Türkiye yılın 2. çeyreğinde yüzde 3.8 büyüdü. Büyümenin önemli bölümü vatandaşın tüketiminden kaynaklandı. Acaba halkımızın geliri mi arttı? Türkiye’de en alt gelir grubundaki 7.5 milyon insan Bangladeş vatandaşı gibi tüketime para bulamıyor.
En üst gelir dilimindeki 7.5 milyon kişi ise İsviçre vatandaşı rahatlığında tüketiyor. Üst gelir grubu tüketimi artırınca, ülkede tüketim harcaması yükseliyor. Gelir dağılımındaki çarpıklığa dikkat etmeyenler, halkımızın tümünün tüketiminde artış olduğunu sanıyor
2015 yılının ikinci 3 ayında ekonomi cari fiyatlarla yüzde 12.6 oranında, sabit fiyatlarla yüzde 3.8 oranında büyüdü.
Bu büyümenin arkasında tüketim var:
Halkın tüketimi sabit fiyatlarla yüzde 5.6 oranında arttı. Halkın tüketiminin artışı, yüzde 3.8 oranındaki büyümeye yüzde 3.61 puan katkı yaptı. Başka anlatımla büyümenin 3.61’i halkın tüketiminden geliyor.
Devletin tüketimi sabit fiyatlarla yüzde 7.2 arttı. Devletin tüketimi büyümeye yüzde 0.76 katkı yaptı.
Devletin tüketiminin kaynağı bütçe. İyi de halkımız tüketimini cari fiyatlarla yüzde 12 oranında sabit fiyatlarla (enflasyondan arındırılmış olarak) yüzde 5.6 oranında artırmak için parayı nereden buldu?
Halkımız tüketim yapmak için parayı nereden bulur?
Geliri artmıştır.
Borçlanır.
Birikimlerini yer.
Geçen yılın haziranından bu yılın haziranına tüketici kredileri 260 milyar TL’den 300 milyar TL’ye yükseldi. Bireysel kredi kartı borçları aynı. Piyasadaki taksitli satışlar hakkında bilgi yok. Ama tüketimdeki artışın borçlanma ile gerçekleştiğini söylemek zor. Acaba halkımızın geliri mi arttı?
TÜİK’e göre halkın yarısı ‘maddi yoksun’
Gelir dağılımındaki çarpıklıktan söz ederken, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) bu konudaki tespitlerini hatırlatmakta yarar var. Hanehalkı kullanılabilir medyan (en ortadaki) gelirinin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre, nüfusun yüzde 15’i yoksulluk riski altında.
Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranı olarak tanımlanan ve belirlenmiş 9 ihtiyaç maddesinden en az 4 tanesini karşılayamama ya da mahrum olma durumunu tanımlayan “maddi yoksunluk” oranı ise 2013 yılında yüzde 49.7 olarak hesaplandı.
Açıklama: Bu yazıdaki rakamların kaynağı, devletin İstatistik Kurumu. Devletin açıkladığı rakamların ne anlama geldiği anlatılmıştır. Bu yazı bir durum tespitidir.
Parayı kimler harcıyor?
Tüketime dayalı büyümeden söz ediyoruz. Tüketim için paraya ihtiyaç var. Halkın büyük bölümünün gelirinde reel (enflasyondan arındırılmış) artış yok. Banka sisteminde tüketici kredilerindeki artış sınırlı.
O halde parayı kim harcıyor? Hem de döviz fiyatlarının artmakta olduğu bir dönemde?
Bu soruyu cevaplamak için ülkenin gelir dağılımına bakmak gerekir. Gelir dağılımı, paranın kimde olduğunu, parayı kimin harcayabildiğini gösterir.
Türkiye’nin nüfusu yuvarlak hesap 75 milyon diyelim. Nüfusu en fakirinden en zenginine üst üste sıralayalım. En fakirlerden oluşan yüzde 10’luk nüfus dilimindeki 7.5 milyon insan, toplam gelirin yüzde 2.5’unu alırken, en tepedeki 7.5 milyon insan gelirin yüzde 29.7’sine sahip.
Nüfusu yüzde 20’lik dilimlere ayıralım. En alttaki yüzde 20’lik gruptaki 15 milyon insan toplam gelirin yüzde 6.1’ine sahipken, en varlıklı 15 milyon kişi toplam gelirin yüzde 46.6’sına sahip.
Yıllar geçiyor, gelir dağılımın bu yapısı çok, hem de çok az değişiyor.
Tüketimi artıran üst gelir grubu
Türkiye’de son yıllarda gayrimenkul ticaretindeki canlanma büyük bir rant kapısı açtı. Çok kişi rant kaynaklı vergilendirilmemiş gelir - servet sahibi oldu. Milli gelirin yarısına yakınını paylaşan üst gelir grubundaki 15 milyon kişi, krizden, döviz fiyatındaki artıştan, işsizlikten etkilenmeden tüketimini sürdürme imkânına sahip.
Basit anlatım ile en alt gelir grubundaki 7.5 milyon insan Bangladeş vatandaşı gibi tüketime para bulamazken, en üst gelir dilimindeki 7.5 milyon kişi İsviçre vatandaşı rahatlığında tüketimini sürdürüyor. Gıda dışı tüketimde bu üst gelir gruplarının payı büyük... Üst gelir gruplarının tüketimi artırması, ülke genelinde tüketim harcaması artışına yol açıyor. Gelir dağılımındaki çarpıklığa dikkat etmeyenler, halkımızın tümünün tüketiminde artış olduğu yanılgısına düşebiliyor.
Gelirin yüzde 71’i ücret ve maaş...
Halkın tüketimi bir yıl önceye göre cari fiyatla (enflasyondan arındırılmamış fiyatla) yüzde 12 arttı. Acaba halkın kullanılabilir geliri de aynı dönemde yüzde 12 arttı mı?
Halkın kullanılabilir gelirinin yüzde 71.2’si maaş, ücret, emekli aylığı ve sosyal desteklerden oluşuyor. Bir yılda bu tür gelirlerde ortalama yüzde 12 net artış olmadı.
Halkımız otomobil alıyor
Yılın ikinci 3 aylık döneminde, yerleşik hane halkının tüketimi yüzde 5.6 artarken, dikkati çeken, halkımızın gıdadan sonraki en büyük harcama kaleminin ulaştırma ve haberleşme kalemi olmasıdır.
Ulaştırma ve haberleşmenin içine otomotiv ürünleri (oto, kamyon, otobüs), haberleşme ürünleri (cep telefonu) dolmuş, otobüs, haberleşme ücretleri harcamaları yer alıyor.
İkinci üç aylık dönemde toplam hanehalkı tüketiminde gıda harcamalarının payı yüzde 27.5 iken, ulaştırma ve haberleşme harcamalarının payı yüzde 21.5 oldu.
Gıda içki ve tütün harcamaları (sabit fiyatlarla) yüzde 3.97 artarken ulaştırma haberleşme harcamaları yüzde 11.51 oranında arttı.
Unutmayalım, binek oto satışlarında yüzde 50 artış var. Üç aylık dönemde halkımız giyim ve ayakkabı harcamalarını yüzde 5.83 azalttı.