Uzunbacak kuşu; bir çizgi film karakteri gibi! Sevimli, narin, alımlı. Minicik gövdesi, küçük kırmızı gözleri ve upuzun bacaklarıyla bakmaya kıyamayacak kadar eşsiz bir güzellik. Ama bu güzelliğe bile tüfek doğrultanlar oluyor.
Ateş gözlü bir uzun bacak, geçtiğimiz günlerde saçma parçalarıyla vurulmuş halde bulundu. Gökyüzündeki sonsuzluğun kucağından insanın zalimliğinin hüküm sürdüğü yeryüzüne düşmüştü. Yarası kanadındaydı. Şansı, başta yaver gitmişti. Bir grup duyarlı genç, onu bulmuş ve evinde avcılık kurbanı flamingolarla yaşayan doğa fotoğrafçısı Alper Tüydeş’e ulaştırmıştı. Tüydeş de onu hayatta tutmak için büyük çaba harcadı. Veterinere götürüp yarasını sardı. Kuvvetlenip tekrar uçabilsin diye derelerden balık ve kurbağa topladı. Ama bir türlü olmadı. Minik bedeni saçma yarasını kaldıramadı. Ne de olsa yaşamı zalim bir namlunun ucundaydı. Aynı, av olarak görülen diğer hayvanlar gibi.
Avcıların önüne atılanlar
Mesela “üveyik” ve “elmabaş pakta”. Bu iki türün de nesli dünya ölçeğinde tehlikede! Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin (IUCN) verilerine göre, üveyik nüfusu son 40 senede yüzde 78, elmabaş patka nüfusu ise son 20 yılda yüzde 50 azaldı. Bu yüzden “Kırmızı Liste”deler ve korunmaları gerekiyor. Ama çarşamba günü toplanan Merkez Av Komisyonu, bu iki kuş türünü yine namlunun ucuna sürdü. Toplanan binlerce imza ve Tarkan’ın da aralarında bulunduğu doğaseverlerin “Öldürme yaşat” çağrılarına rağmen, avcıların bir av gününde 3 üveyik (Streptopelia turtur) ve 2 elmabaş patka (Aythya ferina) vurmasına izin verildi. Aslında bu karar pek de sürpriz olmadı. Ne de olsa tarihi yazan hep avcılardı. Merkez Av Komisyonu’nun 21 üyesinden 10’unun avcılardan oluşması, aksi bir kararı sürpriz kılardı. Daha kararın mürekkebi kurumadan Tunceli’de dağ keçilerinin ihaleyle ava çıkarılması da bunun bir diğer işareti oldu. Avcılık, yaban hayatına karşı bir kez daha kazandı.
Av turizm midir?
Mevcut yapıda “aslanların tarih yazıcılığını avcıların elinden alması” oldukça zor. “Av turizmi” adı altında ayı, dağ keçisi, geyik, yaban koyunu ve karacaların para karşılığı öldürüldüğü bir düzen hâkim. Bunu, değiştirmeye çalışan doğaseverlerin de yolu güç ve çetrefilli. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) varacak kadar uzun bir hukuk mücadelesi yürüten çevreci Avukat Senih Özay’ın yaşadığı süreç de bunun kanıtı. Özay, 2015 yılında ayıların para karşılığı öldürülmesine yönelik ihalenin iptali için Ankara 16. İdare Mahkemesi’ne dava açmıştı. Mahkeme, “Ayılar köylülerin balını yiyor” diye idareyi haklı bulmuştu. Özay, karara itiraz etmiş ama itirazı kabul edilmemişti. Sonra da Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu Özay, oradan da sonuç çıkmayınca son çare; uluslararası hukuka taşımıştı dosyasını. Geçtiğimiz günlerde AİHM’in kararı ulaştı eline. AİHM de davayı kabul edilmez bulmuş. Ancak Senih Özay, yine de geleceğe dair umutlu. “Bir gün gelecek ayıların da geyiklerin de hukukuna şahit olacaksınız” diyor.
Umarım, o gün çok da uzak değildir.