Biz bugüne kadar ne krizler gördük, yaşadık... Bu kriz de geçer... Ne var ki (1) Krizin kısa sürede sona ermesi, (2) Faturasının büyük olmaması, (3) Kalıcı hasara yol açmaması gerekiyor.
Olan biteni, olacak biteceği kontrol altına almak için; (1) Krizin etkilerini “finansal” göstergelere bakarak değil, “reel” göstergelere bakarak değerlendirmek mecburiyetindeyiz. (2) Söylemler ile işleri daha da karıştıracak yerde, “az söylem, bol eylem” politikasını benimsemekte yarar var. (3) Çözüm arayışlarını zamana yaymadan, kısa sürede çözüm arayışı, hasar faturasını küçültür.
“Rusya bizden fazla zarar görür. Bunun için hiçbir şey yapamaz” iyimserliği yanlıştır. Burada bizim için önemli olan Türkiye’nin hasarıdır. Bu kriz hasarsız atlatılamaz. “Hasar göreceğimizi bilelim. Hasarın küçük olması ve kalıcı olmaması için neler yapabileceğimizi kısa sürede belirleyerek uygulamaya geçelim”.
Gerçekçi olalım...
- “Rusya doğal gazı kesmez. Dolar ödüyoruz” söylemleri iyimser söylemlerdir. Rusya‘nın daha önceleri Avrupa’ya giden doğal gazı nasıl kestiğini, kesmese de nasıl kıstığını gördük.
Bu krizde “Doğal gaz sevkiyatının aksamaması” en önemli konu. Kullandığımız gazın yarısını Rusya’dan ithal ediyoruz. Elektriğin yarısını gazla üretiyoruz. Sanayide çark gazla dönüyor. Evler gazla ısınıyor. Rusya’nın kıstığı gazı, kısa ve orta sürede başka kaynaklardan temin edemeyiz.
- Rusya’ya yapılan ihracat, yaş meyve ve sebze üreticileri, giyim ve tekstil sanayii, inşaat malzemesi sanayii, taşıt araçları ana ve yan sanayi için önemli döviz kaynağıdır.
Rusya, beyaz et ithalatını durdurduğunu açıkladı. Tavukçular Rus pazarına girebilmek için yıllarca savaş verdi. Şimdi narenciye mevsimi. Narenciye ihracatında Rusya ana pazar.
Rus pazarı önemli pazar
- Rusya’dan 4.5 milyon turist geliyordu. Bu yıl gelen sayısı biraz azaldı. Antalyalı otelciler “karalar bağladı.” Rus yetkililer Ruslara “Türkiye’ye gitmeyin” diyorlar. Şu günler 2016 turizm mevsimi için bağlantı günleri. 2016’da Rus turist girişlerindeki büyük gerileme, Antalya’yı ve genelde Türk turizm sektörünü üzer.
- Rusya’da Türk perakendecilerin 700 mağazası var. Önde gelen 30 Türk giyim markası Rus pazarında satılıyor. Rusya pazarında karşılaşılacak risk perakendecilerin kolunu kanadını kırar.
- Türk müteahhitlik firmaları Rusya’da önemli projelere soyunmuş durumda. Yabancı müteahhitlik firmaları arasında Türkler birinci sırada. Müteahhitlik firmaları yaptıkları işler için Türkiye’den inşaat malzemesi satın alıyorlar. Rusya pazarının kaybı, çok firmanın iş imkânının yok olmasına, zarar etmesine yol açar. Bunlar” doğrudan” riskler. Ayrıca “dolaylı” risklerimiz var.
- Türkiye “küresel pazarlarla giderek daha fazla ilişkiye giren” bir ülke. Nasıl ki iç pazarda bir firmayla iş yapacak olanlar firmanın durumuna göre kredi verir, ortaklık yaparsa, küresel pazarlarda da ülkenin “hal ve ahval”ine bakılarak o ülkeye kredi verilir, yatırım yapılır.
Riski azaltmaya mecburuz
Türkiye dış kaynak kullanmak, yabancı yatırımları çekmek zorunda. Rusya krizi Türkiye’yi “riskli” bir ülke haline getirir. Kredi bulmakta zorlanırız. Yabancı yatırımcılar gelmek istemez.
Bizim kendi sorunlarımız “başımızdan aşmış” durumda.
- “Olağandışı” sorunlarımız var. Kürt sorununu çözeceğiz. IŞİD terörünü sona erdireceğiz. 2 milyon sığınmacıya bakacağız.
- “Olağan” sorunlarımız var. Halkımız iş ve aş bekliyor. Üretimi artırmak, daha hızlı büyümek zorundayız.
İşte bu tabloda “Rusya krizi” pat diye damdan düştü. Çare yok. Olmasaydı iyi olurdu ama oldu bir defa... Bu krizi çözmek zorundayız. Ülkenin sahibi var. Cumhurbaşkanı var. Hükümet var. Ordu var... Bundan önceki cumhurbaşkanları, hükümetler, ordu benzer krizleri nasıl çözdüyse bugünküler de bu krizi çözecekler. Moralimizi bozmayalım.