Arçelik, yüzde yüz yerel sermayeli, Türkiye’de ve başka ülkelerde Türk markasıyla üretim yapan ve dış pazarlarda önemli paya sahip en büyük Türk firması.
Önce büyüklüğü hakkında bilgi vereyim, daha sonra nasıl büyüdüğünü anlatayım. Çünkü bir firma, “büyümek isteyince” durup dururken büyüyemiyor.
Dayanıklı tüketim malları sektöründe, beyaz eşya, ev elektroniği; elektrikli ev aletleri sektöründe, üretim, pazarlama ve satış sonrası destek hizmetleri veren Arçelik, 4 ülkede (Türkiye, Romanya, Rusya ve Çin’de), 11 ayrı üretim tesisinde, 17 bin çalışanıyla, kendisine ait 10 marka altında (Arçelik, Beko, Grundig, Altus, Blomberg, Elektra Bregenz, Arctic, Leisure, Flavel ve Arstil markalarıyla) üretim yapıyor. 100’den fazla ülkede ürünlerini pazarlıyor.
Beyaz eşyada Türkiye ve Romanya’da lider İngiltere pazarında 2’inci büyük. Batı ve Doğu Avrupa pazarında ilk 5 oyuncudan biri.
Yurt dışında değişik pazarlama kanallarını kullanıyor. Yurt içinde 1500 Arçelik ve 1500 Beko bayii ile doğrudan pazarlama ve satış sonrasına destek hizmeti veriyor.
Büyük olmak önemli
2009 yılı net satışları 6,6 milyar TL. Net kârı 503 milyon TL. 2009 yılı sonu itibarıyla öz kaynağı 2.7 milyar, toplam varlıkları 6.4 milyar TL idi.
Sermayesinin yüzde 57’si Koç Grubu’na, yüzde 20’si Burla Grubu’na ait.
Sermayesinin yüzde 23’ü halka açık. İMKB’de alınıp satılıyor.
Şimdi gelelim bugünkü gücün nasıl elde edildiğine.
Arçelik 1955 yılında kuruldu. Buzdolabı üreterek iç pazarda büyüdü. Kapalı ekonomide, gümrük duvarları koruması büyümesini teşvik etti. Fakat Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne girmesi ile sihir bozuldu. Gümrük Birliği’ne girildiği günkü yapısı ile Arçelik’in, küresel rekabet karşısında ayakta kalması imkânsız idi.
Koç Grubu ve Arçelik yöneticilerinin 2 seçeneği vardı. (1) Arçelik markasını ve tesislerini uluslararası bir firmaya satmak - Ki, satın almak için sıraya giren yabancı firmalar vardı. (2) Küresel rekabetin şartlarına uymak için yeniden yapılanarak rekabet gücünü artırmak.
Rekabeti göze alarak bir Türk firması olarak yola devam kararı alındı.
Rakipler ne yapıyor ise, rakiplerin gücü neye dayanıyor ise onun yapılması stratejisi benimsendi.
Büyüme Ar-Ge’den
1991 yılında Arçelik araştırma ve geliştirme merkezi ve ürün geliştirme bölümü kuruldu. Bu merkez ve bölümde şimdilerde 700’ün üzerinde araştırmacı çalışıyor. Yıllık araştırma ve geliştirme harcamaları 80-85 milyon TL dolayında. Türkiye’den yapılan uluslararası paten başvurularının yaklaşık yarısı Arçelik tarafından yapılıyor.
Arçelik kendi teknolojisi ile “ilk”leri ve “en”leri üretmeyi ve pazara çıkmayı hedef almış durumda.
Arçelik Grubu’nun tepe yöneticisi (Mülkiyeli) Levent Çakıroğlu, Arçelik araştırma ve geliştirme grubunun son yıllarda kendi sektörlerinde teknoloji yarışında önde koştuklarını söylüyor.
Elektrikli aletlerde yüzde 30’a varan enerji tasarrufu sağlayarak, elektrikli aletlerde daha az enerji kullanmaya karşı yüzde 60 verimli çalışma sağlayarak, sektörde fark yarattıklarını, bunun ise içeride ve dışarıda rekabet gücünü artırdığını belirtiyor.
Bunları neden yazıyorum. (1) Türk markası ile üretimini sürdüren en büyük Türk sanayi firmasını tanıtmak istedim. (2) Doğru stratejiler ile Türk sanayi kuruluşlarının küresel pazarlarda başarıyı yakalayabileceklerini anlatmak istedim.