Bugün Kuzey Kıbrıs’ta olsa idik, plaj çantamızı toplar, Gazimağusa’nın Maraş sahilinde kendimizi altın kumlara ve Akdeniz’in sıcak kollarına bırakırdık. Çünkü bugün Maraş’ın tümü değilse bile sahilleri 46 yıllık esaretten kurtuluyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ersin Tatar, Cumhurbaşkanı Erdoğan, hafta başında Maraş sahillerinin halka açılacağını bildirmişlerdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın son KKTC ziyaretinde Maraş’ı gezmesi ve özellikle sahil kesiminde incelemeler yapması, bu kararın bir işareti olarak değerlendirilmişti. Erdoğan’ın sadece sahilin değil, oradaki turistik tesislerin mülkiyet haklarını gözeten bir plan çerçevesinde bu turistik alanın tümünün açılması gerektiğini söylemesi de Maraş’la ilgili gelişmelerin bununla kalmayacağının bir işareti sayılmalıdır.
Bu meselenin bize bakan tarafı. Bir de işin uluslararası boyutu var ki, önceki hafta ABD’li NeoConların Mekkesi, American Enterprise Institute isimli sözde düşünce kuruluşunda çalışan ve sözde Türkiye uzmanı Michael Rubin isimli İslam ve Müslüman düşmanı ırkçının makalesiyle bu boyutta nelere tanık olacağımızı aşağı yukarı görmüştük. Rubin yerine “rubbish” (İngiltere lehçesinde “süprüntü” anlamında) diye hitap edilmesini çoktan hak etmiş olan bu Türkiye düşmanı makalesine “Türkiye ile çatışma kaçınılmaz oluyor” başlığını koymuş, “Almanya Türkiye’nin önünde durmaya son verirse, AB ülkelerinin Türkiye’ye askeri olarak haddini bildirmesinin an meselesi” olduğunu yazmıştı.
Gerçekten süprüntüden fazla değeri olmayan bu yazıdaki maddi hataları, yorumlama hatta aktarma yanlışlarına değinmek bile Rubin’i onurlandırmak olur. Yakın zamana kadar FETÖ’den sanki bir Müslüman örgütü imiş gibi nefret ve hakaretle söz ederken, bir anda 180 derece dönüp, FETÖ’yü “Reformcu Müslümanların örnek kuruluşu” diye yere göğe sığdıramaz hale gelen bu şahsı zikretmemiz belirli bir grubun Maraş kararına nasıl bakacağını göstermesi sebebiyledir. KKTC’den “Türkiye’nin işgalindeki Kıbrıs toprakları” diye söz ettiği bu yazıda Rubin, Maraş’ı 46 yıldır iskâna açmayarak Türkiye’nin Kıbrıs’ta hâlâ barışçı bir çözüm için kapıyı açık tuttuğu kanısını vererek uluslararası kamuoyunu kandırma çabası olarak niteliyordu. Erdoğan’ın Maraş’ı tümüyle açmaya hazırlandığının anlaşıldığını, bunun ise dünyaya artık Kıbrıs’ta bir çözüm ihtimali kalmadığını göstereceğini öne süren Rubin, bununla da yetinmiyor, Türkiye’nin Yunanistan ve Kıbrıs’ın Akdeniz ve Ege’deki meşru deniz alanlarına tecavüz ettiğini yazıyordu.
Maraş’ın önce sahillerinin, sonra tümümün halka açılması, konuya ırkçı gözlüklere bakan Rubin gibi oyuncuların gözlerine Kıbrıs’taki Türklerin varlığını, haklarını ve 46 yıldır sabırla barışı beklediklerini göstermelidir. Türkiye ve Kıbrıs Türkleri artık Ege’de, Akdeniz’de her türlü oyunu bozacak güçtedirler.
BM’nin Annan Planı’nı reddettikleri gün, Yunan ve Rum kesimi masayı devirmiş oldular. Kıbrıs’ta o masanın yeniden kurulması artık imkânsız gibi.