Neredeyse’ değil dediler bile!
Washington Post’un kadrolu ve Pulitzer ödüllü köşe yazarı Kathleen Parker, Rusya’nın ABD’deki bilgisayar ağlarının dokunulmazlığını ihlal ederek seçimlere müdahalede bulunduğuna ilişkin ABD istihbarat kurumlarının belirlemelerine itiraz eden Trump’ı, bu tutumu sebebiyle “Rus casusu” olmakla suçlayacak kişiler çıkacağını yazdı! “Yok, ben böyle bir suçlamaya katılacak değilim!” diyen yazar, böyle bir tutumu Obama savunmuş olsa idi, Trump ve taraflarının çoktan Obama’yı Rus ajanı ilan etmiş olacaklarını öne sürüyor.
Ülkemizdeki yazı hayatından çok aşina olduğumuz bir üslup: “Ben demiyorum; ama diyenler var!..”
Sonuçta demiş kadar oluyorsun.
10 yıl önce, aday-adaylığı belli olduğunda, bir takım eski ultra-muhafazakar ve yeni çarpık-muhafazakar tipler, Obama’nın kullanmadığı ilk adının “Hüseyin” olmasından hareketle (Obama’nın kullandığı ismi Barack’ın “bereket” kelimesinin Anglo-Amerikanlaştırılmış ifadesi olduğunu öne sürenler de vardı), aksini defalarca ifade etmesine rağmen, Müslüman olduğu iddiasını ortaya atanlar arasında şimdi ondan başkanlığı devralmaya hazırlanan Donald Trump da vardı. Hatta Trump, elinde tek kanıt bulunmadan, Obama’nın Amerikan topraklarında doğmadığını, bu sebeple başkan adayı olamayacağını da öne sürmüş ve bunun için sivil toplum kuruluşu bile kurmuştu!
Obama’nın müslümanlığı iddialarını güçlendiren (!) veren diğer başka unsurlar da vardı: Mesela Pakistan’ın ve Endonezya’nın adını “bir müslüman gibi” telaffuz ediyordu. İddialara göre Obama, Cakarta’da bir Vahabi Medresesi’ne gitmişti. “Medrese” lafını duyan Amerikalıların aklına otomatik olarak, radikal İslam öğretilerinin kaynaklandığı bir kurum gelecekti. Obama kendisini savunurken, “medrese” kelimesinin Endonezya’da “okul” anlamına geldiğini, üvey babası tarafından Cakarta’ya götürüldüğünde 3 yıl bir devlet okulunda okuduğunu belirtiyordu. Ama bunların hiçbirinin faydası olmadı ve Obama, bir takım Amerikalıların gözünde hep “gizli müslüman” olarak kaldı. Neo-Conlar, dış politika ve savunma konularında bazı dizginler ellerine verilince ve insansız hava araçlarıyla Pakistan-Afganistan sınırında El Kaide ile mücadelede “hedeflenmemiş tali kayıp” olarak yüzlerce masum müslüman can vermeye başlayınca, Obama’nın müslümanlığı iddiasından vaz geçtiler. Zaten bu, hiçbir zaman Obama’yı görevden alacak bir hukuk mücadelesine dönüşmedi.
Şimdi liberal-demokratların bir kısmı, açık ve seçik olmasa da, “Ben söylemiyorum, ama başkaları söylüyor” tarzındaki söylemlerle ve CIA, FBI ve bunların çabaları arasında koordinasyon sağlayan Ulusal Güvenlik Merkezi (NSC) tarafından verilen Rusya’nın hack faaliyetine ilişkin raporlara değil, Putin’in bu raporları reddeden açıklamasına güvendiğini belirten Trump’a karşı bir kampanyanın suyu ısıtılıyor. Ortaya gerçekten bir Rus hack’i kanıtı çıkartılır ve Trump’ın bunu bildiği iddia edilirse, buyurun size tam bir “impeachement” -görevden almak için yüksek mahkemeye sevk- dosyası!
Demedi, demeyin.