Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hükümetle evrensel akademik ilkelere dayalı bir YÖK taslağı için uzlaşmaya varıldı. İlerlemeler oldu.Son YÖK tasarısı buharlaştı mı?Hayır... Ama o da sadece referanslardan biri.Daha önce Erkan Mumcunun Milli Eğitim Bakanlığı zamanında hazırladığı YÖK tasarısı gibi gerekirse bakılan bir metin.Ancak...Hükümet, bu son yasanın artık devre dışı olduğunu - belki de iç siyaset nedenleriyle - açıklamıyor."Yasa geçecektir" söylemleriyle sert rüzgarlar estiriyor.İşin garip yanı rektörler de, o çok fırtınalar estiren son YÖK yasasının artık rafa kalktığını biliyorlar... Fakat tartışmaları alevlendirenler, sanki o "mahut" yasa taslağı hala dayatılıyormuş gibi serbest atış yapıyorlar.Kısacası dışarıda bu gerilim görüntülerine karşın, hükümetle, Üniversitelerarası Kurulun 9 kişilik Koordinatör Komisyonu arasında verimli bir çalışma sürmekte. Yeni yasa tasarısı Üniversitelerarası Kurul tarafından oluşturulan 9 kişilik Koordinatör Komisyon tarafından hazırlanmakta. Peki neden bu gerilim?İlk olasılık, hükümetin eski yasaya dönmek için "hır" çıkarmak istemesi olabilir.Çünkü, üzerinde anlaşılmakta olan tasarı, üniversiteleri ve YÖKü AKP iktidarının arka bahçesi yapmayacak. İmam hatipler konusu da AKPnin tabanına verdiği söz doğrultusunda çözülmeyebilir. Bu görülünce, bir rektörün amacını aşan söylemi bahane edilerek diyalog süreci kopartılır.Erdoğan bunu mu amaçladı?Sanmıyorum.Çünkü üniversite, taslak çalışmalarını ve diyaloğu sürdürüyor.Öte yandan üniversiteler de o yükseköğrenimi ampullemek amaçlı taslak hala devredeymiş gibi sorgulamaları neden sürdürüyorlar?Yoksa bazı statülerin hiç değişmemesi hesapları, diyaloğa dayalı bir yeni yasanın çıkmamasını engellemeyi ve bunun için çömlek patlatmayı mı gerektiriyor?Başbakan Erdoğanın ansızın parlamasına neden olan 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Profesör Dr. Emin Alıcı ile dün sabah konuştuk.YÖK yasası için değil, 9 Eylül Üniversitesinin evrensellik kazanması bağlamında bir basın toplantısı düzenlediğini söyledi. Gazetecilerin "laiklik, Atatürk ilkeleri ve üniversitelerin kuşatılma olasılığı" bağlamında soruları üzerine "Gerekirse birer Kubilay oluruz" dediğini anlattı.Kimseyi hedef almadığını, politik bir kimliğinin olmadığını söyledi.Duyarlığında haksız değildi, ama söylemi amacını aşmıştı. Kantarın topuzunu kaçırmıştı. Ancak, yeni YÖK yasa taslağının Üniversitelerarası Kurul tarafından diyalog da gözetilerek hazırlanması sürecini bozmak amaçlı ve de planlı bir söylem değil. Neden... Neden? O halde gerilim neden?Alınganlıklar, kuşkular, güvensizlikler olabilir.Ancak bu süreç kundaklanmasın.Bakınız yeni taslakta hangi ilkeler için mesafeler alındı:Evrensel üniversite değerleri çerçevesinde TÜRKİYEYE ÖZGÜ BİR MODEL...- Evrensel mali, idari özerklik.- Akademik özgürlük.- Akademik liyakat.- Akademik etik.- Akademik rekabet.- Demokratik katılım.- Şeffaflık, saydamlık, hesap verilebilirlik.....Bunların Sorbonne, Bologna, Prag Magna Cartalarında yer alan evrensel değerlerle yeni yasaya "yansıması".....YÖKte ve üniversite üst kurullarında siyasi iktidarların değil, üniversitelerin ağırlıkta olmaları......YÖKün ulusal bir mütevelli heyet gibi olabilmesi. (Bu hüküm Anayasa değişikliğini gerektiriyor.).....İHLlerin meslek liseleri kabul edilerek, ilahiyat fakültelerine olan ihtiyaç limitleri içinde bırakılması ve kalanının diğer liseler statüsüne alınması ise görüşülmemiş fakat eğilim saptanmış dikenli konu.....Bu diyalog sürecinin kesilmesi iyi olmaz.Üniversitelerle çatışmak hiçbir siyasi iktidar için hayırlı olmamıştır. Ama o hayırlı olmayış üniversitelere de bir sonraki aşamada çok acılar vermiştir.Sağduyulu olmalıyız. g.civaoglu@milliyet.com.tr Aklın yolu