15 Ekim Salı, Dünya Kadın Çiftçiler Günü. Soframıza gelen hemen her gıdada şüphesiz ki, kadının emeği ve izi var. Hayatı yeşerttikleri gibi toprağı da onlar yeşertiyor.
Yaşamın her alanında olduğu gibi kırsalda da artık büyük dönüşümlere imza atıyor kadınlar. Şanslıyız ki, hâlâ bereketli topraklara sahibiz ve hayallerinin peşinde inatla koşturan kadınlar var. 15 Ekim Salı, Dünya Kadın Çiftçiler Günü vesilesiyle onların hikâyelerine kulak vermek büyük mutluluk. Gelin kırsalı dönüştüren o kadınların hikâyelerine bakalım.
Aile çiftliğini kadınlar yönetiyor
Berrin Yetkin Var yaklaşık 10 yıl önce kurduğu Gönen Merkez Tuzakçı Hasanbey Tarımsal Kalkınma Kooperatifi sayesinde yüzlerce kadının hayatını değiştirmiş. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğiyle başlayan yolculuk, zamanla tıbbi aromatik bitki ve gıda üretimine evrilmiş. Şimdiyse yün işleme tesisi kurmuşlar. Artık fabrika sahibi kadınlar. Onları bu yola sevk eden ise tarımın temel sorunu, “tüccar düzeni” olmuş: “Kooperatifi kurduktan sonra FAO’yu ilk kez canlı hayvan hibesine ikna ettik ve Koyunculuk Enstitüsü’nde eğitim aldırdığımız bölgedeki 25 kadına, 14 koyun 1 de koç verdik. Şimdi kadınların yönettiği, 25 küçük aile çiftliğimiz var. Kadınlar, yılda 24 kuzu sattığında asgari ücret kadar gelir elde ediyor. 30 kuzunun üzerine çıkarlarsa da âdeta girişimci patron oluyorlar. Projeye 450 koyunla başlamıştık şu an sayı bini geçti. O kadınlar artık düzenli gelire sahip sürdürülebilir bir yaşam kurdu. Koyunculukta, yünlerin değerini fark ettik. Baktık ki, tüccar kilosu 5 liradan bizden aldığı yünü, yıkayıp temizleyip 80-90 liraya bize geri satıyor. Hemen bir proje yazdım; destekle tesisimizi kurduk, şimdi yünümüzü biz işliyoruz. O yünle de eğer makine desteği alırsak alez ve yorgan üreteceğiz. Yün yıkama suyunu da toprağımızda gübre olarak kullanıyoruz. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nden bölgedeki diğer yünleri toplamak için lojistik destek talep ettik. Kadın Kaz Çobanları projemizle de, Kaz Dağları’nın eteğinde kaz yetiştiriyoruz. Açtığımız restoranda kaz yemeklerini, özel rezervasyonla sunuyoruz.”
Ödüllü doktoralı ziraat mühendisi
Yeşim Bekyürek doktoralı bir ziraat mühendisi. Kayseri’de başlattığı organik tarım hareketi, önce Kocasinan Ekolojik Pazarı’nın doğuşuna vesile olmuş. Pazarda, üreticiler 12 yıldır doğrudan tüketiciye sağlıklı gıda ulaştırıyor. Diğer yandan yine Bekyürek’in kurucusu olduğu Kaçem Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi’nde de kadınlar, organik meyve, sebze ve tahılları işleyerek, katma değerli ürünlere dönüştürüyor. Kırsala yönelik projeleriyle “Toprağın Kadını”, “Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar” ödüllerine layık görülen Bekyürek, kırsaldaki üretimin sürdürülebilir kılınması hâlinde kadınların hayatlarının nasıl değiştiğini şu sözlerle anlatıyor: “Pazar, sağlıklı üretimin doğrudan aracısız tüketiciye ulaştığında, küçük üreticinin üretime kazançlı bir şekilde devam edebildiğini ortaya koydu. Bu da üretici aileleri ve o ailelerin en önemli parçası olan kadınların, güçlenmesine olanak sağladı. Kadının rolü güçlendiğinde çarpan etkisi yüksek oluyor. Gençler okutuluyor, girişimcilik yeşeriyor. Bu üretim şeklini tüm Türkiye’ye yaymamız gerekiyor. Çünkü tarımsal üretimin devamı için başka bir seçeneğimiz yok.”
O kültürü yeniden canlandırmak
Nuran Bakay, Ağva’nın ilk ve tek kadın kooperatifi, Yıldız Yolu Kadın Kooperatifi’nin kurucularından. 19 kadını buluşturan kooperatif, gıda ve tekstil ürünleri üretiyor. Hedefleri ise bir dönem bölgenin temel tarım ürünü olan keteni, tekrar ait olduğu topraklara döndürmek. Bucaklı köyünde keten eken Bakay, “1980’li yılların sonlarına kadar Şile ve Ağva yöresinde en çok keten tohumu ekilirmiş. Köylüler tohumundan çıkardığı yağı yemeklerde kullanır, keten sapı liflerinden de ihtiyaç duydukları giyisileri geleneksel yöntemlerle üretirmiş. Tabii zamanla bu kültür yok olmaya yüz tutmuş. Biz bunu yeniden canlandırmak istiyoruz. İlçe Tarım Müdürlüğü ve Şile’deki diğer kooperatifler de keten ekimine başladı. Bölgede üretilecek keteni, geleneksel tekstil ürünlerine dönüştürecek bir tesis kurma hedefimiz var. Diğer yandan da bölgedeki endemik bitkilerden ürettiğimiz gıda ürünlerini ve el işlemelerini satarak kadınların gelir elde etmesini sağlıyoruz” diyor.
Yeni dostluklarla yol arkadaşlığı
Ufuk Kurt, Artvin gibi endemik bir coğrafyada 15 kadınla birlikte üretim yapan kadın çiftçilerden. Kılıçkaya Kadın Kooperatifi’ni kuran Kurt, bölgeye has kahverengi pirinç, kılçıklı buğday, kavut unu, süt mısır unu gibi tahıl ürünlerinin yanı sıra, ormandan topladıkları kuşburnu ve kızılcıklarla reçel ve marmelat ürettiklerini anlatıyor. Kooperatifi kurduktan sonra hayatlarının değiştiğini anlatan Kurt, “Yeni dostluklar oluşturduk. Burası hepimize terapi gibi geldi. İş yaparken bile dinleniyoruz. Diğer yandan atalarımızın üretip tükettiği gıdaları yeniden ait oldukları toprağa kazandırma gibi bir misyonumuz var. Türkiye’de kahve yoktur mesela ama burada eskiler, fasulye kahvesi yapıp içerlermiş. Şimdi o kahvenin yapıldığı soya fasulyesini yeniden üretiyoruz. Kahveyi yaygınlaştırmak için de ARGE çalışmalarımız sürüyor” bilgisini veriyor.