2016 - 2018 yılları için hazırlanan Orta Vadeli Program, önümüzdeki yıllarda neler olup bitebileceği hakkında bilgi veriyor.
Tabii ki programda yer alan hedefler aynen gerçekleşmeyebilir. İnsanlar, şirketler için (tüketici, yatırımcı, üretici için) önünü görmek, çok önemli. Program, önünü görmeye çalışanlara yardımcı olacak bir doküman.
Önemli olan büyümedir. Büyüme, istihdam yaratır, gelir yaratır.
- Orta Vadeli Program’a göre, 2015 büyümesi yüzde 3 olacak. 2016’da büyüme yüzde 4 tahmin ediliyor. Daha sonraki yıllarda yüzde 4.5 ve 5 büyüme tahmini var.
- Büyümenin itici gücü yatırım. Yatırım iç ve dış kaynaktan sağlanan imkânlarla yapılır.
Yatırımların yeterlilik ölçüsü, yatırımın gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) göre büyüklüğüdür. 2015 yılında GSYH’nin yüzde 19.8’ine kadar gerileyen yatırımların GSYH’ye oranının 2016’da yüzde 21.6’ya çıkarılması hedef alınıyor.
Yatırım için yurt içi tasarrufların yetersizliği nedeniyle dış kaynaklara bağımlılık devam ediyor.
2015 yılında GSYH’nin yüzde 14.6’sına gerileyen iç tasarrufların, 2016 yılında GSYH’ye oranın yüzde 17.2 olacağı belirtiliyor.
Yatırımlar ile iç tasarruflar arasındaki açığı, yurt dışından gelen dövizlerle kapatıyoruz. 2015 yılında GSYH’nin yüzde 5.2’si oranında olan tasarruf açığının 2016 yılında yüzde 4.4’e ineceği varsayılıyor.
2016 yılına kadar büyümeye ihracatın katkısı olamayacak. Büyüme büyük ölçüde yurt içi talebe (tüketime) dayalı olarak gerçekleşecek.
- 2016 yılına kadar 1 milyon 830 bin kişiye yeni iş imkânı yaratılmasına rağmen işsizlik oranı yüzde 10’larda dolanacak. Çünkü 2016 yılına kadar yıl ortası nüfusta 2.5 milyon artış olacak.
- Dış ticaret açığı 65 milyar dolardan 75 milyar dolara yükselecek. İhracat 2015’den 2018’e 50 milyar dolar artacak. Cari açık (döviz açığı) her yıl yaklaşık 35 milyar dolar dolayında gerçekleşecek.
- Enflasyonda hedef 2016 yılında yüzde 6.5 olarak belirlenmiş. 2018 hedefi ise yüzde 5 oranında.
Bütün bunlar ne gösteriyor? Bütün bunlar ekonomide 2018 yılına kadar “Böyle geldi, böyle gitsin” politikasının benimsendiğini gösteriyor. Orta Vadeli Program’ı hazırlayanlar, “Zorlamaya gerek yok... İdare et abicim” diyorlar.
Dolar gitti SAP geldi
Hani biz, ‘Kişi başı milli gelir (GSYH) 3.500 dolardı, kısa zamanda 10 bin dolara çıktı’ diyerek sevinirdik ya... Kişi başı milli gelir 2008 yılında 10 bin dolara çıktı ama orada kazık çaktı. Bir türlü 10 bin dolardan 11 bin dolara çıkamadık. Derken 2014 yılında bir yıl önceki rakamın altına indi.
Durumu pembe göstermekte çare tükenmez. Bundan sonra kişi başı milli gelir “cari dolar fiyatı” ile açıklanmayacak “Satın Alma Gücü Paritesi” (SAP) ile açıklanacak.
- GSYH cari fiyatla TL olarak hesaplanıyor. Sonra doların yıl ortalaması fiyatına bölünüyor. Böylece yılın cari dolar fiyatı ile, dolar olarak GSYH rakamı bulunuyor.
- Sonra dolar olarak bulunan yıllık GSYH rakamı yıl ortalaması nüfus sayısına bölünüyor. Böylece kişi başı dolar olarak GSYH rakamı bulunuyor.
- Dolar olarak GSYH 2014 yılında 802 milyar dolardı. Yıl ortalaması nüfus 76.9 milyondu. Kişi başı gelir 10.428 TL olarak hesaplandı.
