Takvimler 22 Haziran 1941’I gösteriyordu. Sabahın ilk ışıklarıyla Adolf Hitler “Barbarossa” operasyonu için emir verdi ve Alman tankları Sovyetler Birliği’ne girdi. Bu, Hitler’in sondan bir önceki operasyonuydu. Son operasyonu ise, 30 Nisan 1945’te, bir gece önce nikahlandığı sevgilisi Eva Braun’u vurup, intihar etmek oldu.
5 Ağustos’u 6 Ağustos’a bağlayan gece, saat 03’te, Ukrayna tankları, içinde Ukrayna ve paralı Amerikalı askerleriyle Rusya’nın Kurs bölgesinden girerek, Rus topraklarını işgale başladı. “Rus topraklarını işgal” derken, Rus İmparatorluğu zamanında bizzat Napolyon’un emrindeki Fransız süvarilerinin veya Mareşal Rommel komutasındaki Nazi tanklarının Moskova’ya kadar Rusya steplerini işgaline benzer bir harekat kastetmiyorum. Ama Kilis ilimiz büyüklüğünde (1,200 kilometre-kare) 100 köy ve kasabanın yer aldığı bir Rus toprağını ele geçirdi Ukrayna.
Haberlerde “Ukrayna” deniyor; 30 bin Ukrayna askerinden söz ediliyor ama biliniyor ki işgali, Almanya, Norveç, Danimarka ve Hollanda’nın verdiği Leopard 1 ile Polonya’nın verdiği PT-91 Twardy tankları gerçekleştirdi. Ukrayna’nın kendi birliklerini üç hafta içinde bu tankları sürecek ve savaşta kullanabilecek düzeyde eğitmesi mümkün olmadığı için, 30 bin kişilik birlikte birkaç yüz Amerikan, Alman ve Polonya askeri de vardı. Büyük olasılıkla bu askerler, olur da Putin’in eline geçerlerse, işgali NATO gerçekleştiriyor gibi olmasın diye, paralı kişilerden oluşuyor olmalıydı; nitekim Rusya resmen NATO’yu suçladı ve “Ukraynalı teröristler” diye nitelediği grupta Amerikan ve Alman askerlerinin bulunduğunu öne sürdü.
Kursk, Nazilerin de işgale başladığı bölgeydi. Bu sebeple batı medyası, kendi topraklarında Rus işgalciler karşısında sürekli yenilen, geri çekilen ve ağır kayıplar veren Ukrayna haberlerinde bir değişiklik sağladığı için, Ukrayna’nın Rusya’yı işgalini epey allayıp pulladı. Bu arada, Rusya’nın ani bir hareketle bu bin kilometrelik bölgeyi geri alacağını söyleyenler de az değildi. Ancak Amerikalı, Alman veya sadece Ukrayna askeri olsun, işgalin neredeyse bir aya yakındır devam ediyor olması, Rusya’nın sanıldığı gibi bir güç olmadığı, hatta bir kağıttan kaplan olduğu yorumlarına da hız verdi.
Hatırlarsanız, “NATO Ukrayna’yı üye olarak alacak ve oradan başlayarak bizi işgal edecek” korkusuyla Ukrayna’yı 2022’de işgale başlayan Rusya, 24 Şubat’ta Donbass bölgesinden uzunluğu 40 kilometreyi bulan bir tank koluyla ülkeye girmiş; ancak bu kadar çok tanka yetecek kadar mazot takviyesi yapılmadığı ve yeterli mühimmat yollanmadığı anlaşılmıştı. 40 kilometre uzunluğundaki Rus tank kolu, bir önden bir arkadan Ukrayna askerleri tarafından tek tek avlanmış, hareketsiz hale getirilmişti.
Esasen 2014’te başlamış olan Rusya-Ukrayna savaşı, Rusya tarafından o kadar kötü yönetildi ki, muhtemeldir ki NATO askeri planlayıcıları, eğer gerçekten ellerinde bir Rusya’yı işgal planı varsa, şu an o planı gözden geçiriyor, birlik ve silah sayılarını azaltıyor olmalılar.
Rusya, tarihimizde Osmanlı ile savaşları dolayısıyla yapılan tanımlamalara uygun bir vahşet sergileyerek, Ukrayna’da, İsrail’in Gazze’de yaptığına benzer bir katliam gerçekleştirmiyor; ama “koca” Rusya’nın artık bu anlamsız aptallığa son vererek, Ukrayna üzerindeki toprak iddialarını görüşmeler yoluyla halletmenin bir çaresini bulması gerekiyor.
Evet, ortada Çin’i parçalamak için önce Rusya’yı parçalamak gerektiğini ve bunun için yıllardır hazırlık yaptığı bilinen NeoConlardan tutun, Rusya’ya haddini bildirmek suretiyle Avrupa’da liderlik kavgasında öne geçmek için yarışan Alman ve Fransız liderlerine kadar, çok sayıda kahraman adayı vardır ve Putin’in uykularının kaçması haklıdır. Ancak Putin gibi bir istihbarat dehası, NATO’nun bir Moskova seferine hazırlanmadığını herkesten iyi biliyor olmalıdır.
Kursk işgalini bir surette bertaraf ettikten sonra (edebilirse tabii) Putin barış masasına dönmelidir.