Dost akşamyıldızını, bantofu, karaca çarşağını, çöl koşarını, alacasansarı daha önce duydunuz mu? Yaşamları bozkır ekosistemine bağlı bu hassas türler, bozkırlarda yaşanan tahribat yüzünden zor durumda
Göbeklitepe kazılarıyla tarihin seyrini değiştiren Şanlıurfa bozkırları, günümüz tarımı için de önemli bir gen kaynağı. Buğdayın atası ilk o bozkırlarda yeşermiş. Mercimek ve nohudun yabani akrabaları da yine o geniş ve kurak düzlüklerde hayat bulmuş. Ancak bozkır, maalesef bugün zor durumda! Başta küresel iklim değişikliğine bağlı kuraklık olmak üzere; aşırı otlatma, tarım zehirleri, yerleşim alanlarının genişlemesi ve kirlilik, bozkır ekosisteminde ciddi kayıplara yol açmış. En yıkıcı etki de florada yaşanıyor. Dicle körmeni, dost akşam yıldızı, harmel, kirpi nohudu, karaca çarşağı, sahra sıracası, Antep kafesotu, bantof ve mürdümük gibi endemik bitki türlerinin bazıları yok olmaya yüz tutmuş. Tabii bu bitkilerin kaybı, tıp ve biyoteknoloji alanında değerlendirilebilecek potansiyel genetik mirasın da elimizden kayıp gitmesi anlamına geliyor.
Gezme ceylan
Yine Urfa bozkırlarına has bazı hayvan türleri de aynı bitkiler gibi birer birer yok oluyor. Soylarının tehdit altında olmasının birincil nedeni ise ne yazık ki kaçak avcılık! Mesela ceylan. Küresel ölçekte nesli hassas türler arasında olmasına karşın, nicesinin soluğu, avcıların kurşunuyla kesilmiş. Boşuna değil yani, “Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar” türküsünün o bozkırlarda yakılması. Hâlâ fenerlerle yavru ceylan avı düzenleyenler olduğunu söylüyor Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) yetkilileri. Bir yavru ceylanı 8-10 bin liraya satmak için, anne-babasından acımasızca ayırıyorlarmış yavruları. Bunu önleyebilmek için de DKMP, Kızılkuyu’nun en hâkim tepesine bir “Ceylan üretme istasyonu” kurmuş. 75’inci Yıl Ceylan Üretme İstasyonu’nda 300’e yakın ceylan var. Nesilleri tükenmesin diye koruma altında büyütülüyor ve belirli olgunluğa erişenler doğaya salınarak türün devamlılığı sağlanıyor.
Road Runner denli hızlı
Fakat çöl koşarı (Cursorius cursor), ceylanlar kadar şanslı değil! Tehlike anında uçmaktan ziyade koşarak olay yerini terk etmesinden mütevellit, gerçek “Road Runner” olarak anılan bu sevimli hayvan, Şanlıurfa bozkırlarına eskisi kadar uğramaz olmuş. Bozkırların tarım alanına dönüşümü ve avcılık nedeniyle popülasyonunun azaldığı belirtiliyor. Aynı, büyük kızkuşu ve bozkır kartalı ile kılkuyruk bağırtlak gibi onlar da eskiye oranla çok daha nadir rastlanan türler haline gelmiş. Tüm bu kuşların beslenip üremek için bozkır alanlara ihtiyaç duyduğunu anlatan Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ornitoloji Araştırma Merkezi görevlisi Doç. Dr. Kiraz Erciyas Yavuz, “Eğer habitatlarını koruyamazsak bu türlerimizi tamamen yok edeceğiz” uyarısında bulunuyor.
FAO devrede
Tabii sadece son 50 yılda bozkır varlığımızın yaklaşık yarısını yitirdiğimiz gerçeğini göz önüne alırsak, o günler pek de uzak sayılmaz. Buna mani olmak için Şanlıurfa Bozkır Koruma Eylem Planı’nı hazırlayan BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ise ildeki 3 proje alanında bozkır biyoçeşitliliğinin korunmasına yönelik 10 yıllık bir çalışma başlattı. Projenin koordinatörü Nihan Yenilmez Arpa, öncelikle nesli tehdit altında olan türlere yöneldiklerini anlatarak, genetik kaynakları yerinde muhafaza etmeyi hedeflediklerini belirtiyor. Proje kapsamında tarım ve hayvancılık faaliyetleri nedeniyle zarar görebilecek alanlarda gelir getirici alternatifler planlanıyor.
Arıcılığın desteklenmesi, süs ve tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliğine dair uygulamaların özendirilmesi öncelikli hedefler. Özellikle bölge bitkisi ters lalenin üretimiyle iyi bir başlangıç yapılacağı umuluyor. Ayrıca bölgenin turizm potansiyeli de önemli bir avantaj olarak görülüyor. Karahantepe’nin proje alanında yer alması, bölgede Soğmatar kalıntıları ile Şauyb antik kentinin bulunması, kırsal turizm umudunu yeşertmiş durumda. Bozkırların ve bozkıra bağlı hassas canlı türlerinin de bu umuda ihtiyacı var.