Merkez Bankası faizi yükseltti. Ne değişti? Merkez Bankası üzerinde iki kanaldan baskı vardı.
Birincisi finans piyasasının oyuncuları. Para ticareti yapanların temsilcileri. “Faiz yükselsin ki yurda sıcak para (döviz) girişi durmasın. Döviz hem bulunsun, hem ucuz olsun” derler. n İkinci kanalda piyasa iktisatçıları var. Bunlara göre, enflasyonu aşağıya çekmenin tek ilacı yüksek faiz. “Faiz yükselince, yatırımlar, ekonomi yavaşlar. Enflasyon iner.”
Merkez’in ana hedefi enflasyonu aşağıya çekmek, yan hedefi döviz fiyatının artışını sınırlamak olduğu için Merkez Bankası “Yükselt faizi... Yükselt faizi” baskısı karşısında ezilir. Burada iki nokta gözden kaçar:
Tek başına faizi indirip bindirmekle ekonomi kumanda edilebilseydi, dünyada enflasyonu kontrol etmekten kolay bir şey olmazdı.
Türkiye’de (maalesef) ikili para sistemi ekonomiye hâkim. Dolar ile TL birlikte işlem görüyor. Merkez Bankası sadece TL’nin faizine kumanda edebiliyor. Kurumlar, şirketler insanlar istedikleri an TL’den dolara geçebiliyor.
Kredi faizleri yükseldi
Merkez’in yükselttiği faiz, bankaları fonlarken uyguladığı TL faiz. Banka isterse daha düşük faizle fonlama yapabilir. Ne var ki “Merkez Bankası faizi artırdı. % 13.50 yaptı” ya... Bundan sonra ekonomide faizin tabanı % 13.50’dir. Kurumlar, şirketler, şahıslar önümüzdeki dönem maliyet hesaplarını bu faize göre yapacaklar. Ekonomide durgunluktan çıkmak için, İktidar cesur teşvik tedbirleri uyguladı. Şirketler, iş adamları özveriyle yatırımları ve üretimi kısmamaya çalıştı.
İktidarın iş âlemine en büyük desteği kredi destekleri oldu. KOBİ’ler, büyük işletmelerin borçları arttı. Kredi demek faiz demek. Ne kadar çok kredi, o kadar çok faiz. Konut sektörü, ekonominin dinamiği haline geldi. Gerçek envanter kayıtları yok. Ama stoktan söz ediliyor. Konut yapımcıları da konut alacaklar da faizin inmesini beklerken birden faiz artırımıyla karşılaştılar.
Maliyetler artmasın
Birkaç büyük şirketin beklenmedik bir şekilde bankalardan borç yapılandırma isteğinde bulunması sürpriz oldu. Faiz artırımı şirketlerin finansal yükünü artırarak yeni borç yapılandırma isteklerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Merkez Bankası’nın faiz artırma kararının zamanlaması da önemli:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüksek faize karşı. Bırakınız, faizin yükseltilmesini, aşağıya çekilmesinde ısrarcı. n Erken seçin dönemine girdik. Merkez Bankası kararları klasik “seçim ekonomisi” uygulamalarına ters uygulamalara kapı açıyor. Parasal sıkılaştırmadan söz ediliyor, faizler artırılıyor. Bunlar önümüzdeki günlerde piyasada olumsuzluklara yol açabilir.
Denilebilir ki “Dur bakalım... Dün bir, bugün iki... Faiz artırımını değerlendirmek için biraz zamana ihtiyaç var. Kaldı ki Merkez Bankası’nın koskoca teşkilatı var. Faizi artırsa ne olur, artırmasa ne olur diye herhalde araştırmışlardır.”
İster misiniz, kısa bir süre sonra Merkez Bankası, ”Ekonominin dinamikleri, faizde bir miktar indirimin yararlı olacağını gösteriyor” diyerek faiz indirimine gitsin. Gidebilir.