Tam çilek mevsimi başlamışken öğrendik ki; ABD’de çilek yine “en kirli gıda” listesinin ilk sırasında. Benzer şekilde geçen yıl da birinci sırada çilek vardı. Peki neden?
"En kirli gıda" listesi, ABD’de sebze meyvelere yönelik yapılan tarım zehri (pestisit) analizlerinin sonuçlarına dayanılarak hazırlanıyor. Hazırlayan da Çevre Çalışma Grubu (EWG). Çileğin pestisit maruzluğu açısından arka arkaya “en kirli” meyve olmasının nedeni ise yetiştirme esnasında birden fazla tarım zehrinin uygulanması. Bu durum ABD’de de böyle Türkiye’de de. Nereden mi biliyoruz? Araştırmaların sonuçlarından. Literatüre yansıyan çok sayıda araştırma, çilekte sakıncalı tarım listesinin en üst basamağında yer alan chlorpyrifos ve dichlorvosun sıklıkla kullanıldığını ortaya koyuyor. Neyse ki bu iki zehir, yakın geçmişte Türkiye’de yasaklandı. Artık çilekte bu iki tehlikeli kimyasalın kullanılmaması gerekiyor.
Zehir kokteyli etkisi
Ancak biliyoruz ki başka zehirler hâlâ kullanımda. Çilek üretiminde ruhsatlı 10’a yakın pestisit kullanılabiliyor. Ve yakın zamanda İzmir’de yapılan bir çalışma, analiz edilen çileklerde 9 farklı tarım zehri kalıntısı bulunduğunu gösteriyor. Saptanan kalıntı oranları sınır değerleri aşmasa da, aynı anda birden fazla zehrin “kokteyl etkisi”ni göz ardı edemeyiz. Diğer yandan daha önce bu köşede bahsettiğimiz geniş çaplı bir başka araştırmada da, çilekte 22 farklı tarım zehri saptanmıştı. O araştırmada çileklerin yüzde 28.5’inde limit üstü zehir kalıntısı çıktığını hatırlatalım. Ve bulunan zehirlerin önemli bir bölümü de öyle yıkayarak meyveden arındırabileceğimiz pestisitler değil. O nedenle çilek, yemeden önce yetiştirme şartlarını sorgulamamız gereken gıdaların ilk sırasında olmayı fazlasıyla hak ediyor.
Tabii dikkat etmemiz gereken sadece çilek değil. Yazının başında “Neyse ki yasaklandı” diye andığım “chlorpyrifos” zehrinin Türkiye’deki narenciye bahçelerinde âdeta cirit attığını not düşelim. Avrupa Birliği Gıda Alarm Sistemi’nin son birkaç aydaki uyarıları, Türkiye’den alınan limon, greyfurt, mandalina, portakal ve biberde birçok kez chlorpyrifosun saptandığını ortaya koyuyor. İhraç edilen ürünlerde dahi yasak zehrin bulunması, iç tüketimde de bu maddeye sıklıkla maruz kaldığımızı göstergesi. Chlorpyrifos, sinir sistemini felç ederek canlıları öldüren bir zehir. Çalışmalarda bu maddenin anne karnındaki bebeğe bile sirayet ettiği anlaşıldı. Zaten yasaklama kararları da bu bilgi sonrasında alındı. Hatta Rusya’nın narenciye ürünleri için aldığı ithalat yasağı kararında bu kimyasalın etkili olması muhtemel.
Pestisitleri biliyor muyuz?
Aslında uluslararası ticaret, zehirlerden arınmamız için önemli bir fırsat. Eğer denetim yetersizse ancak pazarın kuralları çiftçiyi sağlıklı üretime zorlayabiliyor. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçı Birliği’nin bir yıl önce başlattığı “Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz” projesi, buna iyi bir örnek. Kalıntı nedeniyle meyve sebze ihracatı zora girince, Birlik ürün analizleri yaparak çiftçileri sağlıklı üretim için yönlendirmeye başladı. İhracata konu 9 üründe hastalık ve zararlılarla entegre mücadele için çiftçilere danışmanlık sağlanıyor. O ürünler arasında çilek de var. Tabii sağlıklı çilek yemek, Avrupalı’nın olduğu kadar bizim de hakkımız.