Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SİZE bir sorum var.
“Kızdığınızla mı?” yola çıkarsınız?
Yoksa; korktuğunuzla mı?
Soruyu siz sormuş olsaydınız, yanıtım “kızdığımla” olurdu.
Eminim siz de böyle derdiniz.
Çünkü nedeni ne olursa olsun insan korktuğuyla yola çıkar mı?
Seçmen İzmir’de, dört gün sonra sandık başına işte bu duygularla gidecek.
Ve beş yıl süreyle bu kentte yola çıkacağı büyükşehir belediye başkanını seçecek.
Ya; kızdığına oy verecek...
Ya da korktuğuna oy vermeyecek!
*   *    *
İzmir işte böyle bir kent...
Ayçiçeğine, inatla “çiğdem” diyen...
Simitçiyi “gevrekçi” diye çağıran...
Öfkelense de, sinirlense de, kızsa da, dayatmacılara boyun eğmeyen, “bildiğini okuyan” bir kent burası...
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bile sonunda bunu anladı.
Gündoğdu’da gerçeği geç de olsa fark etmiş olmalı ki, espriyle karışık söyledi:
“Biliyorum. Siz oyunuzu bana vermeyeceksiniz. Benim için kullanmayacaksınız. Ama İzmir için kullanacaksınız İzmir için...”
*   *    *
Baykal, doğru söylüyor.
İzmir CHP’nin “kalesi” değildir, olmamıştır da...
Bu kenti 10 yıl süreyle Adalet Partili Başkan rahmetli Osman Kibar, ardından da altı yıl süreyle, 80 ihtilaline kadar CHP’li rahmetli İhsan Alyanak yönetmiştir.
İzmirli, 84’te ANAP’lı Özfatura, ardından SHP’li Yüksel Çakmur, sonrasındaki seçimde DYP’den yine Özfatura’yı seçmiştir.
1999’da DSP’den, 2004’te de CHP’den rahmetli Ahmet Piriştina’ya iki dönem üst üste oy vermiştir.
Bu tabloya bakıp, İzmir “solun kalesi” ya da “sosyal demokrat bir kent” diyebilir misiniz?
“Sol” ve “sosyal”ı atınca, geriye “demokrat” kalır ki, işte İzmir seçmeninin kimliği de bu sözcüğün altında gizlidir.
Yani, İzmirli seçmen demokrasi yanlısıdır.
Halkın egemenliğine dayanan yönetim biçiminden yanadır.
Bunun içindir ki, yeterince muhalefet yapmadığını bildiği halde, kızsa da, sinirlense de, öfkelense de, Baykal’a değil ama CHP’ye oy verir.
Bunu da açıkça söylemekten hiç çekinmez...
Perşembe... Cuma... Cumartesi ve pazar...
O “büyük ve kutsal” gün geldi çattı.
Göreceksiniz, İzmir yine “İzmirliliğini” yapacak.
Her şeye rağmen “farkını” ortaya koyacak.
Ve “son sözünü” söylerken...
“Korktuğuyla” değil, “kızdığıyla” yola devam diyecek.