60 yıllık dost Deniz Baykal dün toprağa verildi.
Büyük deprem felaketini yaşadığımız şu acılı süreçte, Baykal’ın kaybı medyada yeterince yer bulamadı.
Deniz Baykal’ı 1960’lı ilk yıllarda tanımıştım.
İsmet Paşa’nın damadı ve gazetecilikteki hocam Metin Toker’in efsane dergisi AKİS’te muhabirdim ve Ankara Hukuk Fakültesi öğrencisiydim.
Dergide Dış Politika yazan Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Haluk Ülman üniversiteden bir davet aldığı Amerika’ya gidecekti. Yerine Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin genç asistanı Dr. Deniz Baykal’ı tavsiye etmişti.
Baykal’la Genel Yayın Yönetmenimiz merhum Kurtul Altuğ’un odasında tanıştık.
Uzun boylu, yüzünde hoş bir tebessüm taşıyan, öz güvenli, sporcu izlenimi veren bu yakışıklı genç adamla daha ilk andan aramızda bir sempati bağı oluşmuştu.
Benden sadece 1 yaş büyüktü.
Haftada bir yazısını AKİS’in Ankara Ulus Rüzgarlı Sokak’taki idarehanesine getirirdi.
Sonrasında genellikle Kızılay’a kadar yürürdük. Kilo almak kaygısı vardı,
yürüyüşü seviyordu, kilometrelerce yürüyüşlerimizde sohbet ederdik.
Sakarya Caddesi’ne yaklaşırken bazen “Hadi gel şurada birer bira içelim” önerisinde bulunurdum.
Nadiren kabul eder ama genellikle “Yok, eve gitmeliyim, dışarıya tercüme işlerim var, çocuğun mama parası” derdi.
Nurullah Ataç’ın hayranıydı.
Belki de o yüzden oğluna Ataç ismini vermişlerdi.
MÜLKİYE CUNTASI
Ecevit’in başlattığı ortanın solu hareketinin çekirdek kadrosunu Siyasal Bilgiler öğretim üyeleri olan Prof. Turhan Güneş, Doç. Dr. Haluk Ülman (Türkiye’ye dönüş yapmıştı), Deniz Baykal ve DPT (Devlet Planlama Teşkilatı İktisadi Planlama Daire Başkanı) Mülkiyeli Prof. Dr. Besim Üstünel ve Siyaset Sosyolojisi Profesörü Ahmet Naki Yücekök oluşturuyordu.
Onlar için basında “Mülkiye Cuntası” lakabı kullanılıyordu.
Başarılı oldular.
Kurultayı kazandılar.
Bülent Ecevit Genel Sekreter oldu. Baykal ise askerliğini yapmak üzere Deniz Kuvvetleri yedek subayıydı ama gene de ortanın solu çekirdeğinin içindeydi.
MALİYE BAKANI
Yıllar geçti, CHP 12 Mart 1971 muhtırasından sonra yapılan seçimlerde en fazla oyu almıştı.
Bülent Ecevit yeni hükümeti kurmakla görevlendirilmişti.
Metin Toker’in AKİS’i kapanmıştı ama Kurtul Altuğ isim hakkını almış ve AKİS’i yeniden yayımlamaya başlamıştı.
AKİS’in Fevzi Çakmak Sokak’taki idarehanesinde Deniz Baykal ile Necmettin Erbakan’ın Milli Selamet Partisi Genel Sekreteri Oğuzhan Asiltürk gizli toplantılar yapıyorlardı.
Siyasi tarihe “dışı yeşil” (muhafazakâr MSP) “içi kırmızı” (solcu CHP) ortaklığı nedeniyle “karpuz koalisyonu” diye geçecek olan hükümet böyle kuruldu.
Deniz Baykal Maliye Bakanı’ydı.
Kıbrıs Barış Harekâtı’nı bu hükümet yaptı.
Sonraki ilk seçimde CHP tek başına iktidara sadece 11 milletvekili eksiğiyle yaklaşacak kadar en yüksek oyu almıştı.
1978’de kurulan hükümette Deniz Baykal bu kez Enerji Bakanı’ydı.
Gene zaman zaman görüşüyorduk.