2015 yılında sabit fiyatlarla GSYH yüzde 3.0 oranında büyüse de, doların ortalama fiyatı 2.73 olunca, dolar olarak GSYH 802 milyar dolardan 706 milyar dolara gerilemiş olacak. Bu rakam yıl ortalaması 77.7 milyon nüfusa bölününce kişi başı gelir 9.081 dolara düşecek. 2016 yılında 8.834 dolar olacak.
Açık anlatımla sabit fiyatlarla milli gelir artarken, dolar fiyatı ile milli gelir ve kişi başı gelir gerilemiş duruma düşecek.
- İşte bu moral bozucu görünümden kurtulmak için bundan sonra kişi başı GSYH cari dolar fiyatı ile değil, doların Türkiye’deki Satın Alma Gücü Paritesi (SAP) ile hesaplanacak.
- SAP ile kişi başı gelir 2014 yılında 19.054 dolardı. 2015 yılında yüzde 2.3 artmış olacak 19.506 dolara yükselecek.
Satınalma Gücü Paritesi (SAP) nedir?
Satınalma Gücü Paritesi (SAP), ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıklarını ortadan kaldırarak, farklı para birimlerinin satın alma gücünü eşitleyen bir değişim oranı. SAP, belirli bir mal ve hizmet sepetinin satın alınabilmesi için gereken ulusal para tutarlarının oranı şeklinde hesaplanmaktadır.
Büyüsek bile dolar arttıkça GSYH küçülürGSYH (Milli Gelir) büyüklüklerinin uluslararası karşılaştırmalarında, dolar ile hesaplanan GSYH rakamları kullanılıyor.
Milli para ile hesaplanan GSYH rakamı cari dolar fiyatına bölünüyor. Ne var ki, dolar fiyatı büyümeden bağımsız değişiyor. Ekonomi büyüse de dolar fiyatı çok artmış ise, dolar ile ekonomi küçülmüş oluyor. Şimdilerde bizim başımız dolar fiyatı ile dertte.
Kalkınma Bakanlığı geleceğe ait hesapları yaparken dolar fiyatındaki artışı ne kadar küçük tutsa da (sabit fiyatlarla artacak olan) GSYH, dolar fiyatı ile küçülüyor.
2016 için dolar fiyatı tahmini 3.09 TL. 2017 yılı için 3.25 TL. 2018 için 3.30 TL. Dolar fiyatları artışı bu kadar düşük tahmin edildiği halde, dolarla hesaplanan milli gelir 2015’de 823 milyar dolarken, 2016 yılında 694 milyar dolara kadar gerileyecek, ancak 2018 yılında tekrar 800 milyar dolara çıkacak.
Yetersiz de olsa gerçek büyüme varÖnemli olan büyümek. Büyümenin gerçek ölçüsü sabit fiyatlarla (enflasyondan arındırılmış fiyatlarla) ekonominin katma değer yaratma gücünün artması.
Biz (kazaya belaya uğramaz isek) sabit fiyatlarla yüzde 3 dolayında büyüyen bir ekonomiye sahibiz. Önemli olan “Nasıl olsa yüzde 3 büyüyoruz“ diye sırt üstü yatmadan, büyüme hızını artırmak.
Ekonominin büyümesi başka, kalkınma başka, gelişme başka... Bir başka nokta daha fazla nüfus artışı nedeniyle ülkenin büyümesi ile kişi başı GSYH (gelir) büyümesi aynı değil.
Örneğin 2015 yılında ekonomi yüzde 3.0 büyüse, nüfus artışı nedeniyle halkımızın kişi başı gelirinde sadece yüzde 1.9 artış olacak.
Gelir dağılımı düzgün değil. Büyümeden herkes aynı ölçüde istifade edemiyor. Ama kişi başı gelir artışı halkın büyümeden nasiplenmesinin bir göstergesi.
2016 yılında büyüme yüzde 4.0 olursa kişi başı ortalama gelir artışı yüzde 2.9 olacak. Bir sonraki yıl yüzde 3.4’e çıkacak.
Ekonomi büyüyor da, halk bu büyümeden nasıl yararlanıyor diye merak edenler kişi başına sabit fiyatlarla GSYH artış oranlarını izleyecekler.
Sonuç, az da olsa, yetersiz de olsa, gerçek büyüme var. Kişi başına düşen gelir rakamlarında artış devam edecek.