“Cinni” ve “Şeytanın Çocukları...” İkisi de “korku” filmi...
Emre Aydın ve Merve Sevi konuklarım. İkisi de sempatik. İkisi de kendi alanlarında listenin üst sıralarında...
Emre Aydın’ı müzisyen kimliğiyle tanıyoruz. Şeffaf Oda’ya defalarca katıldı. “Bir korku filmi çekmek istediğini” ilk katıldığında da söylemişti. Sonraki programlarda da... Emre Aydın’ı takip edenler onun bu hayalini bilirler.
Hayal “gerçek” oldu. “Cinni” sinemalarda.
Cinni’nin senaryosunda Emre’nin imzası var... Yönetmen koltuğunda da o oturdu. Emre müzik kariyerinde basamakları hızla çıkarken hobisi “fotoğraf çekmekti.” Şimdi hobisini profesyonel boyuta taşıdı.
Devamı gelecek sanıyorum.
........................
Ve Şeytanın Çocukları...Film esrarengiz bir gemide geçiyor. Merve filmde psikolojik problemleri olan bir arkeoloğu oynuyor.
Merve oyunculuğa 15 yaşında reklamlarla başlamış. Ardından diziler ve sinema...
En sevdiği yer tiyatro sahnesi...
2 oyunuyla onu tiyatroda izleyebilirsiniz.
OLDUBİTTİ
YILLARDIR Şeffaf Oda’nın çekildiği mekân Portaxe için beğeni mesajları alırız.
Mekânın işletmecisi -dost- Lütfü Sapmaz, bir yeniliğe daha imza atıyor...Portaxe ilk defa “one shot” partiler yapmaya başladı. Ertesi gün kimsenin hatırlamayacağı, her şeyin silineceği, her şeyin bir anda olup biteceği, kadın DJ’lerle şov dolu geceler yaşanıyor. Her hafta hangi gün olacağı belli olmayan partiler...Henüz gidemedim ama ne zaman olacağını bilemediğim “OLDUBİTTİ” partisinde kendimi bulacağım bir gece gelecek elbette.
BU YAZIN EN’LERİ...
GECCE “yeme-içme ve eğlencenin” trend belirleyen, yönlendiren pusulasıdır. Amerikalıların “King Maker” deyimindeki gibi “kralları belirler.”
Kışlık mekânların “en”leri yayınlanmış ve düzenlenen davette ödülleri verilmişti.
Bu kez jüri “yazlık mekânlar” arasında “en”leri seçmek üzere toplandı. Notlar verildi.
Tastif yapıldıktan sonra değerlendirmeler açıklanacak. Jüri toplantısı için GECCE’nin kurucusu ve Başkanı Kenan Erçetingöz Reina içindeki “Goya”yı seçmiş. Suşiden Uzakdoğu’nun füzyon lezzetlerine Avrupa mutfağına ve Anadolu lezzetlerine kadar geniş bir yelpaze açıyor Goya. İstanbul Boğazı’yla yanak yanağa... Hoş bir geceydi.
BOĞAZ’IN ALEXANDRA’SI...
EN ŞIK SİNEMA SALONU
TÜRKİYE’NİN -bana göre- en güzel sinema salonu “Soho House...” Geniş ve rahat kadife koltuklar... Ayakların uzatılacağı deri puflar... Her koltuğun yanında bir yuvarlak masa ve üzerinde küçük şık
abajurlar...
Perdenin hemen önünde ise 3’er kişinin uzanarak film seyredebileceği kadife kaplı “dizayn” yataklar...
......................
Haftanın başında bu salonu konforuna gömülerek bir film izledik.
Amerika’da yaşamakta olan Mete Sözer “Ve Panayır Köyden Gider” adlı filminin ön gösterimiydi.
2 yıldır festivallerde yarışıyor.
Ödülleri var. Engin Altan Düzyatan, Cem Davran, İlyas Salman, Açelya Devrim Yılhan ve Meral Çetinkaya oynuyor.
Bir de hiç konuşmayan ama filmde iz bırakan, babası İsviçreli, annesi Zambiyalı Victoria...
Victoria Oxford’lu...
Mete onu Los Angeles’ta tanımış. Bu filmi için anlaşmışlar.
Konya’nın bir köyünde çekilen film sadece Türkiye değil, dünya pazarını da hedefleyen bir çalışma. Küresel düşünüp yerel uygulanan bir proje.