Yılın ikinci yarısında ekonomide canlanmanın belirgin hale gelmesini bekliyoruz.
Canlanmayı başlatacak olan tüketici ve reel sektör güveninin artmasıdır.
Tüketici güvenindeki iyileşme ertelenen tüketim harcamaların artmasına imkan verir. Bunun ise bir olumlu, yanı bir olumsuz yanı vardır. Olumlu yanı talep artışının üretim artışını ateşlemesidir. Olumsuz yanı birikimlerin azalması sonucu iç kaynakların (tasarrufun) daralmasıdır.
Ekonomi denilince bizde kamuoyu gün içinde döviz fiyatını, borsa endeksini, faiz oranlarını ve altın fiyatını izler hale geldi.
İşte bu nedenle yılın ikinci yarısında ekonomi ne olur diye merak edenler aslında, faiz, dolar, altın fiyatı, borsa endeksi ne oluru merak ediyorlar.
Büyüme, üretim artışı gibi konular gündeme gelemiyor.
Bizde faizler çok yüksek
Dünya ekonomisinde ‘normalizasyon’un güçlenmeye başladığı görülüyor. Harcamalardaki ve yatırımlardaki canlanmaya dayalı olarak büyüme eğilimi, daha önce piyasaya salınan paraların geriye çekilmesine ve faiz oranlarında da ‘normalizasyona’ imkan veriyor.
Almanya’da 10 yıllık tahvil faizleri 10 baz puan yükselişle yüzde 0.57 seviyesine ulaştı. Bu seviyeler, yaklaşık birbuçuk yılın en yüksek düzeyleri. ABD 10 yıllık tahvil de, yüzde 2.39 seviyelerinde.
Referans faizlerdeki küresel çapta yaşanan yükseliş doğrultusunda, Türkiye 10 yıllık devlet tahvil faizi yüzde 10.67’nin üzerinde işlem görüyor.
Yabancı yatırımcı rüzgarıyla borsa endeksi 105 bini aştı. Borsamız dünyada en fazla kazandıran borsa. Kime kazandırıyor? Borsada işlem gören hisse senetlerini alan-satanlara kazandırıyor.
Borsada yeni halka arzlar yok. Açık anlatımıyla borsa ana işlevi olan ekonomiye kaynak yaratamıyor.
Kaynağa ihtiyacımız var
Kamu kesiminin ve özel kesimin çarklarının dönebilmesi için ek kaynağa ihtiyaç var.
Ana kaynak iç tasarruflar. İç tasarruflar yetersiz olduğu için, kamu ve özel sektör mevcut imkanları toplayabilmek arayışında kamu kesimi de, özel sektör de faizi yükseltiyor.
Geçen hafta sonu cuma günü kapanışa doğru (saat 18.00 itibariyle) faiz tablosu şöyle idi:
Bankaları her gün 100 milyar TL dolayında fonlayan (bankalara ek finansman imkanı yaratan) Merkez Bankası parayı bankalara yüzde 11.93 faizle kullandırıyordu.
Hazine’nin 10 yıllık (bileşik) faizi, yüzde 10.67 olmuştu.
Hazine 2 yıllık (bileşik) faizi yüzde 11.42’den, Pazartesi valörlü kağıtların faizi yüzde 11.37, 68 gün vadeli bononun (bileşik) faizi yüzde 10.55 idi.
Hazine en son 11 Temmuz’daki ihalesinde 2 yıllık gösterge tahvili ihraç etti. Vadesi 15.05.2019 olan bu tahvillerin (bileşik) faizi yüzde 11.62 bileşik oldu. Hazine 3.3 milyar TL borçlandı.
Kamunun geliri giderini karşılayamıyor. Bu nedenle Hazine borçlanmak zorunda. İlk 6 ayda Hazine geçen yıla göre daha fazla borçlandı. Hazine’nin iç piyasada borçlanması demek, reel ekonomiye, özel sektöre gidecek imkanların bir bölümünü kullanması demektir.
Yatırım ve üretim artacak
Bu yılın ilk yarısında hükümetin ekonomiyi canlandırma politikasını destekleyen bankalar imkanlarını zorlayarak kredi verdiler. Yılın ilk 6 ayında bankalardaki mevduat 134 milyar TL artarken, banka kredileri 186 milyar arttı.
Mevduat artışı yetersiz kalınca, bankalar; (1) Mevduatta verdikleri faizi yükseltmek zorunda kaldılar. (2) Mevduat dışı kaynaklara yöneldiler.
Bankalar iç piyasada TL cinsinden çok sayıda ve yüksek tutarlarda banka bonosu ihraç ettiler. Halkbank 175 gün vadeli bonoyu yüzde 14.35 bileşik faizle, Garanti Bankası 166 gün vadeli bonoyu yüzde 14.38 bileşik faizle, Turkishbank 179 gün vadeli bonoyu yüzde 14.39 bileşik faizle ihraç etti.
Bankalar iç kaynakların yetersizliği nedeniyle dışarıdan borçlanmaya devam ediyorlar. En son (29.6.2017) İş Bankası 11 yıllık 500 milyon dolarlık bir ihraç yaptı. Faizi dolar olarak yüzde 7. Daha önce (14.6.2017) Yapı Kredi 500 milyon dolar tutarında 7 yıllık ihraç yaptı. Faiz yüzde 5.85 oldu.
Bütün bunlar neyi gösteriyor? Ekonomimizin sorunu kaynak yetersizliği. Kaynak yetersizliğinin arkasında tasarrufların düşük olması var. Yetersiz kaynaktan pay almak isteyenler faizi artırmak zorunda kalıyorlar.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024