Terör eylemlerinin üst üste gelmesinin çok sebebi var. Güvenlik sosyolojisi uzmanları, bunlardan birinin art arda yapılan tedhiş hareketlerinin etkisinin, tıpkı sık tekrarlanan reklamlar gibi, geometrik olarak artması olduğunu söylüyorlar. Türkiye’deki terörün amaçlarının başında korkutmak varsa, bir diğer amacı halkı, etnik, mezhepsel ve ekonomik statülerindeki farklılıkları körükleyerek, toplumsal çatışmalar çıkartma arzusu. Sosyolojik yasaları daha önce de boşa çıkartmasıyla ünlü Türkiye halkı, bu iki beklentiyi de boşa çıkartmaya devam ediyor. Ömrüne bereket, ey millet!
Böyle zamanlarda olması mutat hale gelen başka bir olay var, ki onun için bereket dileyemeyeceğiz: Yabancı
basındaki “analizler.”
Reina saldırısından sonra iki makale dikkat çekiciydi. Birincisi, Türkiye uzmanı olarak takdim edilen, Türkiye’de bir üniversitede de okutmanlık yapmış olan Mark Almond isimli kişi tarafından İngiltere’de Independent gazetesinde yayımlandı. Bu kişi özetle diyor ki: “Şiddet akımı, ülkesini bile terbiye edemeyen Erdoğan’ın kontrol delisi olduğunu gösteriyor.” Mark Almond sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan değil, fakat aynı zamanda mantıktan da nefret ediyor olmalı. Bir ülkenin liderine ye “kontrol delisi” dersiniz ya da “Ülkesinde denetimi sağlayamıyor” dersiniz. Bu ikisini aynı yazıda (hattâ aynı cümlede) ifade etmek, sizin bu yazıyla görünür anlamından başka bir amaca hizmet ettiğinizi akla getirir. Yazıda daha ne inciler var? Esad rejimi zayıfken Kürtler burada “mini-devlet” kurmak imkânı bulmuşlar da, Erdoğan bunu durdurmak için harekete geçmiş, ama Batı şart koşmuş: Ya DEAŞ ile de savaşırsın, ya da Kürtlere dokunamazsın! Bunun üzerine Türkiye DEAŞ’a savaş açmış.
Mark Almond’ın yazısının altında yakında “Laik Türkiye: Kısa bir tarih” başlıklı bir kitabının çıkacağı belirtiliyor. Sanırım bu analizlerden sonra bu
kitaba verilecek para çöpe atılsa
daha çok yarar getirir.
Diğer uzman ise, malum zevattan Robert Fisk. Birçok gazete için taşıdığı “Ortadoğu muhabiri” sıfatı, Arapça bilgisi ile onu daha çok Arap ülkeleriyle ilgilenmeye itmiş ise de sıkça Türkiye incileri de döktürdüğü bilinir. Son zamanlarındaki ününü ise Usame bin Ladin ile yaptığı röportajlara borçludur.
Bu zatın “Batı’da, Türkiye’deki ölümlerin üzerinde durmamamızın işte sebebi” başlıklı itirafnamesi de sadece şu algıyı güçlendirmeye hizmet ediyor: Şu anda Türkiye’deki terör, Batı ülkelerinin ortak çabalarının sonucudur. Bir İngiliz gazetesinde “Demokratik seçimle gelmiş bir diktatör (ki bunların dünyadaki sayısı artıyor) komşusundaki iç savaşta nakil hattı olmak isterse, kendi kentlerinde katliamdan başka ne gibi sonuç bekleyebilir?” cümlesini Robert Fisk’e yazdıran saik ne olabilir? Suriye’de çözüme doğru en ciddî ve en sonuç alıcı adımı Rusya ile işbirliği ile atarken Türkiye’nin İngiltere’yi, Amerika’yı saf dışı etmiş olmasından başka!
Türkiye halkı, sadece tedhiş karışışında kenetlenmeye, birliğini güçlendirmeye devam etmiyor; ama bu kadar zaman sureti haktan görünmüş olan bu oryantalistleri de layık oldukları yere oturtuyor.