Doktor sırası beklerken, masanın üzerinde duran sağlıkla ilgili dergileri karıştırıyordum. Hekimlerin sağlık konusundaki yazılarından biri dikkatimi çekti. Yazının başlığı “Su Deyip Geçmeyin” idi. Üroloji uzmanı Dr. Serdar Erkan’ın yazdıklarını okuyunca, yeterli su içmemenin sağlığımı nasıl olumsuz etkilediğini fark ettim.
Arada sırada değil, “düzenli” su içmeye karar verdim.
Dr. Serdar Erkan’ın anlattığına göre, vücudumuzun yüzde 70’i, yeryüzünün yüzde 75’i sudan oluşuyor. Su vücudun temel kimyası.
Hücreler susuz yapamıyor. Çünkü hücrelerdeki tüm kimyasal reaksiyonlar su aracılığıyla gerçekleşiyor. Dolaşımdan, sindirime, boşaltım sisteminden deri esnekliğine kadar birçok hayati fonksiyon su sayesinde gerçekleşiyor.
Suyun en önemli işi, asidik artıkların böbrekler yoluyla atılmasını sağlamak. Asidik artıkların hücrelerde birikmesi vücut yaşlanmasına yol açıyor.
Böbrekler susuz olmuyor
Böbrekler günde 150 litre kanı süzüyor. Dolaşımdaki kanın faydalı maddeleri vücut tarafından geri emiliyor. Kalanların ise dışarı atılması gerekiyor. Bu işi böbrekler yapıyor. Böbrekler vücutta oluşan sodyum, amonyak, ürik asit, üre gibi zehirli maddelerin vücuttan atılmasını sağlıyor. Vücudun süzgeci olan böbreklerden zehirli maddelerin dışarıya atılması için imkan ölçüsünde sulanması gerekiyor.
Böbrek taşlarının oluşması da yeterli miktarda su içmekle engellenebiliyor. Böbrek taşı, böbrekten atılan artıkların üzerinde biriken minerallerle oluşan tuzlar.Bu tuzlar su ile eritilmezse böbrek taşı oluşuyor.
Limon sıkmanın fazileti
İnsan vücudunun her 30 kg. ağırlığının su ihtiyacı günde 1 litre. 75 kg. ağırlığı olan vücudun normal günlük su ihtiyacı 2.5 litre su.
Meşrubatlar suyun yerini tutmuyor. Ancak bazı bitki çayları, melisa, papatya, rezene gibi çaylar ek fayda sağlıyor. Bunlar vücudun bedensel ve zihinsel dinlenmesine yardımcı oluyor.
Şimdi geldik “suya limon sıkmanın” faziletine. Limon asidik bir madde. İdrarın asidik olması, istenmeyen bir durum. Ne kadar alkali olur ise o kadar iyi.
Ne var ki limon (ve de elma sirkesi) vücuda girdikten sonra asidik özelliklerini kaybediyor. Alkali gibi hareket ediyor. Bu nedenle limonlu su tavsiye ediliyor.
Kaldı ki limonun içindeki sitrik asit, özellikle böbrek taşı sorunu olanlarda taşlardaki kristallerin erimesine yol açarak, sorunu hafifletiyor veya çözümüne destek veriyor.
Yumuşak su, sodyumdan zenginleştirilmiş, kalsiyumu az su olarak kabul ediliyor. İşte o nedenle tavsiye edilen sertliği (pH derecesi) 8.5 dolayında olan ve sert diye adlandırılan sular.
Sayın okuyucularım “Bunları okumuşsun, yazmışsın… Sen ne yapıyorsun?” diye sual eyleyecekler.
Su içmeye başladım.
Ama günde 2.5-3 litreye ulaşmak pek kolay değil. Yavaş yavaş alışacağım.
Su İle İlgili bir düzeltme: 5 Ekim 2015 Tarihinde “İyi de biz ne yapacağız A’bicim?” başlıklı yazıda, Ülker grubunun Japon DyDo- Drinco’ya satma kararı aldığı içecek markalarını sıralaraken Cola Turka, Çamlca Gazozu yanında yanlışlıkla Sırma Suyu’ndan söz etmişim. Özür dilerim. Satışan konu olan ‘Saka Suyu’dur. Sırma Suyu’nun Ülker Grubu ile ilgisi yoktur.
