ABD’nin Rusya’ya karşı uygulamaya koyduğu “küresel yaptırımlar” için “Rusya’nın kara şövalyeleri” gündemde.
Kara şövalye, “yaptırım uygulanan hedef ülkeyle iş birliğini sürdüren devlet/devletler” için kullanılan bir tanımlama.
Türkiye’nin de bu bağlamda adı geçmekte.
“Kara şövalye devletler”, hedef ülkeye uygulanan yaptırımlarla amaçlanan zararın azaltılmasına, ekonomik izolasyonun kısmen ya da tamamen etkisiz kalmasına yardımcı olur.
Yüz yıllardır kullanılan bir deyim bu.
20’nci yüzyılda ABD’nin yaptırım uyguladığı Çin, Kuzey Kore, Küba, Vietnam gibi ülkelere Sovyetler Birliği “kara şövalye” rolünü üstlenmişti.
Günümüze gelelim…
Ne olursa olsun, ne Çin, ne Hindistan, ne İran, ne de diğerleri ABD’ye doğrudan meydan okumadı.
Ama…
Özenli, iyi hesaplanmış, çatışmacı adımlardan kaçınarak Rusya’yla ilişkilerinde “kara şövalye” adayı olmak yolundalar.
ROL TANIMI
Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasından itibaren ABD ve Batılı ülkelerden oluşan bir koalisyon Rusya’ya kapsamlı yaptırımlar uyguluyor.
Rusya hem nicelik hem nitelik olarak şimdiye kadarki “en büyük ekonomik kısıtlamaların” hedefi.
Bu yaptırımların bir bölümü “mali…”
Rusya’nın bankalarını, bireylerini, oligarklarını, tüzel kişilerini kapsıyor.
İkincisi, “ihracat kontrolü…”
Endüstriyel ekipman, elektronik, çift kullanımlı ürünlerin Rusya’ya ihracatı yasaklanmış bulunuyor.
Amaç endüstriyel ve askeri engellemeler.
Lisanslar, teknolojiler, ekipmanlar da dâhil.
Üçüncü blok ise “ithalat kontrolü.”
Rusya’nın petrol ve petrol ürünleriyle kömür, demir ve çelik ürünlere altın gibi mallarını ithal eden ülkelere tedarik yasağı.
YAPTIRIM TSUNAMİSİ
Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Genel Direktörü RIAC Üyesi İvan Timofeev şöyle bir değerlendirme yapıyor…
Yaptırımlar gündeme geldiğinde Rusya “kara şövalyelerden” yardım beklemiyordu.
“En kötü durum” senaryosu için hazırlıklar yaptırımlardan daha önce başlatılmıştı.
Dış ticaretin dolardan arındırılması adımını attı.
“2022 baharında ekonomiyi yaptırım tsunamisinin” ilk haftalardaki mali çöküş darbesinden kurtardı.
Paralel ithalat, indirimli fiyatlar, yeni pazarlar, dost ülkelerle ilişkiler, Rusya’nın yaptırımlar ekosistemine uyum sağlamasına yardımcı oldu.
İvan Timofeev’in bu dost ülkeler listesinde Türkiye de yer almakta.
Timofeev, iki ülke arasındaki ticaret hacminin önemli bir büyüme gösterdiğine işaret etmekte.
Foreign Policy de Steven Cook “ABD’nin yaptırım uygulama baskısına Türkiye’nin direndiğine, 2022’de Rusya’yla ticaretin ikiye katlandığına, Rusya’nın üçüncü büyük ticaret ortağı haline geldiğine” işaret ediyor.
“Rusya, Türkiye’ye gaz, petrol ve kömür sağlamakta. Türkler bunun bir kısmını ruble olarak ödüyor” diye yazıyor.
Erdoğan ve Putin’in “Türkiye’yi Rus gazı için bir merkez haline getirecek plan üzerinde anlaştıklarını” hatırlatıyor.
Enerjinin yanı sıra “Rusya’dan çekilen Batı şirketlerinin yerini almak üzere Türk şirketlerinin devreye girdiğini” iddia ediyor.
“Akkuyu’da Rusya’nın inşa ettiği nükleer santral, ilişkileri uzun vadeli hale getirmekte” yorumunu yapıyor.
İki kat artan “Rus turistler ise sosyal ve kültürel yakınlaşma için önemli” diyor.
………………..
RTVI Rus Haber sitesi ise “Erdoğan ile Putin’in kişisel olarak iyi anlaştıklarını, bunun diğer siyasetçileri de etkilediği” görüşünde.
Nisan başlarında Rus Dışişleri Bakanı Lavrov Türkiye’ye geldiğinde basın toplantısı sürerken Çavuşoğlu’na “Sevgili Mevlut” diye hitap etmiş.
Çavuşoğlu da Rus Dışişleri Bakanı’nı ilk ismiyle “Dostum Sergey” diyerek anmış.
İki ülke arasında elbette görüş ayrılıkları ve çıkar çatışmaları var ama gene de ilişkiler sıcak.
Sonuç…
İvan Timofeev noktayı şöyle koyuyor.
“Türkiye’nin Rusya’nın kara şövalyesi olduğunu -henüz- söyleyemeyiz.”
ARKA KAPILAR
İvan Timofeev, diğer yaptırımlara rağmen Rusya’ya arka kapı aralayan ülkelere de işaret etmekte.
Örneğin Çin “Rusya pazarları için büyük şans.”
Geçen yıl iki ülkenin ticareti 3’te 1’den fazla büyüdü.
Ticari anlaşmalarda yuan payı yüzde 16’ya yükseldi.
Ama…
Çin gene de ABD yaptırımlarından ve Batı pazarlarını kaybetmekten çekiniyor.
Sonuç…
Çin de “kara şövalye” gibi hareket etmeye hazır değil.
Ve Hindistan…
Rusya’yla ticareti 2002’de yüzde 300 büyüdü.
Ama hâlâ Rusya-Çin ticaretinin yalnızca onda biri kadar.
Hindistan Rus petrolü alıyor.
Ruble ve rupi de kullanıyorlar.
Ne var ki Hint iş adamları hâlâ Ruslara karşı çok temkinli.
Hindistan pazarı Rusya için önemli ama Çin gibi Hindistan da -henüz- kara şövalye değil.
Daha başka ülkeler de sayılıyor, geçelim…
NE GİBİYMİŞ
Foreign Policy’de Steven Cook Türkiye’nin Rusya’yla yakınlaşmasında “Washington’un hatalı olduğunu” savunuyor.
Yazar eski bir ABD’li yetkilinin sözleriyle “Türkiye’yle ilişkilerini b.k eden davranışlarda bulunmasaydı, Ankara Moskova’ya karşı siper olurdu” yorumunu yapıyor.
Yazar Washington’un Suriye’deki PKK uzantısı YPG’ye desteğini eleştiren havalarda gibi.
“Ankara’nın Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini almasının da Washington kaynaklı hatalar yüzünden olduğuna” işaret ediyor.
Ve…
Bütün bunlardan sonra Ankara’nın “dış politikayı (sözde!!) Avrasyacılara teslim etmeye direndiğinin” altını çiziyor.
…………………..
Son söz…
Türkiye zorlu fakat dengeli bir çizgide kalabildi.
Yaptırımlar konusunda ABD’den baskılar artıyor ama bunu gene de sürdürebilmeli.