Flamingoların yaşam alanı Akgöl, haziran ayında tamamen kurudu. Ardından öğrendik ki, Karagöl ile Tecer de Akgöl’le aynı kaderi paylaşmış. Birkaç hatfa önce de Kuyucak Gölü çöle döndü. Oysa ki, koruma altındaki kuş cennetiydi
Maalesef su kaynaklarımız hızla azalıyor. Pervasızca, su fakirliğine doğru yol alıyoruz. Pervasızca diyorum, çünkü su ayak izimiz çok ama çok fazla. Günde 5 ton su tükettiğimizin birçoğumuz farkında bile değil. Gerçi 5-10 yıla kalmaz anlayacağız, suyun sonsuz olmadığını.. Projeksiyonlara göre 10 yıl sonra su stresi yaşamaya başlayacağız. Bugün kişi başı günlük 210 litre suyumuz varken, 2050 yılında su varlığımız 150 litrenin altına inecek. Bu da neredeyse su fakirliği demek! Ne yazık ki, hoyratlığımızın kurbanı gelecek nesil olacak. Oysa, çocuklarımıza temiz ve erişilebilir su kaynakları bırakmakla mesuldük. Su gibi aziz olunan coğrafyaya, su bilincini kazıyamadık.
O bilinç için çabalayanlar artık tek şansımız. Ab-ı Hayat Anadolu Su Medeniyetleri Müzesi’ni kuran Recep Ali Topçu gibi isimler mesela. Sahibi olduğu İkitelli’deki Adell Armatür fabrikasının bir katını su müzesine dönüştüren Topçu, öğrenci ve araştırmacılara insanlık tarihinde suyun izini görme imkanı sunuyor. Müze, kısa bir zaman önce UNESCO’nun Dünya Su Müzeleri Birliği’ne de kabul edilmiş. Nasıl edilmesin. Geç Roma döneminden Bizans’a, Selçuklulardan Osmanlı’ya kadim medeniyetlerin su kültürüne dair 3 bini aşkın eşsiz eser var müzede. Aslan başlı musluk, müren balığı motifli çeşme, teneşir kazanları, şifa kapları, toprak matara ve porselen ibrikler oldukça etkileyici. ‘Su kardeşliği’ni temsil eden koleksiyon, yaşamın suyla filizlendiğine vurgu yapılarak kurgulanmış. Suyun değdiği tüm nesneler, suyun tarihi değerine ışık tutuyor. Müzeyi, suya layık olduğu değeri vermek için açtıklarını söyleyen Topçu, su tasarrufunu ilke edinmiş. Fabrikada her lavaboda su ayak izi levhaları var. Peçeteyi kullanırken kaç litre suyla üretildiğini biliyorsunuz. Üretilen armatürlere de dakikada 9 litre sınırı konulmuş. İşletmede su hasadı yapılıyor ve atık gri su tekrar kullanılıyor. Topçu, her damla sudan sorumlu olduğumuzun bilincinde; “Neticede bir damla sudan yaratıldık. En saf halimizle ana rahmine bir damla su olarak düştük. Suyu israf ediyorsak Afrika’da susuzluktan ölenlerin de sorumlusuyuz. Su layık olduğu değeri bulmalı ama gün geçtikçe suyumuz bitiyor, kirleniyor. Saf halimizle yola devam etmek için suyun saflığının farkına varmalıyız. Bu müzenin buna imkan sağlamasını istiyoruz. Müze ücretsiz. Yakın zamanda buradaki eserlerden Tarihi Yarımada da bir sergi açmayı planlıyoruz.”