Dünya Doğa Koruma Birliği’nin yeni raporu, 16 kuş türünün yok olma tehlikesinin hızlandığını ortaya koyuyor. Bu kuş türlerinden 5’i Türkiye kıyılarında da görülen türler. Peki, kuş türlerinin yok oluşunun en büyük suçlusu kim?
Eşi benzeri görülmemiş bir krize tanık oluyoruz. Yaşam alanları yok oluyor ve bir milyona kadar tür yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu durum, onlara bağımlı milyarlarca canlının yaşamını ve bölgesel geçim kaynaklarını da tehdit ediyor. Yaşam; karada, denizde ve havada SOS veriyor. Yüksek tehdit grubunda yer alan canlılardan biri de kuşlar. Her sekiz kuş türünden birinin nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya ve küresel olarak kuş türlerinin yüzde 60’ı azalma eğiliminde.
Dünya Doğa Koruma Birliği’nin (IUCN) yeni raporu, 16 kuş türünün yok olma tehlikesinin hızlandığını ortaya koyuyor. Bu kuş türlerinden 5’i Türkiye kıyılarında da görülen türler. Son veriler, göçmen kıyı kuşlarının popülasyonlarındaki ciddi azalmayı dolayısıyla pek çok ekosistemin de iyi durumda olmadığını ortaya koyuyor. Özellikle kuşların göç yolları boyunca habitat kaybı ve iklim değişikliğine bağlı riskler, türlerin yaşam alanlarını daraltarak hayatta kalma şanslarını azaltıyor. Türkiye coğrafyası zaten birçok türü yitirmiş durumda. Orman horozu, yılan boyun, ince gagalı kervan çulluğu artık sadece kitaplarda yer alan türler. Kutup martısı, yakalı toy, gri başlı kız kuşu, yaz ördeği, sarıkamışçın da artık çok nadir rastlanan kuş türleri arasında. Nesilleri ya tükendi ya da tükenmek üzere.
İnsan faktörü
Kuşların ölümünde insan payı oldukça yüksek. Avlanma sebebiyle her yıl bir buçuk milyon, enerji hatlarına çarparak bir milyon ve trafik nedeniyle de yaklaşık iki milyon kuşun yaşamını yitirdiği hesaplanmış. Diğer yandan kentlerde hızla yükselen cam cepheli binalar ve ışıklandırmalar da kuş çarpmalarına yol açıyor. Kuşlar için bir diğer tehdit de tarım kimyasalları. Özellikle neonikotinoid türü pestisitlerin kuş popülasyonunda ciddi bir kayba neden olduğu biliniyor. Dünya Doğa Koruma Birliği’nin raporu, kuş popülasyonlarındaki dramatik düşüşün büyük olumsuz etkilere yol açacağına işaret ediyor. Ekosistemde her canlı birbirine bağlı. Kuşların yok olması tüm ekosistemleri etkiliyor ve besin zinciri bozuluyor.
Tehlike altındaki 5 tür
IUCN’nin raporuna göre, tehlike statüsü artan Türkiye’deki 5 kıyı kuşu türü şöyle:
* Gümüş yağmurcun (Pluvialis squatarola): Yüksek bir dağılıma sahip olsa da son üç nesilde yüzde 30 oranında azalma gösteriyor ve ‘Yaygın’ (LC) kategorisinden iki kategori birden atlayarak ‘Hassas’ (VU) olarak listeleniyor. Habitat kaybı, avlanma ve rahatsızlık gibi tehditler başlıca nedenler arasında yer alıyor.
* Sürmeli kum kuşu (Limicola falcinellus): Son 13 yılda yüzde 30’un üzerinde bir azalma gösteren bu tür, Avrupa’daki üreme alanlarında habitat kaybı ve göç yollarında çeşitli tehditlerden etkileniyor ve ‘Yaygın’ kategorisinden iki kategori birden atlayarak ‘Hassas’ olarak listeleniyor.
* Taşçeviren (Arenaria interpres): 750 bin -1.750 bin arasında bireyden oluşan bu tür, geniş yayılışı olmasına rağmen son üç nesilde yüzde 20-29 oranında azalma ile ‘Yaygın’ kategorisinden ‘Tehlike Altına Girmeye Yakın’ (NT) kategorisine geçti.
* Kızıl kum kuşu (Calidris ferruginea): Son üç nesilde yüzde 30-49 oranında bir düşüş yaşayan bu tür, habitat kaybı, iklim değişikliği ve avlanma gibi nedenlerden dolayı risk altında. Tür, ‘Tehlike Altına Girmeye Yakın’ kategorisinden ‘Hassas’ kategorisine yükseldi.
* Kara karınlı kum kuşu (Calidris alpina): Geniş bir popülasyona sahip olmasına rağmen yüzde 20-29 oranında bir azalma gösterdiği için ‘Yaygın’ kategorisinden iki kategori birden atlayarak ‘Hassas’ kategorisine geçti.
Anadolu’daki kuş adları
Alfa Yayınları’ndan çıkan “Anadolu Kuş Adları Sözlüğü”nde, Türkiye’nin iklim, coğrafya ve kıtalar arası konumundan dolayı yerli, göçmen ve ziyaretçi kuş türlerinin toplam sayısının, son kayıtlara göre 497’ye ulaştığı bilgisi yer alıyor. Türkiye’ye yerleştikten sonra Osmanlı mutfak tarihini ve kültürünü araştıran Priscilla Mary Işın ve Merete Çakmak’ın imzasını taşıyan çalışmada, bazı Türkçe kuş adlarının hikâyelerine de yer verilmiş. Terkos Gölü’nde avlanan ‘vezne boşaltan kuşu’ adını, hızlı uçması ve manevra kabiliyetinin yüksek olması nedeniyle, ‘barutluk boşaltan ördek’ deyişinden almış. Çalışmada kuşlarla ilgili rastlanan ilginç bilgiler ise şöyle sıralanıyor: “Divânu Lugâti’t Türk”te, tuğrul adlı yırtıcı kuş için “Bin kazı öldürür, bir tanesini yer” ve baybayuk için ise “Kelebek kuşu denilen bir kuştur. Yuvasını ağaç dalları arasında zenbil şeklinde yapar, güzel öter. Bu bilgilerden tuğrulun, ak doğan, baybayukun sarıasma olduğu anlaşılıyor. Redhouse’un sözlüğünde bir baykuş türü olan zağanosun (puhu, Bubo bubo) avcı kuş olarak eğitildiği bilgisi verilir. Bu kuşun adını lakap olarak taşıyan Zağanos Paşa (ö. 1464) örneğinde olduğu gibi, çağrı, turgay, şahin, tuğrul gibi kuşların erkek adı olarak kullanılması dikkat çekicidir. Türk kültüründe kuşların önemli yerini yansıtan adlar arasında onların davranışları ve insanlarla ilişkilerini yansıtanlar bulunuyor. Leylek için kullanılan hacıbaba adı, hem göçer olması hem de kutsal kimliğinin ifadesidir. Şah kartalı ve kara akbaba için kullanılan uşakkapan (çocuk kapan) adı, bu büyük ve güçlü kuşların insanlarda uyandırdığı korkuyu gösterir.”