yoldan siyaset! Ayrıca seçim ekonomisi herkese iyi geliyor. Özellikle de böyle kriz dönemlerinde. “Şu seçimi bir atlatalım” diyerek olmayacak taahhütlere giriliyor, anlamsız harcamalar yapılıyor. En sonunda fatura kime çıkıyor? Kendisi ve biraz da ülkesi için en iyi kararı vermeye çalışan
SÖZ DE, güç de artık sizde.. 29 Mart, bir yerel seçim..
Ancak, yerel seçimlerin sonuçları çok önemli iki “mesaj” içerir.
Birincisi..
İzmir gibi büyük kentlerde, önce oturduğumuz ilçenin belediye başkanı ile belediye meclis üyelerini Büyükşehir Belediye Başkanı’nı seçersiniz.
İkincisi..
İl genel meclisine atacağınız oylarla da, ülkeyi yöneten iktidardan memnun olup olmadığınızı gösterirsiniz.
Bu nedenle yerel seçimler çok önemlidir..
BİR; kazanması kesin olan adaylar var...
Büyükşehir’de Aziz Kocaoğlu, Narlıdere’de Abdül Batur... Karşıyaka’da Cevat Durak... Konak’ta Hakan Tartan... Balçova’da Mehmet Ali Çalkaya gibi..
Bir “zor”u başarmak, gecesi gündüzüne karışan “kazanmaya kilitlenen”ler..
Bir de, partisi zayıf ama “kendileri” güçlü adaylar var..
* * *
Büyükşehir’de gecesini gündüzüne katan, gerilerden gelip, dün de yazdığım gibi İzmir’de sürekli “yukarı tırmanan” aday, MHP’li Müsavat Dervişoğlu...
Aynı partiden Bayraklı’da Mehmet Toptaş, Bornova’da Galip Çukurlu, Karabağlar’da Mehmet Aksoy, yarışı kazanmaya en yakın MHP adayları.
İZMİR’DE seçimlere üç gün kala ilginç bir gelişme yaşanıyor.
İttifakın içinde yer alanlar için belki yeni değil ama, ben ilk kez tanık oldum.
Siyasi yelpazede “merkez sağ” diye tanımlanan partilerimizden Genç Parti, Anavatan ve Demokrat Parti, İzmir’de MHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Müsavat Dervişoğlu’na destek veriyor.
Tıpkı, Ankara’daki “yarışta” olduğu gibi...
Genç Parti deyip geçmeyin. İzmir’deki oy oranları yüzde 17’ler seviyesinde.
Ve bu partinin, MHP adayı Müsavat Dervişoğlu’na desteği “kişisel” değil, kurumsal bazda...
Anavatan ve Demokrat Parti’ninki ise daha çok “kişisel...”
SİZE bir sorum var.
“Kızdığınızla mı?” yola çıkarsınız?
Yoksa; korktuğunuzla mı?
Soruyu siz sormuş olsaydınız, yanıtım “kızdığımla” olurdu.
Eminim siz de böyle derdiniz.
Çünkü nedeni ne olursa olsun insan korktuğuyla yola çıkar mı?
Seçmen İzmir’de, dört gün sonra sandık başına işte bu duygularla gidecek.
SEÇİM... Seçim... Seçim... Ya sonrası? Her alanda endişelerim, kuşkularım var, özellikle de sağlık konusunda...
Neden sağlık?
Çünkü 7’den 70’e hepimizi çok yakından ilgilendiriyor.
İzmir Tabip Odası’nın yaptığı uyarı, bu endişelerimde ne kadar haklı olduğumu gösterdi.
AK parti iktidarının “sağlıkta dönüşüm” diye kısmen uyguladığı Genel Sağlık Sigortası Yasası, başından sona incelendiğinde, bugüne kadar alışık olmadığımız sosyal güvencesi olan insanların aleyhine pek çok yaptırımlarla dolu.
Ve, seçim nedeniyle çoğu askıya alınan maddeler, 29 Mart’tan sonra kapımıza dayanacak.
* * *