SÜRGÜN
12 Eylül 1980 ihtilaliyle sürgüne gönderilen liderler ve önde gelen siyasetçiler arasında Deniz Baykal da vardı.
O süreçte “Demirel’le sık sık sohbet yaptıklarını ve etkilendiğini”
bana söylemişti.
Demirel ile Baykal arasındaki dostluk sonraki yıllarda da sürdü.
Adalet Partisi ve CHP kapatılmıştı.
1987’de eski liderlerin ve sürgüne gönderilmiş önde gelen politikacıların seçilme yasakları referandumla kalkmıştı.
Deniz Baykal da siyasete dönmüştü.
Ama öncesine ait iki anımı yansıtayım.
İlki, ihtilali izleyen aylarla ilgili…
26 Eylül 2000 tarihli Milliyet’te onunla bir söyleşimizi yayımlamıştım.
Birkaç satırını yansıtayım…
15 ay boyunca torunumu okula götürdüm.
Evin ihtiyacını marketten kendim aldım. (Bazen mutfağa girip yemek de pişirirmiş.)
Halkla sürekli iç içeydim.
Sokağa sırtımı dönmedim.
Dervişler, çile çekmek için kapanır.
…… Demirel de 6 kere gitti, 7 kere geldi.
İslam’ın bir buyruğu vardır; “Emaneti ehil olana ver” der. Ehil olmak yaşla ilgili değildir.
………………
Türkiye siyaseti gidiş-gelişlerle doludur.
Önemli olan, insanların gereken zamanda gerekeni yapmalarıdır.
Giden gelmez hükümleri yanlış.
……………….
15 ay boyunca kendimi sorgulama, eleştirme, acı çekme, doğruyu ve gerçeği arama dönemi…
Karar ve değerlendirme CHP’nin ve kamuoyunun.
Sonraları Baykal yakın arkadaşının yazıhanesinde avukatlık yapmaya başladı.
Sadece temyiz davaları alıyordu.
Ekonomik durumunda ciddi kazanımları oldu.
Ve ikinci anı…
Oysa…
1980’li ilk yıllarda bütün tasarrufu olan birikimini Hisar Bank’a yatırmıştı.
Hisar Bank devlet tarafından kapatılırken o 1 milyon lira için “Bütün param bu” diyordu.
Zorlukla kurtarabilmişti birikimini.
Bunca en üst düzeyde politika, hükûmetlerde bakanlık sonrası o zamanın para değeriyle çok mütevazı bir tasarruf hesabı…
RAIN MAN FİLMİ
Siyaset yasakları kalktıktan sonra o zamanlar yazmakta olduğum Sabah gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Zafer Mutlu ikisini de yakından tanıdığım için benden “Süleyman Demirel ve Deniz Baykal yazı dizileri” istemişti.
Süleyman Demirel dizisini sosyalist enternasyonal toplantısını izlemek için gittiğim Stockholm’de tamamladım.
O günlerde Brüksel’de olan Deniz Baykal’la da dizi için AB’nin başkentinde buluştuk.
Sabahtan başladık, saatlerce konuştuk, ses kayıtlarını aldım.
Akşam -sonradan Galatasaray Başkanı olan- iş adamı Ünal Aysal’ın evindeki yemek davetine gidecektik.
Arada birkaç saatlik boşluk vardı.
Deniz, “Otist hastanın hayatını anlatan çok önemli bir film var; Rain Man… Dustin Hoffman oynuyor, ona gidelim” dedi.
Sonradan Oscar kazanacak olan filmi hissetmişti.
Politikanın dışında sanata, kitaplara, arkadaşlığa, spora mutlaka zaman ayırabilirdi.
Her sabah Ankara’da bir grup yakın arkadaşıyla tempolu yürüyüş yapardı. Saatlerce yüzerdi.
…………………….
Deniz Baykal için daha anlatacak çok şeyler var.
Belki -yazarsam- anılarımda artık…
Sevgili Deniz Baykal’a Allah’tan rahmet diliyorum.
Nur içinde yatsın.
Ailesine, CHP’lilere, siyaset ve basın camiasına, milletimize başsağlığı diliyorum.