Üç milyon seçmenli İzmir’de bir sürpriz yaşanmadı, beklendiği gibi sonlandı. CHP ile MHP’nin ‘çatı adayı’ Ekmeleddin İhsanoğlu 30 Mart yerel seçimlerinde Ak Parti’nin İzmir’de seçim kazandığı Kemalpaşa, Menderes, Ödemiş, Torbalı, Selçuk ve Kınık’ta en fazla oyu alan aday oldu. Erdoğan’ın yerel seçimlere göre İzmir’de oyu yüzde 2 geriledi...
Seçimdeki asıl sürpriz ise katılım oranıydı. ‘Çatı aday’ Ekmel Bey için yürütülen ‘sandık boykotu’ İzmir’de tuttu. İzmir’de 3 milyon 46 bin seçmenden dün 2 milyon 357 bini oy kullandı. Katılım oranı, Türkiye ortalamasının altında kaldı.
Nitekim bu boykot, çatı adayının da, Erdoğan’ın da sandıktan çıkan oy sayılarını etkiledi. ‘Çatı’ adayı Ekmel Bey geçerli oylardan 1 milyon 373 binini aldı. Erdoğan’a çıkan oy sayısı ise 781 bin 461 oldu. Selahattin Demirtaş ise 186 bin 863 oyda kaldı.
İzmir’de kesin olmayan sonuçlar şöyle:
Ekmeleddin İhsanoğlu: yüzde 58.7, Recep Tayyip Erdoğan: yüzde 33.5, Selahattin Demirtaş: yüzde 7.7...
İhsanoğlu için İzmir’de çarpıcı bir başarıya imza attı diyebiliriz. ‘Çatı aday’, 30 ilçenin 29’unda (Kiraz hariç) en fazla oyu aldı. CHP ile MHP’nin yerel seçimde kazandığı diğer ilçelerde de ilk sırayı İhsanoğlu
İzmir farklıdır. Türkiye’nin 81 vilayetiyle kıyaslayamazsınız.
Yemesi, içmesi, sosyal yaşamı, sevdası, tutkusu, cana yakınlığı, özgürlüğüne düşkünlüğü, siyasal ve ekonomik tercihleri ile yaşam biçimi kendine özeldir.
Simite gevrek deriz biz.
Çekirdeğe çiğdem.
Kumru’muz ünlüdür. Ama kumru kuş değildir İzmirli için.
Karışık sandviç’e “yengen” deriz ve “yengen”i afiyetle yeriz.
Konuşurken kim; gidiyom, geliyom derse, bilin ki sonradan olma değil, anadan doğma İzmirlidir.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, vekillerin tutukluluk halini protesto için düzenlenen “Cumhuriyet Özgürlük ve Demokrasi Mitingi”nden yaklaşık 2 yıl sonra dün Gündoğdu’da kürsüye çıktı. Kılıçdaroğlu’nun hedefinde hükümet/Başbakan ve Ak Parti Büyükşehir Adayı Binali Yıldırım vardı.
Meydana yaşanılan izdiham nedeniyle zorlukla ulaşabilen CHP lideri, mikrofonu eline alır almaz, bir hafta önce pazar günü aynı meydanda miting yapan Başbakan’a göndermede bulundu:
“İçinizde Konya’dan gelen var mı?
Yok mu?
Allah Allah!
İçinizde Ankara’dan gelen de yok mu?
Yani şimdi siz bu kadar kişi hepiniz İzmirli misiniz?”
AK Parti’nin beklenen İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım oldu.
İzmir, siyaseten zor bir kent.
Çünkü seçmen, 11 yıldır AK Parti’ye yerelde de, genelde de “geçit” vermiyor.
Öyle ki, 2009 yerel seçimlerinde CHP, Aziz Kocaoğlu ile yüzde 56.7’lik oy oranıyla “rekor” kırarken, AK Parti adayı Taha Aksoy, yüzde 30.3’te kalmıştı.
İzmir, Başbakan Erdoğan’ın yıllardır “kazanmak” istediği önemli illerden biri.
Ancak, yerel seçimlerde CHP’nin çok gerisinde kalmasının en önemli nedeni “aday” seçiminde yapılan yanlışlardı.
Erdoğan, bu kez İzmir için en doğru kararı vererek, Binali Bey’i Büyükşehir adayı yaptı.
Herkesin öğretmenleri ve okullarıyla ilgili anıları vardır.
Kimi üzücü, kimi sevindiricidir.
Düşünürseniz, okul sıralarında yaşanan en üzücü olaylar bile bugün anımsandığında komiktir.
Eğlenmek için anlatılır.
Yapılan haşarılıklar, alınan sıfırlar, öğretmenden ufak yollu cetvelle yenilen dayaklar, çekilen kulaklar övünç kaynağı olarak dillendirilir.
İlkokuldan-lise bitinceye kadar; sırasıyla Duatepe İlkokulu, Karataş Ortaokulu, Atatürk/Namık Kemal Lisesi’nde “kötü” diyebileceğim tek öğretmenim bile olmadı.
Zaten hiç bir öğretmen kötü olmaz, olamaz.
Belli ki çok öfkelenmiş;
“Çok hevesliysen Osman Başkan’ın yerine git, sen hapis yat da görelim bakalım” diye mesaj atmış.
Öfkeli kardeşim kusura bakmasın; niye ben yatacakmışım, anlamadım.
Çok merak ediyorsa söyleyeyim; şayet Osman Özgüven gibi haksız biçimde böyle bir cezaya çarptırılmış olsaydım, İsveç’e gitmez, Dikili’de, benim için mitingler düzenleyen, gözyaşı döken yoldaşlarım, dostlarım, partililerim ve ilçe halkımla beraber olurdum.
O hepimizin Osman abisidir.
Okullara çocukları ücretsiz taşıyan...
Özel sağlık kurumlarına ve hastanelere karşı hiç önyargılı olmadım.
Bu yeni değil, eskiden beri; asgari ücretle muhabir olarak görev yaptığım yıllarda da böyleydi.
Hatta AK Parti, 2002’den sonra öylesine önemli sistem değişikliği yaptı ki, herkes gibi takdir etmedim desem, yalan olur.
Ya bugün...
2007’deki gibi düşünmüyorum.
Özel sağlık kurumlarını teşvik etti, SGK’lıları, emeklileri herkesi özel hastane konforunda ve kalitesinde beş kuruş ödemeden hizmet almaya alıştırdı.
Şimdi; “Parasını ödersen bu hizmeti alabilirsin” diye işin içinden çekildi, kurumları da SGK’lıları da, emeklileri de ortada bıraktı.
Yerel seçimler 2014 Mart’ına kalınca;
“Hızı kesilir” diyordum.
Aksine; İzmir’e Bütünşehir Belediye Başkan adayı olarak ismi geçen herkese her fırsatta, “aday mısınız?” diye sorulmaya başlandı.
Bu soru doğrudan iki kişiye yöneltiliyor.
Halen bu koltukta oturan Aziz Kocaoğlu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a...
Tabii bir de dolaylı yönden aynı sorunun muhatapları var.
Aziz Bey, “Yüzde 90 adayım ama yüzde 10 da büyük bir oran. Seçime 90 gün kala kararımı açıklayacağım” diyor.