Herkes şimdi bu soruyu soruyor: Biden nasıl bir ABD tasavvur ediyor?
ABD denen muazzam çarkın işleyişi hakkında az buçuk kafa yormuş olanlar bilirler ki ABD’yi tek başına bir başkan yönetmez. Esasen ABD denen tek bir birim veya tüzel varlık yoktur. Birçok Amerikalar vardır ve bunlar, başkan kim olursa olsun kendi olağan yönetimlerine sahiptir.
Hükumeti devirmeye yönelik 17-25 Aralık 2013’te yapılan sözde soruşturmanın başrolündeki isim olarak ABD Hazine Bakanlığı Terörizm ve Finansal İstihbarat Müsteşarı David Cohen’in adı ortaya atılmıştı. Bir savcının gözaltı talimatları ve birkaç mahkemenin arama kararları ile duyduğumuz, aralarında iş adamları, bürokratlar, banka müdürü, çeşitli düzeyde kamu görevlileri ve dört bakan ile üç bakan çocuğunun olduğu bir soruşturmadan söz ettiğimizi hatırlayacaksınız. Bu sözde soruşturma, ortaya binlerce sayfa ABD mahkeme dosyası çıkartmış ve Halkbank üzerinden Türkiye’yi tehdit eden bir büyük davaya dönüşmüştü. Bu operasyonun Türkiye ve ABD ayağını yöneten kişi olarak David Cohen ortaya çıkmıştı.
Şimdi, Joe Biden nasıl bir sınırsız belleğe sahip olmalı ki, yıllar sonra David Cohen’i getirip ABD Merkezi İstihbarat Dairesi başkan yardımcısı olarak atamalı? Cohen bu göreve 1991 yılında Başkan Bill Clinton zamanında atanmıştı. ABD’de müsteşarlar bakan yerine imza atabildikleri için, tıpkı bakan gibi senato tarafından soruşturulur ve onaylanır. Özel bir hukuk bürosunda beyaz yakalı suçlar denen iş dünyasıyla ilgili davalarda avukatlık yapan genç bir kişinin böylesine önemli bir göreve getirilmesinin nasıl bir mekanizmadan geçmesi gerekli? O kadar çok ülkeye ve o kadar çok yabancı iş adamına, devlet görevlisine yaptırım uygulanmasını sağlamış ki Cohen’e, Adalet Bakanlığı’nda “Yaptırım Gurusu” adı takılmış! Halkbank davaları hatırınızda olmalı. Bazı Türk yetkililer hakkında o zamandan kalma birçok yaptırım hala devam ediyor.
Bu bir örnekti. 2011’de yapılan reformdan sonra başkanların atadıkları federal görevlilerin sayısı azaldı; ancak hala bu rakam 2 binden fazla. Bütün bu dairelerin, bütün bu makamların kimlerle doldurulacağını, bir başkanın, hele son iki yılı o makama seçilmek için propaganda çalışmasıyla geçirmiş bir kişi ve ekibinin bilmesi, takip etmesi mümkün mü?
Nitekim, Cumhuriyetçi Partili olmakla birlikte bu partinin içinde hiç rol almamış bir kişi olarak Trump, bu makamları görevde bulunduğu dört yıl içinde dolduramamış ve atamaların “birileri tarafından hazırlanıp kendisine imzaya getirildiğini” söylemişti.
Birden fazla Amerika’dan söz ediyorsak, bu parçaların kimler ve ne gibi çıkar gruplarını temsil ettiğini de bilmek gerekir. David Cohen gibi çok tanınan, kamuoyunun önünde önemli görevler almış olanları tanımak ve kimi temsil ettiklerini tahmine çalışmak nispeten kolay. Tanınmayan ve adını Biden’ın atamaları sebebiyle ilk kez duyduğumuz ve duyacağımız öyle kişiler olacak ki, “ABD nereye gidiyor?” sorusunun cevabını bu kişilerin hayat hikayelerinde aranmak gerekir.