Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Görünen o ki, bazı batılılar için referandum sonuçlarını kabul etmek, ülke içindeki “Hayır” kampınınkinden daha zor olacak. Üzerinden bir haftadan fazla zaman geçtiği ve herkes, yolunu şaşıran Amerikan filoları, Venezuela’da barışçı protestolarda onlarca kişinin öldürülmesi, An Coulter’in Kaliforniya Üniversitesi’nde konuşturulmaması sebebiyle Berkeley’in savaş alanına dönmesiyle uğraştığı halde, Alman yazarlar, Amerikan gazetelerinde konuk yazarlık yaptıklarında konu referandum olmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

Klasik demokrasi kuramına göre, oyun niteliğine ve oy verenin kimliğine bakılmaksızın, halkın daima rasyonel bir düşünce ile oy verdiğine inanılır. Plato’dan bu yana, Walter Lippmann, John Dewey ve H. L. Mencken’e, bütün siyasal düşünürler bunu savunmuş; hatta oy ve oy vermenin kutsallığı öne sürülmüştür. Latince “Vox populi, vox dei” (Halkın sesi, Tanrının sesidir) sloganı bunu ifade eder.

Eder ama görünen o ki bu ifade, Almanya’daki Türklerin Anayasa reformu oylamasında “Evet” oyu vermesini kapsamıyor.

“Die Zeit” gazetesi siyasal haber editörü Jochen Bittner’in “New York Times” gazetesine yazdığı konuk makalesi, bu alandaki örneklerden sadece biri. Herr Bittner, Alman toplumuna yeterince intibak ettirilmiş olsaydı, Türklerin antidemokratik ve kavgacı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sultan ilan etmek amacıyla, tek taraflı olağanüstü yetkilerle donatan anayasa reformuna evet demeyeceklerini yazdı.

Yazarın “yeterince intibak ettirilme” kavramındaki ırkçılığı tartışmadan önce, dersi kaynatmak için “hangi velinin kızını dağda kurdun yediğini” soran öğrencilerine, “Veli değil nebi idi; kızı değil oğlu idi, dağda değil çölde idi; kurt yemedi, yedi dediler” diyen hocanın hesabı, bu yazıdaki ön kabulleri ve varsayımları tartışmak gerekir. Ancak anayasa referandumu öncesi-sonrası bu tartışma çok yapıldığı için konunun o tarafına girmek artık gereksiz.

Böyle bir tasarıya Almanya’daki Türklerin yüzde 76 gibi bir oranda olumlu oy vermesinin hatalı olduğunu düşündüğü çok açık olan Herr Bittner doğrudan soruyor:

Haberin Devamı

“Kadın ve erkek yurttaşlarım:
Sizin sorununuz ne?”

Sorunun İngilizcesi esasen çok daha hakaret dolu: “Sizin neyiniz yanlış,
nereniz bozuk?”

Belli ki sayın yazar için bir oyun doğru olması, o oyu verme davranışının düzgün olması için nereye verildiği önemli. Bittner’e göre, bu referandumda “Hayır” demek gerekiyordu; dolayısıyla “Evet” diyen hata etmiştir; o kişinin bir yeri yanlış, bir şeyleri bozuktur.

Bu çağda bu görüşün temelindeki “Almanlığı, Alman değerlerini kazanmış olsaydınız bu hatayı yapmazdınız” anlayışındaki ahlaki bozukluğu anlatmak gerekmemeliydi. “Bu cevap, Alman kültürünü Türk göçmenlere benimsetmedeki başarısızlığımızı her şeyden iyi temsil ediyor” diyen sayın yazara verilecek cevap şudur:

Bu yargınız, Die Zeit ve New York Times editörlerinin demokratik teoriyi benimsemedeki başarısızlığını Almanya’da camilere çizilen gamalı haç simgelerinden daha iyi temsil ediyor.